İtirazın iptali davasına bakan mahkemenin, kendi yetkisine itiraz olmasa dahi öncelikle takip dosyasında icra dairesinin yetkisine yapılan itirazı incelemesi gerekir. Çünkü icra dairesinin yetkisine yapılan incelenmesi sonucunda mahkeme kendisinin de yetkili olup olmadığını belirleyecektir-
İtirazın iptali davasına bakan mahkemenin, kendi yetkisine itiraz olmasa dahi öncelikle takip dosyasında icra dairesinin yetkisine yapılan itirazı incelemesi gerekir. Çünkü icra dairesinin yetkisine yapılan itirazın incelenmesi sonucunda mahkemenin “kendisinin de yetkili olup olmayacağını” belirleyeceği-
İİK.’nun 67/III. maddesi; “itiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise borçlu hakkında tazminata hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.” şeklinde düzenlenmiştir. İtiraz eden mirasçılar kötü niyetleri ispat edilemediğinden, mahkemece %20 oranında icra inkâr tazminatına hükmolunmasının, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Mahkemece “dava konusu alacağın faiz alacağı olduğu ve çekten kaynaklandığı, bu nedenle 6 aylık zamanaşımı süresi içinde talep edilmediğinden artık istenemeyeceği” gerekçesiyle “davanın zamanaşımı nedeniyle reddine” karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Borçlu, hem icra dairesinin yetkisine hem de borca itiraz etmiştir. Davada ise süresi içinde yetki itirazında bulunmuştur. Bu durumda, mahkemece öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz hakkında karar verilmesi gerekeceği-
İİK.’nun 50/I maddesine göre “para ve teminat borçlarına ilişkin icra takiplerinde” yetkili icra dairesinin HMK’nun yetkiye ilişkin hükümlerinin kıyas yolu ile uygulanacağı-
Takibe konu belgede lehtarın adı düzeltilmiş olup, bu düzeltmenin keşidecinin onayı ile yapıldığı kanıtlanamadığından kambiyo senedi olarak kabul edilemez ise de, davalı imzasını inkâr etmediğinden bu belge yazılı delil başlangıcıdır. Ayrıca İ.K.’ nın bu belgedeki alacağını davacıya temlik ettiği de gözetilerek, temel ilişki ve lehtarın(alacaklının) kim olduğunu tespit bakımından tanık dâhil tüm deliller toplanarak bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Gecikme zammı faiz ve faiz benzeri olmayıp asıl alacak niteliğindedir. Bu nedenle temerrüt tarihine kadar hesaplanmış bulunan gecikme zammına takipten sonra faiz işletilmek gerekir. Öte yandan alacağın likit bulunduğu gözetilmeden davacının icra inkâr tazminatı talebinin reddinin de hükmün bozulmasına neden olacağı-
Asıl olanın “peşin satış” olduğu, peşin satışta mal ve satış bedelinin aynı anda verildiğine dair yasal karine mevcut olduğu, bu karinenin aksini iddia edenin bunu ispat ile yükümlü olduğu; dava konusu uyuşmazlıkta, davalı alıcının veresiye satışı kabul etmiş, ne var ki “veresiye satın aldığı mal bedelinin tamamını ödediğini” belirterek, ödeme definde bulunmuştur. Hal böyle olunca; dava konusu alacağın miktarı itibarıyla davalının olduğu; ödeme defini, yasal delillerle ispat etmekle yükümlü olacağı-
Davacı icra takibi sırasında icra müdürlüğünün yetkisiz olduğunu bildirerek itiraz etmiştir. İcra dairesinin itiraz takip engelidir. Bu nedenle engel ortadan kalkmadıkça davanın esası incelenemez. Öyle ise öncelikle icra takibinin yetkili yerde yapılıp yapılmadığı araştırılarak, takip yetkili icra dairesinde yapılmış ise işin esasının incelenmesi, takibin yapıldığı icra dairesi yetkisiz ise itirazın iptali davasının bu nedenle reddi gerekirken, açıklanan hususlar irdelenmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-