• “1998 ve 1999 Tasarısı”ndaki Gerekçe

     “Madde 712 - Yürürlükteki kanunun 638 inci maddesini karşılamaktadır.

    Yürürlükteki maddenin “Müruruzaman” şeklindeki kenar başlığı “Kazan-dırıcı zamanaşımı” şeklinde, “Adî müruruzaman” şeklindeki kenar başlığı “Ola-ğan zamanaşımı” şeklinde değiştirilmiştir. Maddede yer alan “nizasız” olma unsuru yerine “davasız” olma unsuruna yer verilmiştir. Çünkü “nizasız” yani “çekişmesiz” kelimesi de belirsizdir; örneğin noterlik aracılığıyla gönderilen bir protesto veya fiilî bir müdahale ve çatışma da “niza” olarak nitelendirilebilir. Oysa amaç, İsviçre Medenî Kanununu şerh ve tevsil eden bütün hukuk bilginlerinin birleştikleri gibi, zilyede karşı bir istihkak veya müdahalenin önlenmesi davası açılmış olmasının niza (çekişme) sayılacağıdır. 3091 sayılı Taşınmaz Mal Zil-yetliğine Yapılan Tecavüzlerin Önlenmesi Hakkında Kanuna idarî makamlar nezdinde zilyetliğe tecavüzün önlenmesinin istenmesi buradaki anlamda “niza” sayılmaz ve zilyetliği kesintiye uğratmaz; zira Medenî Kanun anlaşmazlıkların kesin olarak çözümlenmesini yargı makamlarına bırakmış, yalnız fiili müdahalelerin geçici bir zaman için önlenmesi gayesi ile 3091 sayılı kanun çıkarılmıştır. Bütün bu nedenlerle maddedeki “nizasız” sözcüğü yerine “davasız” sözcüğünün kullanılması uygun bulunmuştur. Böylece olağan zamanaşımı süresince taraflar arasındaki her türlü niza değil, ancak dava şeklindeki nizalar kazanmayı engel-leyecektir. Dava dışı nizalar kazanacak kişinin iyiniyetini ortadan kaldıramayacaktır.”



  • “1984 Tasarısı”ndaki Gerekçe:

     

    ‘Madde 633 - Madde, yürürlükteki kanunun 638. madde-sini karşılamaktadır. Alt başlık, metin ile uyumlu hâle getirilmek için “sicile dayanan zamanaşımı” olarak değiştirilmiştir.

    Madde metninde “muhik bir sebep yok iken...” ibaresi yerine daha kapsamlı olan ve diğer sebepleri de ihtiva eden “geçerli bir hukukî sebep olmadan...” deyimi konulmuştur.’:

     

    5. Kazandırıcı zamanaşımı

    a. Sicile dayanan zamanaşımı

    Madde 633 - Geçerli bir hukukî sebep olmadan tapu kütüğüne malik olarak yazılan kişi, taşınmaz üzerindeki zil-yetliğini davasız ve aralıksız olarak on yıl süre ile ve iyiniyetle sürdürürse, onun bu yolla kazanmış olduğu mülkiyet hakkına itiraz edilemez.”


  • “1971 Tasarısı”ndaki Gerekçe:

     

