8. HD. 28.12.2017 T. E: 4306, K: 17651-
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 407. maddesi kapsamında hükümlüye vasi atanması istemi-
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 407 maddesine göre, bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı ceza alınması sebebiyle vesayet altına alınma istemi-
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 405 ve 408. maddeleri kapsamındaki yaşlılık ve akıl hastalığı sebebiyle vesayet altına alınma istemi-
TMK. mad. 411 uyarınca, vesayet işlerinde yetkili mahkeme kısıtlının yerleşim yeri mahkemesi olduğu- Yerleşim yeri adreslerinin tutulmasında kişinin yazılı beyanı esas alınacağı- Adres beyan formundaki bildirimlerin aksi sabit oluncaya kadar geçerli olduğu-  Mahkemece gerekli araştırma yapılarak kısıtlı adayının tebliğe yarar adresinin tespit edilerek yetkili mahkemenin belirlenmesi gerekirken kolluk araştırmasına göre adı geçenin ...Üniversitesi Eğitim Fakültesi Cebeci Kampüsü'nde öğretim görevlisi olduğu ve Ankara Sulh Hukuk Mahkemesinin yetkili olduğundan bahisle yetkisizlik kararı verilmesinin hatalı olduğu-
Yetkili mahkemenin davanın açıldığı tarih itibariyle kısıtlanması istenilenin yerleşim yerine göre belirlenmesi gerektiği-
8. HD. 19.01.2017 T. E: 50, K: 469-
Vesayet işlerinde yetki, küçüğün veya kısıtlının yerleşim yerindeki vesayet dairelerine ait olduğu(TMK. mad. 411), yerleşim yeri bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yer olduğu(TMK. mad. 19/1), bir öğretim kurumuna devam etmek için bir yerde bulunma ya da eğitim, sağlık, bakım veya ceza kurumuna konulma, yeni yerleşim yeri edinme sonucunu doğurmayacağı(TMK. mad.22)- Kısıtlı adayının rehabilitasyon merkezinde kaldığı, rehabilitasyon merkezine konulma, yeni yerleşim yeri edinme sonucunu doğurmayacağından ve kısıtlı adayının rehabilitasyon merkezine konulmadan önceki yerleşim yeri adresi ".... Mah. .... Sk. No:11 .../..." olduğundan, uyuşmazlığın ... (...) Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği- 
Kısıtlı adayı, Almanya'da yaşamakta olup Almanya Devletinin Hamburg-Wandsbek Bölge Mahkemelerince 18.12.2013 tarihinde verilen kararı ile kısıtlanarak kendisine Türk vatandaşı da olan eşinin vasi olarak atandığı, karar içeriğinden, kısıtlının Alman Medeni Kanunu uyarınca kısıtlandığı ve kısıtlanma nedeninin TMK'nın 405.maddesine de uyar nitelikte olduğu, her ne kadar kısıtlıya milli hukuk uygulanmamış ise de, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5718 sayılı MÖHUK'a göre bu durumun tenfiz ve tanımaya engel olmadığı, keza taraflar Türk Vatandaşı olmasalar bile hukuki yararlarının bulunması koşuluyla yabancı mahkeme ilamının tenfizini veya tanımasını isteyebilecekleri, diğer taraftan Alman Mahkemesi tarafından Türk Milli Hukuku ile çatışmayacak ve hatta aynı paralelde verdiği kararın ne milli hukuk ne de münhasır yetki ya da kamu düzeni ile ilgisi bulunmadığı, öte yandan 1905 tarihli ''Kısıtlamaya ve Benzer Tedbirlere İlişkin La Haye Sözleşmesinin''nin 3. ve 7. maddelerinde, kural olarak milli hukukun ve milli devlet mahkemelerinin yetkili olmasına karşın hacir altına alınacak şahsın bulunduğu yer (Almanya) makamlarının da ilgilinin milli hukukuna veya bulunma yeri hukukuna göre hacir kararı alabilecekleri öngörüldüğünden, kısıtlama kararının tanınmasına ilişkin davanın kabulü gerektiği-
Vesayet işlerindeki yetki kuralı kesin olup mahkemece doğrudan gözetileceği, her dava açıldığı tarihteki şartlara göre değerlendirileceği, dava tarihinden sonra yargılama sırasında kısıtlanması istenilen kişinin yerleşim yerinin değişmesi halinde mahkemece yetkisizlik kararı verilemeyeceği-