İtirazın iptali ile tapu iptali ve tescil talepli davada, uyuşmazlık konusu edilen taşınmazların bizzat kendilerinin , ayınlarının yani mülkiyetlerinin de doğrudan bu davanın konusu olması, ihtiyati tedbirin kabulü için aranan gerekli ve yaklaşık ispata dair yeterli koşulların mevcut dosya kapsamına göre bulunması, zira burada yasaca arananın kesin bir ispat olmayıp yaklaşık ispatın yeterli olması nedeniyle mahkemece HMK 87, 389 ve 392 vd. maddeleri gereğince takdiren ve dosya kapsamına uygun şekilde tayin ettiği teminat karşılığında söz konusu ihtiyati tedbir kararının verildiği anlaşıldığından ihtiyati tedbir kararına davalı vekilince yapılan itiraz sebeplerinin yerinde olmadığından reddi gerektiği-
Açılan dava sırasında sadece davacı şirketlere ait bir kısım araçların trafik kayıtları üzerine üçüncü kişilere devir ve temliklerinin önlenmesi bakımından konulan tedbirin, davacıların, kumların telef olması sebebiyle uğradıklarını iddia ettikleri zarar ile mevcut ihtiyati tedbir kararı arasında kanunun aradığı manada uygun illiyet bağının bulunmadığından maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği-
İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında takibe dayanak senetteki itiraz hususu HMK. 209'da özel olarak düzenlendiğinden yazı veya imza inkarına dayalı menfi tespit davalarında takip dayanağı belgedeki imzaya ve yazıya itiraz bulunduğu takdirde, bu konuda özel hüküm olan HMK. 209'un uygulanması gerektiği- Menfi tespit davasında, Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturma dosyasında alınan Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü raporu dikkate alınarak, icra takibinin "teminatsız" olarak durdurulmasına karar verilmesinin isabetli olduğu-
Kiracılık sıfatının tespiti ile kiralanandan tahliyesinin tedbiren durdurulması konulu davada, davacının, taşınmazın tahliyesinin dava dosyası sonuçlanıncaya kadar tedbiren durdurulmasına, dava konusu taşınmazın kiracılık sıfatının ve kira ilişkisinin devam ettiğinin tespitine ve muarazanın önlenmesini talep ettiği, davalının, tahliyenin tedbiren durdurulmasına yönündeki kararın kaldırılmasını talep ettiği, ilk derece mahkemesinin ara kararında tahliyenin tedbiren durdurulmasına ilişkin verilen tedbir kararının kaldırıldığı, davalının istinaf talebinde dava kesinleşinceye kadar tedbiren tahliyesinin durdurulmasına karar verilmesini talep ettiği, davacının ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğinden yerel mahkeme kararının tedbir talebinin kaldırılması yönündeki kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunduğu, dosyaya sunulan belediye mükellef hesap kartına göre 2015-2019 yılları arasında toplam yatırılan 30.420,00 TL'nin %15'i olan 4.563,00 TL tutarında teminat olarak yatırıldığı takdirde, dava konusu taşınmazdan tahliyenin ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına karar verilmesinin gerektiği-
Sahtecilik iddiasına dayalı olarak HMK'nın 209. maddesine göre talep konusu çekler hakkında 3. kişileri de kapsar şekilde teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesi istemine ilişkin davada, HMK'nın 392.maddesine göre, ihtiyati tedbir talep eden, haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermek zorunda olup, talebin resmî belgeye, başkaca kesin bir delile dayanması yahut durum ve koşulların gerektirmesi halinde mahkemece gerekçesi açıkça belirtmek şartıyla teminat alınmamasına da karar verilebileceği- Somut olayda, HMK'nın 392. maddesindeki teminatsız ihtiyati tedbir verilmesi koşulları bulunmadığından, ilk derece mahkemesince %15 teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmesinin de yerinde olduğu-
