Takip alacaklısının kötüniyetli olduğu iddia ve ispat edilmediği gibi senet metninde de tüketici sözleşmesi nedeniyle verildiğine ilişkin bir ibare bulunmadığı anlaşıldığından ve borçlular tarafından takip dayanağı senetteki imzaya itiraz edilmediğinden ve borcun ödendiği de ispat edilmediğinden, borçluların “senedin tüketici senedi olarak verilmesi nedeni ile Tüketici Kanunu'nun (TKHK’nun) 6/A maddesi gereğince nama yazılı düzenlenmesi gerektiği iddiasını” takip alacaklısına karşı ileri süremeyeceği gibi, keşidecinin bu durumu sonradan iyiniyetli hamile karşı da ileri sürmesinin mümkün olmadığı-
Poliçeden dolayı kendisine müracaat olunan kimse, keşideci veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya mevcut olan münasebetlere dayanan def’ileri müracaatta bulunan hamile karşı ileri süremeyeceği, meğer ki hamil poliçeyi iktisap ederken savunmaya esas olan durumu bile bile ve borçlunun zararına hareket etmiş ise borçlu bu savunmayı alacaklıya karşı ileri sürebileceği; bu maddede öngörülen borçlunun zararına bile bile hareket ve kötü niyetin ise yasa koyucu herhangi bir yazılı isbat şeklinde söz etmediği cihetle, şahit dahil her türlü delille ispat edilebileceğinin kabulü gerekeceği-
İcra mahkemesinin dar yetkili mahkeme olduğu, senedin teminat amaçlı verildiğinin kabul edilebilmesi için, neyin teminatı olarak verildiğinin açıkça yazılmasının gerekeceği, icra mahkemesinin bu konuda sözleşmedeki maddelerin yorumlanmasını, gerçek borç miktarı ile takibe konulan miktarın üzerinde durarak araştırma yapamayacağı, icra mahkemelerinin şekli inceleme ile karar vereceği-
Savcılıkça hazırlık soruşturmasına konu edilen ve el konulan senedin tasdikli fotokopisinin icra dairesine sunularak icra takibi yapılmasının mümkün olduğu- Borçlunun bono aslını görebilmesi için dayanak belgenin saklı tutulduğu makamdan icra müdürlüğünce resmen istenilmesi, gerekli incelemenin yapılması ve sonrasında aynı makama iadesi mümkün olduğundan senet aslı ibraz edilmediğinden bahisle örnek 10 numaralı ödeme emri tebliği talebinin reddine karar verilemeyeceği-
Dava konusu çekin geçerli bir ticaret unvanı emrine düzenlenmediğinden hamiline yazılı çek olduğu ve söz konusu çekte ciro silsilesinin görünüşte de olsa düzgün olduğu, davalı faktoring şirketinin usulüne uygun olarak çeki elinde bulundurmakla yetkili hamil olduğunun kabulü ile davacının çekin istirdadına yönelik davasının reddedilmiş olmasının; sonucu itibariyle usul ve yasaya uygun olduğu-
Kambiyo senetlerinde lehtar hanesine hakiki ve hükmü şahsın belirli şekilde yazılmasının şart olduğu-
Bono üzerine, ciranta tarafından konulan “ciro edilemeyeceği” kaydının, senedi “nama yazılı” bir kambiyo senedi haline getirmeyeceği; buna karşın keşideci tarafından konulan “ciro edilemeyeceği” kaydının ise senedi nama yazılı hale getireceği – Takip konusu bono üzerine keşideci tarafından “ciro edilemez” kaydı konulmuş ve lehtar tarafından da senet ciro edilemeyerek bizzat icra takibine konu edilmişse, “senedin kambiyo senedi olma niteliğini kaybettiği”nin ileri sürülemeyeceği-
Türk Ticaret Kanunu’nun 661. maddesi (yeni TTK. 749. maddesi)uyarınca zamanaşımına uğramış bir bonoda yazılı alacağın temel ilişkiye dayanılmak suretiyle talep edilebileceği, böyle bir istemi içeren alacak veya itirazın iptali davalarında, gerek temel ilişkinin varlığının ve niteliğinin, gerekse, o ilişkiden doğan bir alacağın bulunduğunun ve alacak miktarını kanıtlama yükümlülüğünün, davacı tarafa ait olduğu - Yazılı delil başlangıcı niteliğinde olan zamanaşımına uğramış bononun, iddialar bakımından ispatla mükellef davacının iddiası hakkında tanık dinletme hakkına sahip olduğu, başka delillere dayanması halinde bunların da değerlendirilmeye alınacağı - Avans faizi istenebilmesi için, borçlunun tacir olması ve borcun da ticari işletme ile ilgili olmasının yeterli olduğu, ayrıca alacaklının da tacir olmasına gerek bulunmadığı; alacaklının haksız eylem dahil her türlü nedenden kaynaklanan alacakları için tacir olan borçludan “avans faizi” isteyebileceği-
Uyuşmazlığa konu bonoların "nakden" düzenlendiği, davalı alacaklının senetlerin verilen mal karşılığı düzenlendiğini savunarak ihdas nedenini talil ettiği, bu durumda ispat külfeti yer değiştirdiğinden davalıdan delilleri sorulup toplandıktan sonra oluşacak duruma göre bir karar verilmesi gerekirken, ispat yükünün davacı tarafta olduğu ve iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddinin yanlış olacağı-
Davacı şirket adına senedi imzalayan şirket temsilcisi bononun tanzim tarihinden sonra 7/10/1994 tarihinde şirket ortaklığından ayrılmıştır; ancak sırf bononun davacı şirketinin ticari defterlerine kayıtlı olmaması, davacı iddiasını kanıtlamaya yeterli olmadığından kambiyo senedinden davacı şirketin sorumlu olacağı-