Davacının, davalı belediyede memur kadrosunda çalıştığı çekişmesizdir. Aralarındaki ilişkinin başlangıcı, kapsamı ve sınırı yasa ile belirlenmiştir. Diğer yandan, davalı belediye bir kamu kurumu olup; işlemlerinin kural olarak kamu hizmeti niteliğin taşıdığı da açıktır. Çalışanların maaşlarının ödenmesi görevi, bir kamusal işlem olduğu gibi, ödenmemesi de hizmete ilişkin bir yükümlülüğün yerine getirilip getirilmemesi ile ilgilidir. Kamu gücü ve kamu hizmeti ölçütü göz önünde tutulduğunda, salt idari bir işlemin yargılama konusu yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu tür uyuşmazlıkların ise idari yargı yerinde çözümleneceği 2577 sayılı Yasanın 2. maddesinde düzenleme altına alınmıştır. Yerel mahkemece dava dilekçesinin “yargı yolu” bakımından reddi gerekeceği-
Kaçak elektrik kullanılması hukuki nitelikçe haksız eylemdir. Zarar haksız eylemden kaynaklandığı için, ancak olay tarihinden itibaren yasal faize hükmolunabilir. Taraflar arasında ticari bir ilişki ve davalının da tacir sıfatı bulunmadığından ticari faize hükmolunamayacağı-
Kredi kartı çıkaran kuruluşlar tarafından kart hamilleri aleyhine açılacak davalarda genel mahkemelerin görevli olacağı-
Mahkemece toplanan delillere göre taraflar arasında bir sözleşme ilişkisinin mevcut olup olmadığı hususunun ihtilaflı olduğundan BK.’ nun 73. maddesinin uygulanmasının söz konusu olmadığı, genel yetki kuralının olayda uygulanması gerektiği HUMK.’ nun 9. maddesi uyarınca davalı şirketin bulunduğu yer icra dairelerinin yetkili olduğu gerekçesiyle yetki itirazının kabulüyle takibin açıldığı yer icra dairelerinin yetkisizliği nedeniyle davanın reddine karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Dava konusu çek zamanaşımına uğradığından kambiyo hukukundan doğan haklar yitirilmiş olur. Bu nedenle temerrüdün BK.’ nun 101 maddesi hükmüne göre saptanması gerekmektedir. Davacı takipten önce ihtar çektiğini ve bunun karşı tarafa tebliğ edildiğini iddia edip ihtarname örneğini dosyaya sunmuştur. Bu durumda mahkemece bu yönde araştırma ve inceleme yapılıp ihtarname tebliğ edilmişse tebliğ tarihi ve ihtarnamede belirtilen sürenin eklenmesiyle bulunacak tarihin temerrüt tarihi olduğu gözetilerek sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, bu yönler üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
İİK.’ nun 67/2. maddesi uyarınca itirazın iptali davalarında alacaklının icra inkâr tazminatı ile sorumlu tutulabilmesi için, davanın reddinin tek başına yeterli olmayıp, ayrıca takipte “haksız ve kötüniyetli” olduğunun kanıtlanmış olması gerekeceği-
İşyeri su aboneliğinden doğan uyuşmazlıkların genel mahkemelerde çözümlenmesi gerekeceği-
Yargıtay’ın bozma kararından sonra ilk hüküm geçerliliğini yitireceğinden, ona atıf sureti ile yeni hüküm tesis edilemeyeceği-
Temyiz(kesinlik) sınırının belirlenmesinde, temyiz isteminin ilişkin bulunduğu yerel mahkeme kararının verildiği tarihteki yasa hükmünün esas alınması gerekeceği-
Kural olarak tek takip sebebiyle birden fazla kötü niyet tazminatına hükmedilemeyeceği; davalının yaptığı icra takibi sebebiyle hem icra mahkemesinde, hem de bu mahkemede iki kez tazminata mahkum edilmesinin hakkaniyete ve İİK. 72.'nin amacına aykırı olduğu-