Dava konusu iki ayrı taşınmaz olduğu halde mahkemece sadece taşınmazlardan biri ile ilgili karar vermesine rağmen tavzih sureti ile diğer taşınmazla ilgili olarak hükmü ekleyerek değiştirilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan tavzih kararının kaldırılması gerektiği- Davacı borçluya ait iki taşınmazdaki hisselerinin satışının iptalini istemiş, mahkemece gerekçe kısmında her iki taşınmaz yönünden değerlendirme yapıldığı halde hüküm kısmında taşınmazlardan sadece biri ile ilgili olarak olumlu veya olumsuz bir karar vermediği, gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki oluştuğu, mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Gerek tashih yolu ile gerekse tavzih yolu ile hüküm fıkrası sınırlandırılamayacağı, genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği-
Hüküm fıkrasında “ davacının işe iadesine” denilmesinden sonra; tavzih kararında 2. bendinin tamamen çıkarılarak yerine “ davacının ... Belediye Başkanlığı’ndaki işine iadesine” denilmesinin tavzihe konu olamayacak şekilde hüküm fıkrasının değiştirilmesi niteliğinde olduğundan hatalı olduğu- Davacının, davalı Belediyeye güvenlik hizmeti temin eden diğer davalılar tarafından oluşturulan adi ortaklığın işçisi olduğu, güvenlik işinin belediyenin asli işlerinden olmayıp yardımcı iş niteliğinde olduğu, 5393 s. Belediye Kanunu mad. 67 gereği, Belediyenin asli işlerini ihale yoluyla üçüncü şahıslara gördürülebileceğinin yasal güvenceye bağlandığı, mahkemenin alt işverenler değişmesine rağmen davacının işinin ve görev yerinin değişmemesinin muvazaa olduğuna dair kabulünün hatalı olduğu- Davacının, davalı şirketlerin oluşturduğu ortak girişimdeki işine iadesine, mali yükümlülükler yönünden davalıların birlikte sorumluluğuna karar verilmesi gerektiği-
Tavzih talebinde bulunulduğunda nasıl işlem yapılacağı HMK. mad. 306 'da gösterilmiş olup, tavzih dilekçesinin bir nüshası karşı tarafa cevap süresi belirlenerek tebliğ edilmeden karar verildiğinden kanunda gösterilen şekilde işlem ve inceleme yapılması gerektiği-
Gerek tashih yoluyla ile gerekse tavzih yolu ile hüküm fıkrasının sınırlandırılamayacağı, genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği-
Tavzih talep dilekçesinin bir nüshası, cevap süresi tanınarak karşı tarafa tebliğ edilmeden hükmün tavzih yolu ile düzeltilmesinin kanuna aykırı olacağı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2013/10-1258 esas 2014/838 karar sayılı kararlarında belirtildiği gibi, tavzihin, kural olarak sadece hüküm fıkrası hakkında yapılabileceği, hükmün gerekçesinin açıklanması için, tavzih yoluna başvurulamayacağı, ancak, hüküm fıkrası ile gerekçe arasında bir çelişki varsa, bu çelişkinin giderilmesi için tavzih yoluna başvurulabileceği-
Tavzihin, dilekçeye tarafların sayısı kadar nüsha eklenmek suretiyle hükmü veren mahkemeden istenebileceği; dilekçenin bir nüshasının, cevap süresi mahkemece belirlenerek karşı tarafa tebliğ edileceği; karşı tarafça bir cevap verilmemiş olsa bile mahkemenin dosya üzerinden inceleme yaparak karar vereceği; tavzih dilekçesinin karşı tarafa tebliğ edilmeden ve karşı tarafın itirazlarının dinlenmeden dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde karar verilmesinin isabetli olmadığı -
Tavzih talebinin hüküm veren mahkemeye dilekçe ile iki nüsha olarak verileceği- Mahkemece dilekçenin bir suretinin diğer tarafa tebliğ edilip cevap verilmesi için uygun bir sürenin tayin edileceği; cevap verilmemiş olsa bile, mahkemenin evrak üzerine tavzih konusunda bir karar vereceği; ancak lüzum görürse hakimin iki tarafı dinlemek üzere celp ve davetlerine karar verebileceği; mahkemece davacı tarafından verilen tavzih dilekçesinin HMK 456. ve 457.maddeleri gereğince karşı tarafa tebliğ ile cevap süresi beklenilip sonucu itibarıyla işlem yapılması gerektiği-
  • 1
  • 2
  • kayıt gösteriliyor