Kiralananı kira süresi dolmadan tahliye eden davalı kiracının kira dönemi sonuna kadar olan kira bedelinden sorumlu olduğu ancak kiralayanın da bu sürede kiralananı tekrar kiraya vermek için gerekli çabayı göstermek ve zararın artmasını engellemekle yükümlü olduğu–
Taraflar arasında düzenlenmiş olan kredi sözleşmesinde «temerrüt faizinin, temerrüt tarihinde bankaca uygulanan en yüksek kredi faiz oranına % 30 veya % 50 ilave edilmek suretiyle bulunacağı»nın kararlaştırılmış olmasının BK. 19 (şimdi; TBK. mad. 26) ve 20. (şimdi; TBK. mad. 27) maddelerine aykırılık teşkil etmeyeceği ancak davacı bankanın serbest iradesine bırakılmış olan faiz oranını belirlerken objektif iyiniyet kurallarına göre hareket etmekle yükümlü olduğu–
Satım hukuki ilişkisine dayanarak talepte bulunan davacının, davalı ile aralarındaki akdi ilişkinin varlığını yasal delillerle isbat etmesi gerekeceği–
Paydaş olarak kendisinin de ihaleye katılarak taşınmazları satın alma olanağı varken, bunu yapmayarak davalılarla bir araya gelip serbest iradesiyle düzenlediği protokol uyarınca haricen davalılara sattığı yerlerin bir kısım bedeli yerine geçmek üzere onların ihaleye girip taşınmazı satın almalarını sağlamasında ahlaka adaba ve yasaya aykırılık bulunmadığı–
BK. 487/I uyarınca alacaklının asıl borçluya müracaat ve rehinleri paraya çevirmeden önce müteselsil kefil hakkında takipte bulunabileceği– (Not: TBK. mad. 586 gereğince, alacaklının doğrudan müteselsil kefile başvurması için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.)
Asıl borçlu ile beraber, borçtan kişisel olarak sorumlu olmayan ipotekli taşınmaz malikine -MK. 887 uyarınca- ihbar yapılmadıkça, ipotek borçluları için borç muaccel olmayacağından, bu kişiler hakkında ipotekli takip yapılamayacağı-
Davalı borçlu yetki itirazında bulunup, ayrıca borcun esasına da itiraz etmediği, alacaklı davacı ise, itirazın iptaline ilişkin davayı İnegöl Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açarak, davalı borçlunun yetki itirazını benimsemiş bulunduğu, dava dilekçesinde yetkiye hiç değinmediğinden, icra takibi, yetkisiz icra dairesi olması itibarıyla ortada geçerli bir icra takibi bulunduğundan söz edilemeyeceği-
Alacaklının icra takibinde kötüniyetli olduğu iddia ve kanıtlanmadıkça, itirazın iptali davası sonucunda, alacaklı aleyhine «kötüniyet tazminatı»na hükmedilemeyeceği–
Davacının, davalı kardeşinin açtığı ihalenin feshi davasında yatırması gereken nakdi teminatı davalı nam ve hesabına avukatına verdiğini tanık dahil her türlü yasal delillerle isbat edebileceği–
Sözleşmenin ihbar tazminatına hak kazandıracak şekilde feshedilmiş olup olmadığının, taraflar arasında uyuşmazlık konusunu oluşturduğu için yargılamayı gerektireceği, gerçekten mahkemece taraf delillerinin toplandığının, yargılama yapıldıktan sonra davacının ihbar tazminatına hak kazandığının görüldüğü, bu da göstermektedir ki, alacağın likit olmadığı, böyle olunca icra inkar tazminatı isteğinin reddine karar verilmesi gerekeceği-