    ‘1) Terim ve ifade: Bu maddenin birinci kenar başlığında (mururu zaman) terimi yerine (iktisap zamanaşımları) denilmiş ve böylece bir yandan bu zamanaşımının, (dava zamanaşımı) dan ayrı niteliği belirtilmiş, öte yandan da buradaki zaman-aşımının, yani edinim zamanaşımının da ayrı ayrı türleri mev-cut olduğu ifade olunmuştur. İkinci kenar başlıkta ve 639 uncu maddenin kenar başlığında kullanılan, (adi) ve (fevkalade) kelimeleri gerek hukuki bakımdan, gerek maddelerin kapsamlarını belirtme bakımından yeterli görülmediği için, birbirinden ayrı bu kavramları tamamen ve iyi bir şekilde belirtmek ve madde kapsamlarına uydurmak maksadiyle öntasarıda 638 inci maddenin kenar başlığına (tescile dayanan zamanaşımı) ve 639 uncu maddenin kenar başlığına ise (tescile dayanmayan za-manaşımı) denilmesi daha uygun görülmüştür. Böylece 638 inci madde, elmen (zilyed) adına bir kütük kaydı bulunduğu; 639 uncu maddede ise böyle bir kaydın bulunmadığı açıkça anlaşılmakta ve bu suretle her iki kural da kenar başlıklarıyle birbirin-den ayrılmış bulunmaktadır. 638 inci maddenin metnine gelince maddenin ifadesinde yapılan değişikliklerle bu kural daha açık bir hale konmuştur. Şöyleki: Yürürlükte bulunan metinde (..... kimsenin o gayrimenkulü üzerindeki hakkına itiraz olunamaz) denilmektedir. Bu ifade müphemdir. Elmen (zil-yed) maddedeki şartlar tamam olunca mülkiyeti otomatik ola-rak edinmişmidir? edinmemişmidir? bu nokta yukarıki ifadeden tam açık olarak anlaşılamamaktadır. Kanun koyucunun bura-daki maksadı bir hakka itiraz değil, mülkiyet hakkının elmen, (ziyled) tarafından edinilmesidir. Bunun açıkça belirtilmesi için birinci fıkranın sonunda “....... o taşınmazın mülkiyetini edinir” denilmiştir. Burada yapılan önemli terim değişikliklerinden biri de “nizasız” deyimi yerine “davasız” sözünün konulması ol-muştur; çünkü (nizasız) yani (çekişmesiz) kelimesi de müphemdir; meselâ no-terlik vasıtasıyle gönderilen bir protesto veya fiili bir müdahale ve çatışma da (niza) olarak nitelendirilebilir. Bu yolda yorumlanmağa elverişlidir. Oysa maksat, İsviçre Medenî Kanununu şerh ve tefsir eden bütün hukuk bilginlerinin birleştikleri gibi, elmen’e, (zilyed)’e karşı bir istihkak veya müdahalenin men’i davası açılmış olmasının niza (çekişme) sayılacağıdır. 5917 sayılı kanunla idarî makamlar nezdinde elmenliğe tecavüzün men’i-nin istenmesi buradaki manada (niza) sayılmaz ve elmenliği kesintiye uğratmaz; zira Medenî Kanun anlaş-mazlıkların kesin olarak çözümlenmesini yargı merciine bırakmış, yalnız fiili mü-dahalelerin geçici bir zaman için önlenmesi gayesiyle 5917 sayılı kanun konulmuştur. Bütün bu nedenlerle maddedeki (nizasız) kelimesi yerine (davasız) kelimesinin ko-nulması uygun bulunmuştur. Önemli sayılabilecek başka bir kelime değişikliği de 638 inci maddenin birinci fıkrasındaki (kimse) kelimesi yerine (kişi) kelimesinin konulmasıdır. Çünkü (kimse) kelimesi yalnız insanlar için kullanılır. Oysa zamanaşımı ile edinme hakkı yalnız gerçek kişi olan insanlara değil, tüzel kişilere de tanınmış ol-duğundan, bu ifade değişikliğinin yapılması zorunlu görülmüş-tür. Yapılan öteki terim ve ifade değişiklikleri yukarıki maddelere uydurmak ve ifadeyi sadeleştirmek maksadıyle olmuştur.

    2) Biçim değişikliği, yoktur.

