Zamanaşımına uğrayan çekler nedeniyle yapılan takipte ve açılan itirazın iptali davasında, davacı alacaklı kambiyo hukukuna ve çeke dayanamayacağından, çeki kendisine ciro eden davalıya karşı akdi ilişkiye dayanarak alacak iddia edebileceği, dava konusu çekin delil başlangıcı olacağı gözetilerek, davacıya tanık dâhil alacağını kanıtlaması yönünden delillerini ibraz olanağı tanınarak, oluşan sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, bu yön gözetilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulmasının, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Davaya konu icra takibi, 12 aylık kira farkı alacağı ve işlemiş faiz talebine ilişkindir. Borçlu tarafından süresinde verilen itiraz dilekçesinde borcun tamamına ve ferilerine itiraz edilmiştir. Takip talebinde BK’ nun 100. maddesi uyarınca kısmi ödemelerin öncelikle faiz ve masraflardan mahsup edileceği açıkça belirtilmiştir. Bu durumda mahkemece alacaklının banka hesabına yapılmış olan ödemenin BK’ nun 100. maddesi uyarınca öncelikle faize mahsup edileceği ve borçlunun asıl borca ve ferilerine itiraz ettiği gözetilerek, takip tarihi itibarıyla borçlunun sorumlu bulunduğu toplam borcun ne olduğu konusunda uzman bir bilirkişiye inceleme yaptırılıp ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alındıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken, “asıl alacağa itiraz bulunmadığı” gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmasının, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Alacağın ödenmesine ilişkin vade kararlaştırılmamış ise alacaklının temerrüt faizi talep edebilmesi için borçlunun BK’ nun 117. maddesine uygun şekilde temerrüde düşürülmüş olması gerekir. Borçlu ancak alacaklının ihtarı ile mütemerrid olur. Somut olayda takipten önce borçlunun temerrüde düşürülmüş olduğu usulen kanıtlanamadığından takipte talep edilen işlemiş faize yönelik itirazın iptaline de karar verilmesi doğru olmadığı gibi, takip talepnamesinde asıl alacakla birlikte işlemiş faiz toplamı üzerinden takipten itibaren faiz yürütülmesine olanak verecek şekilde B.K.’ nun 121/III. maddesine aykırı hüküm kurulması da kabul şekli itibarıyla doğru olmayacağı-
Takip dayanağı çeklerin süresinde bankaya ibraz edilmediği için TTK.’ nun 808. maddesi gereğince davacı hamil keşideciye karşı kambiyo hukuku çerçevesinde çeke dayalı müracaat hakkını kaybetmiş olduğundan, 818. maddesi yollaması ile çeklerde uygulanması gereken aynı yasanın 732. maddesi gereğince sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak keşideciden borcun ödenmesini isteyebilir. Bu durumda yapılacak iş, TTK.’ nun 732. maddesi gereğince davalı keşideciye sebepsiz zenginleşmediğini kanıtlama olanağı tanınarak, sonucuna göre bir karar vermek olacağı-
B.K. gereği muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarı ile mütemerrid olacağından, takipten önce borçlulara usulüne uygun bir ihtarname keşide edildiği ve tebliğ edildiği kanıtlanamadığında, borçluların takiple birlikte temerrüde düşeceğinin gözetilmemesinin ve takip talepnamesinde istenen işlemiş faize itirazın da iptaline karar verilmesinin bozmayı gerektireceği-
Borçlunun kısmi itirazının kaldırılması halinde alacağın tamamı üzerinden değil, itiraz edilen miktar üzerinden icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Davalı akdi ilişkiyi inkâr etmiştir. Taraflar arasında akdi ilişki bulunmaması halinde yetki yönünden B.K.’nun 89/(1) ve HMK.’nun 10. maddelerinin uygulanabilirliğinden söz edilemeyeceği-
Çek bir ödeme vasıtası olup, kural olarak bir borcun tasfiyesine yönelik olarak verildiğinin kabulü gerekir. Dava konusu faturaların tarihleri, davalının çekle ödeme tarihlerinden önce olduğuna göre, ödemelerin bu faturalara yönelik olduğu konusunda karine bulunduğunun kabulü gerekir. Bu durumda davacının “çekle ödemelerin dava konusu faturalara değil, başka bir ilişkiden doğan fatura bedellerine yönelik olduğu” konusundaki iddiasının yazılı delille kanıtlanması gerekeceği-
Dava TTK.’nun 732. maddesine dayanılarak açılmıştır. Anılan yasa hükmü gereğince davalının sebepsiz zenginleşmediğini kanıtlaması gerekir. Başka bir deyişle bu tür davalarda ispat yükü davalı taraftadır. Mahkemece bu hususlar gözetilmeden ispat, külfetinin tayininde hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Diğer telefon şirketlerinin uyguladığı faiz oranlarının dava konusu olan fatura tarihindeki ortalamasının hesaplanması o dönemdeki diğer ekonomik etkenlerde dikkate alındığında faiz oranının haksız ve fahiş olup olmadığının bilirkişi vasıtası ile araştırılması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sözleşmedeki şartın geçersiz olduğu açıklanıp işlemiş faiz talebinin tümden reddi ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren reeskont faizi yürütülmesine karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-