Davacı “davalıya kiraladığını iddia ettiği malzemelerin kira bedelinin tahsili için” Şişli İcra Dairesinde takibe girişmiştir. Davalı akdi ilişkiyi inkâr etmediğine ve davacının şirket merkezinin Şişli olduğu dikkate alındığında Şişli İcra Dairelerinde takip yapmasında yasaya aykırı bir yön bulunmayacağı-
Taraflar arasında abone sözleşmesi bulunmadığı dosya içeriğinden anlaşılmaktaysa da, davalı “dava dışı 3. kişiye ait yerde kiracı olarak oturduğunu, elektrik parasını ödediğini” ileri sürmüş ancak, kiracı olarak oturduğu dönemde kullandığı elektrik bedelini ödediğini kanıtlayamamıştır. Davalı, elektrik tükettiğini kabul ettiğine ve abone olmadan elektrik tükettiğine göre, bunun bedelini ödemesi gerekeceği-
Dava, iştirak nafakasının tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir. İtirazın iptali davaları genel hükümlere tabidir. İİK’ da göreve ilişkin özel bir düzenleme yoktur. Dava konusu borç, aile hukukundan doğduğuna göre, itirazın iptali istemiyle açılan davada aile mahkemesi görevlidir. Aile mahkemesince aksi kanaat ile görevsizlik kararı verilmesinin, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Davalı bankadan yazılı teyit almadan, davalı banka çalışanlarının sözlü beyanlarına güvenerek malı dava dışı şahsa teslim eden davacı yan kusurludur. Ne var ki hem teminat mektubunun faks metnine hem de ertesi gün ibraz edilen aslına iki kez sözlü teyit verilmesi sonucu, malın dava dışı şahsa teslim edilmesine sebep olan gerekli özeni göstermeyen ve davacı yetkilisine teminat mektubunun geçerliliği hakkında güven sağlayan teminat mektubunun muhatabı davacıyı haberdar etmeksizin onun ibrasını almaksızın süresinden önce teminat mektubunun iadesini kabul edip, bloke hesabını tasfiye eden banka çalışanlarının bu eyleminden dolayı davalı bankanın da muterafik kusurlu olduğu, nitekim dosyada alınan bilirkişi raporu da bu doğrultudadır. Bu durumda mahkemece alınan bilirkişi raporlarında taraflara yüklenen kusur oranlarındaki farklılık ve raporlara itirazlar da gözetilerek yeniden telif edici 3. bir bilirkişi kurulundan alınacak rapor ile, tarafların kusur oranı saptanarak varılacak sonuca gör
İhtiyati haciz kararı verildikten sonra, bu ihtiyati haciz kararının ihtiyati haciz kararını vermiş olan mahkemenin yargı çevresindeki icra dairesinde takip konusu yapılabileceği–
Davacı alacaklı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için talebin haksız olmasının yanı sıra takibin kötüniyetli olarak yapıldığının ispat edilmesi gerekir. Davacının kötüniyetli olduğu kanıtlanamadığı halde, kötü niyet tazminatına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Davalının imzasını taşıyan ‘müşterek borçluluk ve müşterek müteselsil kefalet’ başlıklı taahhütnamedeki kefalet limiti ve düzenleme tarihinin farklı bir kalem ile yapıldığı anlaşılmakla birlikte, bu yazının sonradan eklendiği kanıtlanmamış olduğundan, kefalet geçerlidir- Her ne kadar mahkeme B.K. nun 491/1. maddesini ileri sürerek davayı reddetmişse de, bu madde hükmü adi kefalete ilişkin olup müteselsil kefalete uygulamak olanağı bulunmadığından mahkeme kararının bozulması gerekeceği-
Dava konusu kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacak “likit” olduğundan İİK. 67/2. maddesi uyarınca davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Davalının borçlarının bir kısmı iflasın açılmasından öncesine, bir kısmının sonrasına ait olması durumunda; iflasın açılmasından önce müflis banka ile davalı arasında kurulan gayri nakdi kredi sözleşmesi uyarınca doğan teminat mektubu komisyon borcu ile davalı kendi alacağını takas edebilecekken, iflasın açılmasından sonraki dönemde işleyen teminat mektubu komisyon borcu her dönem için ayrı doğduğundan, davalının bu dönemdeki komisyon borcu ile kendi alacağını takas edemeyeceği-