    3) Hüküm değişikliği: Yoktur. Gerçi Medenî Kanun Komis- yonu, 24 Ocak 1956 günlü toplantısında çoğunlukla vermiş olduğu bir kararla bu maddeye: “Kötüniyetli zilyet için bu zamanaşımı süresi, yukarıdaki şartlar altında otuz yıldır” şeklinde bir fıkra eklemiş ise de bu kural yerinde değildir. Komisyon çoğunluğunun bunu ekliyerek kötüniyetli zilyet için de otuz yıllık bir zamanaşımı süresi koymasının gerekçesi şuydu: (Ta-şınmaz davalarının çok uzun yıllar uzamaması için kötüniyetli zilyetler lehine de Medenî Kanunumuzda zamanaşımı süreleri konulmuştu. Meselâ 579 uncu maddenin son fıkrasında kötüniyetli zilyetlere karşı miras sebebiyle istihkak davasının za-manaşımı süresi otuz yıl olarak kabul edilmiştir. Bundan başka 639 uncu maddede dahi zamanaşımıyla edinim şartları arasına (iyiniyet) konulmamıştır. Eğer 638 inci maddeye, tıpkı bunlar gibi otuz yıllık bir zamanaşımı süresi konulmazsa, yüzlerce yıllık eski meseleler, kötüniyetin mevcut olduğu iddiasıyla mahkemelere intikal edebilir. Böylece edinim ve dava zamanaşımlarıyle güdülmüş olan gayelere ulaşılamaz. Adalet ve yargı işleri-nin selâmeti için 638 inci maddede de, tıpkı 579 uncu maddede olduğu gibi, kötüniyetli zilyetler için otuz yıllık bir edinim zamanaşımı süresinin konulması zorunludur. Böylece mülkiyet dolayısiyle istihkak davası ile miras sebebiyle istihkak davası arasında ahenk de sağlanmış olur. Gerçi 639 uncu maddede bir kimse kötüniyetle zilyet olsa dahi onun lehine olan zamanaşımı süresi otuz yıl değil sadece yirmi yıldır. Bu sebeple 638 inci maddeye eklenmesi düşünülen yukarıki fıkra ile 639 uncu mad-dedeki hüküm arasında süre bakımından fark bulunduğu ileri sürülebilirse de, bu fark görünüştedir; zira öntasarının 639 uncu maddesinin beşinci fıkrasında ayrıca bazı şartlarla on yıllık bir kayıt düzeltme davası süresi konduğuna göre, bu maddedeki yirmi yıllık süre, bu on yıl ile birlikte, otuz yıl olmaktadır. Bun- dan başka bütün bu sebeplerle kötüniyetli zilyet lehine otuz yıllık bir zamanaşımı süresinin kabulüne dair bir fıkranın 638 inci maddeye eklenmesi işin niteliğine ve adalet duygularına daha uygun düşer kanaatimizce komisyon çoğunluğunun bu gerekçesi doğru değildir ve bu maddeye eklenen ikinci fıkra da adaletli değildir. Zira bir kimse bir taşınmazı meselâ yalan ve dolanla kendi adına tescil ettirecek yani kötüniyetli olacak, bu taşınmazın başkasına ait olduğunu bile bile onun zilyedi sıfatını taşıyacak ve onda tasarruf edecek, hem de otuz yıl geçtikten sonra bu hilesinden yararlanarak o gayrimenkulün mülkiyetini hukuka uygun bir şekilde edinmiş olacak, böyle şey olmaz. 639 uncu maddede sözkonusu olan kötüniyet, sadece bir kimsenin elmen (zilyed) bulunduğu taşınmazın gerçekte başkasına ait olduğunu bilmekten doğar. Halbuki yukarda sözkonusu olan 638 inci maddeye eklenmesi komisyon çoğunluğunca kararlaştırılan ikinci fıkradaki kötüniyet, başkasının tapulu gayrimenkulünü haksız bir şekilde ve belki de yukarda belirtildiği gibi, yalan ve dolanla gasbederek onu kendi adına tescil ettirmekle doğar. Binaenaleyh buradaki kötüniyet, 639 uncu mad-dedekine kıyasla daha ağır ve çirkin bir nitelik taşımaktadır. Bunu, miras sebebiyle istihkak davası için 579 uncu maddede konulmuş olan otuz yıllık süre ile kıyaslamaya imkân yoktur; çünkü orada zilyetliğe esas olarak (miras) gibi kanuni bir sebep ve bahane vardır. Sonra miras sebebiyle istihkak davasındaki zamanaşımı, mülkiyetin iktisabı için değil, üstün haklı mirasçının bu hakkını araması için konulmuştur. Bütün bu sebep-lerle 638 inci maddeye bu fıkranın eklenmesi bizce uygun görülmemiştir.’:

     

    5. Edinim zamanaşımları

    a) Tescile dayanan zamanaşımı

    Madde 638 - Haklı olmayan bir sebeple tapu kütüğüne bir taşınmazın malikî olarak tescil olunan kişi, o taşınmazda iyiniyetle, aralıksız ve davasız on yıl süre ile elmen olursa, o taşınmazın mülkiyetini edinir.”