Davaya esas teşkil eden sözleşmede, sözleşmenin tarafları olarak davacı ile dava dışı şirketlerin belirtildiği, sözleşmenin 5.2 maddesinde uyuşmazlık halinde Adana Mahkemeleri'nin yetkili olacağına dair hüküm bulunduğu, sözleşmede davalı şirketin kaşe ve imzasının bulunduğu, ancak, sözleşmenin 6. Maddesinde, "Kontrat sadece ... için geçerlidir" hükmü bulunduğu gibi, sözleşmede, davalıya borç yükleyen bir hükme yer verilmediğinden sözleşmede yer alan yetki kuralının, sözleşmenin tarafı olmayan davalı yönünden bağlayıcılığı bulunmadığı ve genel yetkili mahkemenin, davalı tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olan İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu-
Borçlu icra dairesine yaptığı itirazda sözleşmeye itiraz etmemiş olup kira borçları, alacaklıya götürülecek borçlardan olduğundan, alacaklının, kira alacağı için ikamet ettiği yerdeki icra dairesinde takip yapabileceği-
Mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, itirazın iptali davasına bakan mahkemenin öncelikle (icra hukuk mahkemesinin) yerine geçerek, icra müdürlüğünün yetkisine yönelik itirazı inceleyerek kesin olarak sonuçlandırması ve kendisinin yetkili olup olmadığını belirlemesi gerektiği- Davalı şirket yetkilisi tarafından imzalanmayan sözleşmenin (ve buradaki) yetki sözleşmesinin davalıyı bağlamayacağı- Davalı şirketin inkâr etmediği eser nedeniyle, davalının para borcundan oluşan edimi yönünden borcun ifa edileceği yer olan davacı takip alacaklısının ikametgâhının bulunduğu yer icra dairesinin de icra takibinde yetkili olduğu- Özel yetkinin genel yetkiyi ortadan kaldırmayacağı-"TBK 89/1'in sadece karz akdinden doğan borçlarla sınırlı olarak uygulanabileceği, bu düzenlemenin, iki tarafa karşılıklı borç yükleyen ve karşılıklı edimler içeren eser sözleşmesinden kaynaklanan ihtilâfta yetkili icra müdürlüğünün ve mahkemenin belirlenmesinde uygulanamayacağı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
6098 sayılı Kanun'un 89 uncu maddesine göre taraflarca aktin ifa yeri belirlenmemişse para borçlarının alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ödeneceği hükmü gereğince davalının icra dairesinin yetkisine yönelik itirazının yerinde görülmediği, davalı tarafça ödemezlik def'i ileri sürülmüş ise de davacının .............. tarihli sözleşmede taraf sıfatı bulunmadığı gibi sözleşmede de avans olarak ödeme hususunun kesin bir sözleşme hükmü olmadığı, icra takibinden önce davalının temerrüde düşürülmediği, yargılamanın usul kurallarına uygun olarak yapıldığı, alacağın likit olduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
Zamanaşımına uğramış senede dayanarak yapılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali davasında, taraflar arasında ticari ilişki mevcut olduğundan, davacı alacaklının kendi yerleşim yerinde de icra takibi açabileceği- Genel yetki kuralı gereğince takibin yetkili icra dairesinde yapılmadığından bahisle davanın usulden reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davacının, dava dışı ... Ltd. Şti.' nin asıl borçlu, davalının müteselsil kefil olduğu 29.03.2017 ve 27.09.2017 tarihli genel kredi sözleşmelerine istinaden davalı kefil hakkında başlatılan takiple ilgili olarak itirazın iptali isteminde bulunduğu, kefaletin fer'iliği ilkesi ve 6102 sayılı TTK' nın 7. maddesindeki ticari teselsül karinesi uyarınca genel kredi sözleşmesindeki yetki şartı müteselsil kefil tacir olmasa bile müteselsili kefili bağlayacak ise de dava konusu sözleşmelerdeki yetki şartında parantez içinde \"tacir olmayan gerçek kişi olanlar