Ticaret unvanı ticaret sicilinden silinen bir sermaye şirketi, tasfiye sürecini tamamladığından, artık bundan sonra aktif ve pasifini gösteren bir mal beyanını vermesi fiilen mümkün olamayacağından, mal beyanında bulunmadığından bahisle mahkûmiyetine karar verilmesinin kanuna aykırı olacağı- Mal beyanında bulunma yükümlülüğünün gerçek kişi tacirlere yönelik bir yükümlülük olduğu ve ticaret şirketlerini kapsamadığı-
İİK. m.44 düzenlemesi, ticareti terk eden tacirlerin 15 gün içinde keyfiyeti kayıtlı bulundukları ticaret siciline bildirmeye ve bütün aktif ve pasifi ile alacaklarının isim ve adreslerini gösteren bir mal beyanında bulunmaya mecbur tutmuşsa da; sermaye şirketleri bakımından ticareti terk, sermaye şirketinin ticaret unvanının ticaret sicili kayıtlarından silinmesi olup, ticaret unvanı ticaret sicilinden silinen bir sermaye şirketi, 6102 sayılı Kanun uyarınca tasfiye sürecini tamamladığından artık bundan sonra aktif ve pasifini gösteren mal beyanının verilmesinin fiilen mümkün olmayacağından mal beyanında bulunma yükümlülüğünün gerçek kişi tacirlere yönelik bir yükümlülük olduğu ve ticaret şirketlerini kapsamadığı-
İİK’nun 44 ncü maddesindeki mal beyanında bulunma yükümlülüğünün gerçek kişi tacirlere yönelik bir yükümlülük olduğu ve ticaret şirketlerini kapsamadığı anlaşılmakla, atılı suçtan sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği-
Sanığın üzerine atılı 2004 sayılı İİK’nın 337. maddesine aykırılık suçunun soruşturma ve kovuşturmasının şikayet şartına bağlı olduğu, İİK’nın Onaltıncı Bab’ında düzenlenen bir kısım suçlar bakımından şikayet hakkının doğması için bu suçların niteliği gereği icra takibinin kesinleşmesi gerektiği, icra takibi kesinleşmeden yapılacak olan şikayetin henüz doğmamış bir hakkın kullanımı niteliğinde olacağı ve usulüne uygun bir şikayet konumuna getirmeyeceği-
İİK’nın 337. maddesine aykırılık suçunun soruşturma ve kovuşturmasının şikayet şartına bağlı olduğu, İİK’nın Onaltıncı Bab’ında düzenlenen bir kısım Suçlar bakımından şikayet hakkının doğması için bu suçların niteliği gereği icra takibinin kesinleşmesi gerektiği, icra takibi kesinleşmeden yapılacak olan şikayetin henüz doğmamış bir hakkın kullanımı niteliğinde olacağı ve usulüne uygun bir şikayet konumuna getirmeyeceği-
Tasfiye halindeki kooperatifi tasfiye memurları temsil edeceğinden icra takip dosyasından düzenlenen muhtıranın tasfiye memurlarına gönderilmesinde yasaya aykırılık olmadığı-
Disiplin ve tazyik hapsinin bir "hapis" cezası olmadığı, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 2. maddesinde tanımlanan "disiplin hapsi" kavramı içinde kaldığının anlaşılmasına göre, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 71. maddesinde düzenlenen ceza zamanaşımının kesilmesine ilişkin hususların disiplin hapsi mahiyetinde olan tazyik hapsi için geçerli olmadığı-
Anayasa Mahkemesince İİK.'nun 337 inci maddesinin birinci fıkrası iptal edilmiş ise de, aynı maddenin ikinci fıkrasının yürürlükte bulunması nedeniyle, atıfta bulunduğu birinci fıkradaki yaptırıma hayatiyet verdiği ve bu yollama sınırı dahilinde yürürlükte kaldığının kabulü gerekeceği-