Davalı yüklenici tacir olup, davacının murisinin de aralarında bulunduğu arsa sahiplerinin tacir olmadığı, buna göre davanın "nispi ticari dava" olmadığı (TTK. mad. 4/1), TBK.'nun 470. vd. maddelerine atıf yapılmadığından, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin iptali istemine ilişkin davanın "mutlak ticari dava" niteliğinin de bulunmadığı, buna göre asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu- Tüketici mahkemesince göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Devlet Hastanesi’nde görev yapan davalının tedavi hatası nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradığını iddia eden davacı ile davalı ile aralarında sözleşme ilişkisi bulunmadığı ve davanın haksız eyleme dayalı olarak açıldığı anlaşıldığından, dava konusu edilen ve mahkemece de sorumluluğun dayanağı olarak benimsenen olguların, 6502 s. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3. ve 73. maddeleri anlamında “tüketici işlemi” olarak kabul edilmesi olanağı bulunmadığı-
Hem doktrinde hem de yargıtay uygulamasında ,kredi kartı sözleşmesi ile kart sahibine tahsis edilen "kullanım limitinin" 'gayri nakdi kredi' olarak nitelendirildiği - Davalı tüketici hakkında davacı banka tarafından kredi kartı borcunun tahsili için yapılan icra takibine yönelik 'itirazın iptali' istemiyle açılan davanın 'asliye ticaret mahkemesi'nde görülerek sonuçlandırılması gerekeceği-
Uyuşmazlık, sigorta poliçesi nedeniyle sigorta şirketinin ödediği bedelin, kazadan kaynaklanan "halefiyet ilkesi" ile "haksız fiille" dayanmakta olup, sigortalısına yönelik tazminat istemine ilişkin olduğundan, TTK. mad. 4. ve 5 kapsamında davalardan olmayıp, 6502 sayılı kanunun 3/1 maddesi kapsamında kalan tüketici işlemlerinden olup, davaya "tüketici mahkemeler"inin görevli olduğu gerekçesiyle usulden red kararı verilmiş ise de; dava tarihi itibari ile 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun yürürlükte olmadığından, davanın görülmesinde "ticaret mahkemesi"nin görevli olduğu-
Davacı vekilinin, "müvekkiline ait, davalının kasko sigortacısı olduğu aracın çalındığı"nı belirterek "maddi ve manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesi" talepli açtığı davanın tüketici mahkemesinde görülmesi gerektiği- Görev, kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınması gerektiği-
Gelir koruma sigortası poliçesine dayalı olarak işsizlik teminat bedelinin tahsili istemine ilişkin davada, dava konusu sözleşmenin nitelendirmesi yapılırken, sözleşmenin sigortalının işsiz kalma rizikosu nedeniyle gelirden mahrumiyetini önlemeye yönelik bir sözleşme olduğu, bu haliyle sigortalının tüketici, yapılan işlemin de tüketici işlemi olduğunun kabulü gerektiği-
Zorunlu mali sorumluluk sigortasının, işletenin ve kusurundan sorumlu olduğu sürücünün üçüncü kişilere karşı sorumluluğunu üstlenmekte olan bir sigorta türü olduğu- Davacı sigorta şirketi ile davalı arasında akdedilmiş- Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta sözleşmesi bulunduğu, 6502 s. TKHK’nin 3. maddesinin (l) bendinde ise, "mal veya hizmet piyasalarında ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan her türlü sözleşme ve hukuki işlem"in Kanun kapsamına (m.2) alınmış olduğu gözetilerek, davaya "tüketici mahkemeleri"nde bakılması gerektiği-
Her ne kadar dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6502 sayılı Yasa'nın 3/l bendi ile tüketici işlemi kapsamına eser sözleşmeleri alınmışsa da, somut olayda olduğu gibi arsasına karşılık bağımsız bölüm alacak olan arsa sahibinin ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket ettiğinden söz edilemeyeceği, amacının salt kişisel ihtiyaçları için kullanma, tüketme amacını aştığı, Yasa'nın 3/k maddesindeki "tüketici" tanımına uymadığı, bünyesinde taşınmaz satış vaadi ve inşaat sözleşmesi olan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde, arsa sahibi açısından güdülen amaç kullanmak için konut edinmek olmadığı, amacın, arsasının değerlenmesini sağlayacak yapının arsa üzerine yapılması olduğu, bu nedenle, arsa sahibinin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalarken güttüğü işbu saikinin, 6502 sayılı Yasa'da tanımlanan tüketicinin saikinden farklı olduğu- uyuşmazlığın 6502 sayılı Yasa kapsamında olmadığı gözetilip uyuşmazlığın esasına girilerek, tarafların delilleri toplanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yanılgılı gerekçeyle uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesi'nin görevi kapsamında kaldığının kabulünün doğru olmadığı-
Her ne kadar dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6502 sayılı Yasa'nın 3/l bendi ile tüketici işlemi kapsamına eser sözleşmeleri alınmışsa da, somut olayda olduğu gibi arsasına karşılık bağımsız bölüm alacak olan arsa sahibinin ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket ettiğinden söz edilemeyeceği, amacının salt kişisel ihtiyaçları için kullanma, tüketme amacını aştığı, Yasa'nın 3/k maddesindeki "tüketici" tanımına uymadığı, bünyesinde taşınmaz satış vaadi ve inşaat sözleşmesi olan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde, arsa sahibi açısından güdülen amaç kullanmak için konut edinmek olmadığı, amacın, arsasının değerlenmesini sağlayacak yapının arsa üzerine yapılması olduğu, bu nedenle, arsa sahibinin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalarken güttüğü işbu saikinin, 6502 sayılı Yasa'da tanımlanan tüketicinin saikinden farklı olduğu- uyuşmazlığın 6502 sayılı Yasa kapsamında olmadığı gözetilip uyuşmazlığın esasına girilerek, tarafların delilleri toplanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yanılgılı gerekçeyle uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesi'nin görevi kapsamında kaldığının kabulünün doğru olmadığı-salt kullanma ve tüketme amacıyla yapılan, basit nitelikteki (kullanacağı evi için dolap yaptırmak, badana-boya yaptırmak, şahsi aracını tamir ettirmek...vb.gibi) dar kapsamlı olağan tüketim işlemini konu alan eser sözleşmelerinin, 6502 sayılı Yasa'nın 3/l. maddesi kapsamına olduğu ve Tüketici Mahkemelerince bakılmasının gerekeceği-