Eldeki davada, çözümlenmesi gereken sorunun; dava konusu senet bakımından, davalı alacaklı hakkında sanık sıfatıyla yer aldığı, Ağır Ceza Mahkemesi'nin dava dosyasında resmi evrakta sahtecilik ve kamu kurumlarını aracı kılmak suretiyle dolandırıcılık suçlarında cezalandırılmasına karar verildiği, kararın henüz kesinleşmediği anlaşılmakla takibin tedbiren durdurulması şartlarının bulunup bulunmadığı olup, İİK'nun 72/3 maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında takibin tedbiren durdurulmasının mümkün olmadığı ancak dava konusu senet alacaklısı hakkında kamu davası açıldığı ve henüz kesinleşmemekle birlikte mahkumiyet kararı verildiği anlaşılmakla; HMK'nun 389. ve devamı maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbir şartlarının bulunduğu anlaşılmakla, HMK'nun 392/1 maddesi uyarınca talep resmi bir belgeye ya da başkaca kesin bir delile dayanıyorsa teminat alınmamasına karar verilebileceği, somut dosyada ihtiyati tedbir talebinin dayanağının ceza mahkemesi kararı olduğu ve bu durum karşısında ihtiyati tedbir kararının teminatsız olarak verilmesinin mümkün olduğu-
İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için tam ispatın gerekmediği, yaklaşık ispat için delil sunulmasının yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesinin aranmadığı-
Davacının teminatsız tedbir kararı verilmesi talebinin değerlendirilmesinde, talebin dayanağının resmi belge olması ile birlikte davadaki talep ve talebin ileri sürülüş şeklininde dikkate alınması, tarafların hak ve menfaatler dengesi de gözetilerek, davacının teminatsız tedbir kararı verilmesi talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, "davacı vekilinin teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulması talebinin reddine" dair ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Mahkemece, davacı tarafın ihtiyati tedbirin teminatsız olarak verilmesi talebinin, davanın evlilik birliği içinde alınan taşınmazlara yapılan katkı talebine ilişkin olup, davacının kesin delile dayanmadığı ve davacının yabancı uyruklu olması nedeniyle teminat gösterme zorunluluğu bulunduğundan reddine, davalı tarafın tedbir kararının tamamen kaldırılması talebinin ise taşınmazların elden çıkarılması halinde davacı tarafın hakkını elde etmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı veya imkansız hale geleceği ihtimali bulunduğundan reddine karar verilmişse de, dava konusu taşınmazların tapu kaydı üzerine uygulanacak olan tedbir sebebiyle davalının mağdur olmayacağı ve taşınmazlardan yine yararlanacağı; Alman Devleti ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti arasındaki sözleşmede düzenlenen karşılıklılık esası ve tedbire konu taşınmazların dava konusu olması karşısında tarafların menfaat dengesi ve ihtiyati tedbirin amacı birlikte düşünüldüğünde, davacının teminatsız olarak tedbir talebinin kabulü ile HMK'nun 389. ve devamı maddeleri ile 391/3. maddesi gereğince taşınmazların tapu kaydına başkasına devrinin önlenmesi yönünden davalı oldukları bildirilerek geçici hukuki koruma niteliğindeki ihtiyati tedbir kararının uygulanması gerekeceği-
Mahkemece, itiraz edenin dolaylı olarak sözleşmenin eksiksiz yerine getirildiği şeklindeki iddialarının ancak yapılacak yargılama neticesinde belirlenebileceği, bunun yanında davalı vekili tarafından ibraz edilen dilekçe ile; açıkça davalının dava konusu yapılan gayrimenkulleri satacağının belirtildiği, bu bağlamda tedbirlerin kaldırılması durumunda düzenleme şeklinde noter sözleşmesi ile delillendirilmiş tapuda ferağ edilmesi gereken gayrimenkullerin iyi niyetli üçüncü kişilerin eline geçmesi halinde tapu iptali ve tescil talebinin ifasının imkansız olacağı, verilen tedbir kararının usul ve yasaya ve dosya içerisinde somut belgeler kapsamı itibari ile yerinde olduğu gerekçesiyle teminatsız olarak dava sonuçlanıncaya kadar konulan ihtiyati tedbirin kaldırılmasına yönelik talebin reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-