Davalının kredi sözleşmelerindeki «müteselsil kefil ve müşterek borçlu» ibarelerini çizerek, bunların yerine «kefil» ibaresini yazmak sureti ile imzalaması ve anılan sözleşmelerin tüm sayfalarına «kefalet ediyorum» şerhini eklemiş olması halinde, davalının kefaletinin «adi kefalet» olduğunun kabulü gerekeceği–
Haksız eylemden kaynaklanan alacağın belirlenmesi yargılamayı gerektirdiğinden, alacak likit olarak kabul edilemez. Bu nedenle tazminata hükmedilmesinin yerinde olmayacağı-
Süresinde yapılmış bir ayıp ihbarı bulunmaması halinde, malın ayıplı olduğunun kabulü ile uyuşmazlığın çözümlenemeyeceği–
Tüketici kredisinden (ve banka kredi kartı kullanımından) kaynaklanan itirazın iptali davalarına tüketici mahkemesinde bakılacağı–
İİK’nun 45. maddesine göre rehinle temin edilmiş alacağın sahibinin bu maddede yazılı istisnalar dışında rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapmak zorunda olduğu, BK’nun 487. (şimdi; TBK.'nun 586.) maddesinin İİK’nun 45. maddesinde öngörülen «önce rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapma zorunluluğunun» bir istisnası olduğu–
Gecikme zamnının faiz niteliğinde olmadığı, gecikme zammının temerrüt tarihine kadar istenebileceği ve temerrüt tarihinden sonra gecikme zammına temerrüt faizi yürütülebileceği–
Akdi ilişkinin davalı tarafından inkâr edilmemiş olması halinde, bir miktar para alacağına ilişkin icra takibinin BK. 73 (şimdi; TBK. mad. 89); HUMK 10 (şimdi; HMK. 10) uyarınca alacaklının ikametgâhında yapılabileceği ve ödeme emrine itiraz edilmesi üzerine itirazın iptali davasının alacaklı tarafından aynı yerde (kendi ikametgâhının bulunduğu yerde) açılabileceği–