İİK. m. 67 uyarınca açılmış bulunan itirazın iptali davasının, yanlar arasındaki çekişmenin giderilmesi de davacının faturaların geç ödenmesi sebebiyle kur farkı isteyip istemeyeceği noktasında toplandığı, mahkemece çekişmenin mahiyetinde yanılgıya düşülerek, uyuşmazlığın vade farkı ile ilgili olduğunun kabulüyle vade farkı ile ilgili bulunan 27.06.2003 tarih, 2001/1 esas, 2003/1 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’na istinaden davanın reddine karar verilmesinin doğru bulunmadığı-
Dava konusu çekin zaman aşımına uğradığı anlaşılmaktadır. Bu durumda kambiyo hukukundan doğan haklar yitirilmiş olur. Böyle bir belgeye dayanan taraf ile diğer taraf arasında temel ilişki bulunması halinde belgenin yazılı delil başlangıcı olarak kabulü gerekir. Bu halde, alacaklı alacağını tanık dâhil her türlü delille kanıtlayabilir. TTK.’ nun 644. maddesine dayanılması taraflar arasında temel ilişki bulunmaması halinde mümkündür. Somut olayda taraflar arasında temel ilişki bulunduğu mahkemece de kabul edildiğine göre takip ve dava konusu zamanaşımına uğramış çeklerin yazılı delil başlangıcı olarak değerlendirileceği ve alacağın varlığını ispat etme külfetinin davacı yanda olduğu düşünülmeden, ispat külfetinin tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Bir alacağa temerrüt faizi yürütülebilmesi için muaccel olması yeterli olmayıp ayrıca karşı tarafın temerrüde düşürülmesi gerekeceği-
Dava, satın alınan araçtaki gizli ayıp nedeniyle tazminat talebine ilişkindir. Tüketici, bir mal ve hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen veya yararlanan gerçek veya tüzel kişidir. Ticari işletme için alınan araçtaki ayıp nedeniyle açılan tazminat davasında tüketici mahkemesi görevli değildir. Yerel mahkemenin aksi kanaat ile görevsizlik kararı vermesi bozma gerekir-
B.K.uyarınca temerrüt faizine faiz yürütülmezse de, akdi faize faiz yürütülmesinde yasal bir engel bulunmamaktadır. Davacı bankanın hesabı kat ettiği tarihten, borçluların temerrüde düştüğü tarihe kadarki faiz alacağı akdi faiz alacağı olup, bu alacağa tekrar faiz yürütmesinde yasaya aykırı bir yön bulunmayacağı-
Davacı hamil ile diğer keşideci davalılar arasında temel ilişki bulunmamakta olup, hamilin, keşideci davalılara TTK.’ nun 644. (şimdi; 732.) maddesi gereğince sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre başvurabileceği ancak bu müracaatın süresinin senet zamanaşımı (vade tarihinden itibaren 3 yıl) süresinden itibaren (1) yıl olduğu-
Sigorta şirketi yönünden temerrüt; ilgililerce gerekli belgelerin ibrazından 8 gün sonra, belgeler ibraz edilmemişse, icra takibi varsa takip tarihi, dava açılmışsa dava tarihinde başlar. Sigorta şirketi araç maliki ve sürücünün kusurlarıyla poliçe limiti kadar sorumlu olup, takip tarihi itibarıyla alacak likit olmadığından icra inkâr tazminatına hükmedilemeyeceği-
İİK. 264/II'deki 7 günlük sürenin "borçlunun itirazının alacaklıya tebliğinden itibaren" işlemeye başlayacağı, alacaklının, borçlunun ödeme emrine itiraz ettiğini başka bir şekilde öğrenmiş olsa bile, 7 günlük sürenin işlemeye başlamayacağı–
İcra takibinde yetkiye ve borca itiraz edildiğinde itirazın iptali davası açılması hali yapılan itirazın yersizliğini amaçlar. Bu bakımdan mahkemece İİK.’ nun 50. maddesi gereğince öncelikle icra dairesinin yetkisine yapılan itirazın incelenir. İcra dairesi yetkili ise işin esası incelenir. Takibin yapıldığı icra dairesinin yetkisiz olduğu sonucuna varılırsa, borcun esasına yönelik itiraz incelenmeden takibin yetkili icra dairesinde yapılmadığı gerekçesiyle dava reddedilir. Anılan yön gözetilmeksizin yazılı biçimde davanın reddine karar verilmiş olmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Tapuya kayıtlı gayrimenkulün satış vaadinin geçerli olabilmesi için resmi şekilde yapılması gerekir. Somut olayda gayrimenkul satış vaadi adi şekilde yapıldığından geçersiz olup varsa herkes aldığını geri vermekle yükümlüdür. Geçersiz olan sözleşmeye bağlı cezai şartta geçersiz hale gelir. Bu durumda davacı, davaya konu bono karşılığında davalıya bir ödemesi varsa bunu geriye talep edebilir. Mahkemece bu yön üzerinde durulup davacıya bu konudaki delilleri ibraz olanağı tanınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-