Davacı, adına tescilli aracını kiralama maksadıyla dava dışı işletmeye teslim etmiş, akabinde sahte sürücü belgesi ile noterde iyiniyetli davalıya satışı gerçekleştirilerek araç teslim edilmiş olup davalı iyiniyetli olsa da; araçların mülkiyetinin devri için ortada geçerli bir sözleşmenin bulunması gerektiği (2918 s. K. m. 20/d)- Sahte sürücü belgesi ile temlik alan konumundaki davalı yönünden tescil yolsuz olduğundan, iyiniyetli olduğu düşüncesiyle, aracın mülkiyetinin davalıya geçtiği söylenemeyeceği- Davacı tarafından açılan davanın kabulünün davalının ödemiş olduğu araç bedelinin kendisine iadesi koşuluna bağlı olduğunun da kabul edilemeyeceği- Adli yargı yerinde idareyi işlem yapmaya zorlayıcı türden bir karar verilemeyeceği doğru ise de, davacı tarafından davaya konu araca ilişkin tescil kararı istenilmiş olmakla çoğun içinde azın da olduğu ilkesinden hareketle, mahkemece "asıl davaya konu edilen, sahte sürücü belgesi ile davalıya yapılan araç satış sözleşmesi geçersiz olduğundan mülkiyetin davalıya geçmeyeceği gerekçesiyle aracın mülkiyetinin tespitine" karar verilmesi gerektiği- Birbirinden bağımsız olan asıl ve birleşen dava hakkında ayrı ayrı karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece, taşınmazın aynına ilişkin uyuşmazlıklarda nizalı taşınmazın bulunduğu yerde yöntemine uygun olarak keşif yapılması, yerel bilirkişi ve taraf tanıklarının 6100 sayılı HMK'nin 243 ve 244. madde hükmü uyarınca keşif yerinde hazır bulunmak üzere davetiye ile çağrılmak suretiyle mümkün olduğunca taşınmaz başında yapılacak keşifte dinlenilmeleri, davaya konu satış senedi aslının getirtilerek yapılacak keşifte uygulanması, taşınmazın kimden kime kaldığı, satış senedinin taşınmazı kapsayıp kapsamadığı, davacının dava konusu taşınmazı 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve TMK'nin 713/1. maddesi hükümleri gereğince malik sıfatı ile kullanıp kullanmadığının etraflıca araştırılması, iddia ve savunma çerçevesinde toplanan ve toplanacak taraf delilleri tartışılıp değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekeceği-
Davacı kadastro tespit tarihi sonrası ve kesinleşme tarihi öncesi ............ ve ............... tarihli senetlere dayanarak davayı açmış olup Kadastro öncesi taşınmazın tapusuz olduğundan TMK’nin 762. maddesi gereğince taşınır mal hükmünde olduğu, aynı kanunun 763. maddesi uyarınca taşınır mülkiyetinin nakli için zilyetliğin devrinin yeterli olduğu, buna göre mahkemece; satışı kabul eden davalılardan ...’ün beyanı, ...’nin sözleşme tarihindeki yaşı gözetilerek ve ............. tarihli köy senedindeki imzayı inkar eden ... ve ... yönünden senedin aslı getirtilerek imza incelemesi yapılmak suretiyle toplanmış ve toplanacak delillere göre karar verilmesi gerekeceği-
Davacının 4721 sayılı TMK.nın 405/1. maddesi gereğince kısıtlanıp, kendisine vasi tayin edildiği, eldeki davada da vasi tarafından davacı adına vesayeten davacı vekiline vekaletname verildiği ve davanın bu şekilde açıldığı, ancak eldeki dava için vesayet makamından alınmış husumete izin kararının bulunmadığı anlaşıldığından, TMK'nin 462/8. maddesi uyarınca eldeki dava için vesayet makamından "husumete izin" kararı alınması ve anılan usuli işlem tamamlandıktan sonra işin esası bakımından bir karar verilmesi gerekeceği- Çekişmeli parselde yer alan davalı payı dava dışı üçüncü kişi adına tescil edilmiş ise, tapu iptali ve tescil istemi ile açılan davada, mahkemece, davacı yana 6100 sayılı HMK.nin 125 ve devamı maddeleri gereğince seçimlik hakkının hatırlatılması, davaya yeni malike karşı iptal ve tescil davası olarak devam edildiği takdirde, taşınmazı devralan yeni malike davalı sıfatıyla tebligat yapılıp delil gösterdiği takdirde delillerinin toplanıp, tüm deliller birlikte değerlendirilerek, gerçekleşecek sonuca göre, işin esası hakkında bir hüküm verilmesi gerekeceği- Tescil ilamı içeriğine göre davacının satın aldığı tarih itibarı ile söz konusu taşınmazın tapusuz olup TMK'nin 762. maddesi uyarınca menkul mal hükmünde olduğu, aynı Kanun'un 763. maddesi uyarınca satış ve devir için zilyetliğin teslimi gerekeceği, bu durumda mahkemece, dosya içeriğine ve toplanan delillere göre, dava konusu taşınmazın dava konusu bölümünün öncesi tapusuz olup, tapusuz taşınmaz satın ve devralınmakla davacı lehine mülkiyet hakkının doğduğu nazara alınmadan yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Hile iddiasına dayalı olarak satım sözleşmesinin iptali ve sözleşmeye konu aracın önceki maliki adına yeniden tescili istemine ilişkin davada-
