Uyuşmazlık; Mahalli İskân Komisyonunun 27.04.2012 tarihli ve 335 numaralı kararı ile davalıların hak sahipliğinin iptali nedeniyle davalılar adına oluşan tescilin yolsuz hâle gelip gelmediği, 12.07.2013 tarihinde kabul edilen 6945 sayılı Kanun ile 5543 sayılı İskân Kanunu’na eklenen geçici 7 nci maddenin üçüncü fıkrasının somut olaya uygulanma olanağının bulunup bulunmadığı, anılan düzenleme gereğince davalıların dava konusu taşınmaz üzerindeki mülkiyet haklarının devam edip etmediği, varılacak sonuca göre davanın kabulüne karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır..
Mahalli İskân Komisyonunun kararıyla davalıların hak sahipliklerinin iptal edildiği, davalılar tarafından hak sahipliği iptal kararına karşı idari yargıda açılmış olan iptal davasının reddedilerek kesinleştiği, tescilin dayanağı olan hukuki sebebin ortadan kalktığı, davalılar adına oluşan kaydın yolsuz hâle geldiği, İskân Kanunu’na eklenen geçici 7 nci maddenin üçüncü fıkrasının yürürlüğe girdiği tarihte davalıların hak sahibi olmadıkları, bu nedenle anılan yeni düzenlemenin davalılar hakkında uygulanamayacağı, dava konusu taşınmazın 13.06.2003 tarihinde davalılar adına tescil edildiği, eldeki davanın ise 11.12.2012 tarihinde açıldığı, davalıların iyiniyetle sürdürüldüğü varsayılan zilyetlik sürelerinin on yıla ulaşmadığı, bu nedenle kazandırıcı zamanaşımının uygulanamayacağı-
27.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5737 Sayılı Vakıflar Kanununun 17. maddesi uyarınca, öncesi ... olan taşınmazların vakfına (aslına) dönmesini daha uygun görülmüş, bazı ayrıcalıklar dışında, Hazineye intikal yolu kapanmış olup, "mülkiyeti mutasarrıfa geçmiş olan taşınmazlarda maliklerin bu yasanın yürürlük tarihine kadar ölmeleri üzerine son mirasçı sıfatıyla Hazineye intikal edipte bu husus tapu kaydına bağlanmış bulunanlar ayrık bırakılarak işlenmemiş olan taşınmazların mahlulen vakfına rücu edeceği" kuralının getirildiği- 2888 sayılı yasanın yürürlük tarihi olan 24.9.1983 tarihinden sonra aslı ... olan taşınmazların Hazineye geçmesine yasal olanağın kalmadığı-
Orman vasfındaki taşınmazın zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığı, taksimin hangi tarihte ne zaman yapıldığının açıklığa kavuşturulması gerektiği, elbirliği mülkiyeti var ise başka mirasçıların araştırılması gerektiği, Kadastro Kanununun 14. maddesinin koşullarının dikkate alınması gerektiği-
Tespitin kesinleştiği günden dava tarihine kadar 3402 s. Kadastro Kanunu'nun 12/3 maddesinde yazılı 10 yıllık hak düşürücü süre geçmiş bulunduğundan, kadastro yoluyla oluşan kesinleşmiş sicile karşı harici satım sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği- Mirasçılar arasında kazanmayı sağlayan zilyetlik işlemeyeceğinden, davacıların ve davalıların tapuda adına pay kayıtlı bulunan .....mirasçısı olduğu gözetilerek zilyetliğe dayalı tapu iptal ve tescil talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Tapu tahsis belgesinin varlığı tahsis edilen yerin adına tahsis yapılan kişi veya mirasçıları adına tescili için yeterli olmayıp, tahsis kapsamındaki yerin hak sahibi adına tescil edilebilmesi için diğer bazı koşullar yanında imar parsellerinin oluşturulması sırasında, şuyulandırmaya tabi tutulan parselden 3290 sayılı yasa ile değişik 2981 sayılı yasanın 18/b-c maddesi uyarınca düzenleme ortaklık payı kesilip kesilmediğinin, kesilmiş ise uygulanan oranın saptanması gerekeceği-
İdari işlemin, idari yargı yerinde iptal edilmesi halinde sicil kayıtlarının dayanağının kalmayacağı, kaydın yolsuz tescil durumuna düşeceği, bu durumda da kadastral parsele dönüleceği-
Davacı Hazine'nin tapu kayıtları varsa uygulanmalı, tapu kayıtları taşınmazı kapsamıyorsa dava konusu taşınmaz hakkında toprak komisyonunca ne gibi işlem yapıldığı ve ne olarak bırakıldığı belirlenmeli, dava konusu taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği yerel bilirkişi ve tanıklardan sorulup saptanmalı, taşınmazın geleneksel mera olup olmadığı araştırılmalı, teknik bilirkişiye tapu kaydı belirtmelik tutanağı varsa mera tahsis haritası ve dava dosyası kapsamını belirtir ve keşfi takibe imkan veren kroki düzenlettirilmeli, ziraat bilirkişisinden taşınmazın toprak yapısı, eğimi, niteliği, mera vasfında olup olmadığı hususunda gerekçeli rapor alınmalı, kanunları uyarınca Hazine'ye intikal eden yerler ile mera nitelikli yerlerin zilyetlik ile kazanılamayacağı düşünülmeli, bundan sonra toplanan ve toplanacak kanıtlar birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmasının gerekeceği-
Belli bir süreyi kapsayan imtiyaz sözleşmeleri, süre uzatımı talep edilmediği takdirde, sürenin bitimi ile son bulacağı; bu takdirde, tüm tesisler ile tüm taşınır ve taşınmaz mallar her türlü borç ve taahhütlerden ari olarak Devlete bedelsiz olarak geçeceği ve taraflar arasındaki sözleşmenin devamı süresince Türk Medeni Kanunu'nun 712. maddesinde düzenlenen zamanaşımı süresinin işlemeyeceği-
TMK. 712 uyarınca açılan davada mahkemece, dava konusu üzerinde imar-ihya çalışmalarına hangi tarihte başladığını tespit edeceği, ne şekilde taşınmazı imar-ihya ettiğini ve imar-ihya işlemlerini hangi tarihte tamamlandığını sorup belirleyeceği, imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihten dava tarihine kadar önceki zilyet M. Dere ile taşınmazı satın alarak zilyet olan davacının zilyetlik sürelerinin iktisap için yeterli olup olmadığı ve 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17.maddesi hükümleri birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar vereceği-