hariç olmak üzere\" ibaresine yer verilmekle davalı gerçek kişinin tacir olmaması halinde yetki sözleşmesi dışında tutulduğunun açık olduğu, ticaret sicil kayıtlarına göre 03.07.2017 tarihli genel kurul kararıyla davalının asıl borçlu şirketteki hisselerini devrederek ortaklıktan ayrıldığı, bu tarihten önce şirketin üç ortağından biri olduğu, ilk sözleşme tarihinde ortak ise de sonrasında ortaklık sıfatının kalmadığı, davacı tarafça, davalının tacir gibi hareket ettiği başkaca delillerle iddia ve ispat edilmediği, davalı tacir olarak kabul edilmeyerek sözleşmedeki yetki hükmünden ayrık tutulduğundan ilk derece mahkemesince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı-
İcra takibinin başlatılmasından yaklaşık 1 saat sonra, alacaklının banka hesabına borcun ödenmesi halinde alacaklının veya vekilinin haberdar edildiği ispat edilemezse, alacaklının her an banka hesabını kontrol etmesi mümkün olmadığından, alacaklının takipte haklı kabul edileceği ve borçlunun vekalet ücreti ile takip masraflarından sorumlu olacağı- Aksi yöndeki yerel mahkeme kararının kanun yararına bozulması gerektiği-
Takibe itirazın iptali davası olup, icra takibi sırasında davalılar tarafından farklı konu ve hususlara-
İtirazın iptali ve temerrüt nedeniyle tahliye istemli eldeki davada, kira bedelinin kiralayanın banka hesabına havale yoluyla ödenmesi hâlinde, havale giderinden kiracının mı yoksa kiraya verenin mi sorumlu olduğu buradan varılacak sonuca göre takip konusu eksik ödenen kira bedelleri üzerinden itirazın iptali ile kiralananın tahliyesine karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanan uyuşmazlıkta takibin konusu, sözleşmeden kaynaklı para borcu olduğundan ve sözleşmede aksine bir şart konulmadığından kira bedeline ilişkin para borcu alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ödeneceğinden, ifa yerinin de alacaklının yerleşim yeri olduğu- TBK.’nin 89. maddesi uyarınca kira parası götürülüp ödenmesi gereken borçlardan olduğundan, kiralayana götürülüp elden ödenmesi veya gideri kiracıya ait olmak koşuluyla banka hesabına yatırılması ya da konutta ödemeli olarak PTT kanalıyla gönderilmesinin gerektiği, kira bedelinin kiraya verenin banka hesabına yatırılması durumunda banka tarafından kesilen havale giderinden kiracının sorumlu olduğu, açıklanan şekilde yapılmayan ödemelerin yasal ödeme olarak kabul edilemeyeceği, mahkemece, takibe konu eksik ödenen kira bedelleri üzerinden itirazın iptali ile kiralananın tahliyesine karar verilmesi gerekeceği- Hukuk Genel Kurulu'nda yapılan görüşmeler sırasında, ilamsız tahliye takibinde, borçlunun ödeme emrine itiraz etmesi üzerine, alacaklı kiraya verenin icra mahkemesinden itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunabileceği, ancak alacaklı icra mahkemesinden itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmazsa, sulh hukuk mahkemesinde yalnız temerrüt nedeniyle alacak ve tahliye davası açabileceği, itirazın iptali ve tahliye davası açamayacağı, İİK.’nin 269/d maddesinde aynı Kanun’un 67. maddesinin sayılmadığı gerekçesiyle mahkeme kararının değişik gerekçe ile bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüşün Kurul çoğunluğunca benimsenmediği-
Talep edilen borç TBK 89 uyarınca götürülecek borçlardan olduğundan, davacı/alacaklının seçimlik hakkı gereği yerleşim yeri olan icra dairelerinin de yetkili olduğu- İcra takibinin yetkili icra dairesinde yapıldığının kabulü ile mahkemece icra dairesinin yetkisine yapılan itiraz reddedilerek itirazın iptali davasının esastan incelenmesi gerektiği-