Dava konusu taşınmazın kök tapu kaydı olan 02.10.1959 tarih ve 601 sıra numaralı tapu kaydının iktisap sebebi sütünu içeriğinden “kayıp ve yitik kişilerden” kaldığının belirgin olmasına ve bu nitelikteki yerlerin kanunlar uyarınca Hazineye kalan yerlerden olması dolayısı ile üzerinde sürdürülen zilyetliğin hukukça bir değer taşımadığına, zilyetlikle kazanılamayacağına göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekeceği-
Yirmi yıllık hak düşürücü süre Anayasa Mahkemesinin iptal kararından önce dolduğundan; Yerel Mahkemece taşınmazın, gerçek hak sahibi durumuna gelen davacı idare adına tesciline karar verilmesinin ve aynı nedene dayalı direnme kararının usul ve yasaya uygun olduğu-
Ayırt etme gücüne sahip olmayan kişiye yapılan bağışlamanın geçersiz olacağı, ehliyetsiz kişinin fiilin hukuki sonuç doğurmayacağı, batıl olan akdin bir taraf için geçerli, diğer taraf için geçersiz kabul edilemeyeceği ve iradesi olmayan kişinin iyiniyetinden söz edilemeyeceği–
MK. 849’da öngörülen yükümlülük karşısında, sonraki malikin iyiniyet savunmasında bulunarak MK. 712 hükmünden yararlanamayacağı-
Tapulu taşınmazın tesbitten sonraki harici satışı MK. 706 uyarınca geçerli olmayacağından, olaya MK. 712 hükmünün değil MK. 713/II hükmünün uygulanacağı-
Kural olarak “tescil” taleplerinin “iptal” isteğini de içerdiği, fakat “iptal” isteminin “tescil” isteğini kapsamadığı-
Kamu malları hakkında, MK. 1023 hükmünün uygulanamayacağı-
Davacının, henüz ergin olmadığı dönemde, kendisine ait taşınmazın yasal olarak velayet hakkına sahip bulunmayan annesi tarafından üvey babasına yapılan satışın iptalini ergin olmasından ondört yıl beş ay ondört gün sonra isteyemeyeceği çünkü yıllarca önce annesi tarafından yapılan satışa icazet vermiş sayılacağı-
MK. 712’den yararlanacak kişinin “tapuda malik olarak kayıtlı olması” ve “bu kaydın haklı bir nedene dayanmaması” gerektiği-
Hazine adına yapılan tescilin 2613 sayılı yasaya dayanması halinde, MK. 712 hükmünün olaya uygulanamayacağı-