Davacı, satın aldığı taşınmazın davalı olduğunu bilerek almış olup taşınmazın sözleşme tarihinde tapusunun olup olmadığının veya tapusunun bir başkası adına kayıtlı olmasının öneminin bulunmadığı, davacının, ancak ödediği bedeli ,sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre isteyebileceği- Ödenen satış bedelini, ifanın imkânsız hale geldiği tarih itibariyle çeşitli ekonomik etkenlerin ÜFE-TÜFE artış oranları, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar ve benzeri ekonomik göstergelerin ortalamaları alınmak suretiyle) ulaşacağı alım gücü dikkate alınarak sonucu dairesinde bir hüküm tesisi gerektiği, davacının sözleşmede ödediği belirtilen miktar üzerinden karar verilmesinin hatalı olduğu-
Tapuda kayıtlı bulunmayan taşınmazların menkul mal niteliğinde olduğu ve mülkiyetinin devrinin zilyetliğin karşı tarafa teslimi ile gerçekleşeceği- Tapusuz taşınmazın satışı resmi şekle bağlı olmadığından adi yazılı senetle satışının da mümkün olduğu- Davacının davasına dayanak olarak sunduğu adi yazılı satış senedi tapulu taşınmaza ilişkin olmadığı için geçerliyse de, dava konusu taşınmaz devir borçlusu tarafından davalıya devredildiği gözönüne alındığında davacının inançlı işlem ile devredildi iddiasının TMK. mad. 1023 gereğince iyi niyet veya kötü niyete ilişkin olduğunun kabul edilmesi gerektiği- Ayrı davacı tarafından, dava dışı... ile davalı arasında görülen dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile dava dışı adına tescili istemine konu dava dosyalarının esas ve karar numaralarının bildirildiği, UYAP üzerinden yapılan incelemede bir başka dava dosyasında dava konusu taşınmazın tapu kaydının 1/12 hissesinin iptali ile ... adına tesciline karar verildiği görülmüş olup mahkemece, davacının kadastrodan sonra ve fakat kesinleşme öncesine dayanan tapu iptali ve tescil isteğinin davalıya karşı ileri sürülmesinde TMK. mad. 1023 hükümlerinin nazara alınması ve bu hususta dava dışı .. tarafından davalı aleyhine açılan dava dosyalarının gözönünde bulundurulması gerektiği-
Ülkemizde yaşanan enflasyon nedeni ile belli bir miktar paranın verildiği tarihteki alım gücü ile aynı miktar paranın aradan geçen zamana bağlı olarak iade günündeki alım gücünün farklı ve çok daha az olduğu- Hukuken geçersiz sözleşmeler tasfiye edilirken, denkleştirici adalet kuralı gözardı edilmemesi gerektiği- Davacının harici satış nedeniyle davalı yana ödediği ve davalı tarafça da inkar edilmeyen harici satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesine göre tazmini gerektiği-
Davacı-karşı davalılar durumun gereklerine göre kendilerinden beklenen özeni gösterdikleri hâlde, kendilerine hak kazandıran zilyedin buna yetkisi olmadığını bilmedikleri ve bilecek durumda olmadıkları, dolayısıyla TMK. mad. 988.anlamında subjektif iyi niyete sahip oldukları ve davacı-karşı davalıların zilyedinin elinden rızası ile çıkan dava konusu taşınır malı emin sıfatıyla zilyedinden iyi niyetle edinmiş oldukları anlaşıldığından,TMK. mad. 988 uyarınca mülkiyeti kazandıklarının kabulü gerektiği- Davalı-karşı davacının bedelini ödediği takdirde mülkiyeti kazanabileceğine ilişkin ifadeler, kabul edilen olgular ile ulaşılan hukuki sonuç arasında çelişki doğurmakta olup, davalı-karşı davacının, satış bedelini ödemek koşulu ile iade isteyebileceğinin kabul edilemeyeceği, taşınır malı emin sıfatıyla zilyedinden edinen iyi niyetli üçüncü kişi olmaları sebebiyle davacı-karşı davalının ve ondan iktisap edenin mülkiyeti kazandıklarının kabulü gerektiği- Davacı-karşı davalılar vekili tarafından dava dilekçesi ile haksız müdahalenin meni ile aracın müvekkiline teslimi, ıslah dilekçesi ile de dava konusu aracın müvekkili adına trafiğe tescili talep edilmişse de; tescil işlemi idari bir işlem olup adli yargı yerinde, idareyi işlem yapmaya zorlayıcı türden bir karar verilemeyeceğinden, çoğun içinde azın da olduğu ilkesinden hareketle mahkemece, asıl dava ile ilgili olarak davaya konu aracın mülkiyetinin tespitine karar verilmekle yetinilmesi gerektiği-
8. HD. 19.02.2018 T. E: 2017/17104, K: 2411-