İşçinin «ücret» ve «ikramiye» alacağı–
Dava, çek hamili davacı tarafından keşideci ve lehtar aleyhine çek bedelinin ödenmesi için yapılan takibe karşı itirazın iptali istemine ilişkindir. Dava konusu çek süresinde bankaya ibraz edilmediği için davacı kambiyo hukukuna dayalı müracaat hakkını kaybetmiş ise de; temel ilişkiye dayalı alacağını ispat suretiyle çeki kendisine ciro eden lehtara başvurabileceği kuşkusuzdur-
Dava dışı icra takibine konu edilen... TL toplam limitli ipotek kredi borcunun teminatını teşkil etmekte olup kefaletin teminatı değildir. Bu durumda İİK.’ nun 45. maddesi yalnızca kredi borçlusu yönünden uygulanarak ipotek miktarı düşülüp kalan miktar yönünden ilamsız icra takibine devam edilmesinde engel yoktur. Kefiller için ise; kefalet limiti ve kendi temerrütlerinin hukuki sorumlulukları gözetilerek, takip tarihi itibarıyla sorumlu oldukları miktar hesaplanmalı ve alınacak bilirkişi raporuna göre bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece yazılı şekilde ipotek tutarı borçtan indirildikten sonra kalan alacağın da kefalet limiti ile tahsiline olanak sağlayacak şekilde karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Görev kamu düzenine ilişkin olduğundan resen ve öncelikle incelenmesi gerekir. Uyuşmazlık Banka Kredi Kartı sözleşmesinden kaynaklandığına ve dava banka tarafından açıldığına göre, uyuşmazlığın genel mahkemede çözülmesi gerektiğinden bahisle “görevsizlik kararı” verilmesi gerekirken, tüketici mahkemesi sıfatıyla davaya bakılıp, yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Dava ticari ilişkiden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili için yapılan icra takibine yönelik itirazın iptali davasıdır. Davalı icra takibine itirazında ve cevap dilekçesinde “davacıdan almış olduğu malların bedelini tamamen ödediğini ve davacıya borcu olmadığını” ileri sürerek ödeme definde bulunmuştur. Bu durumda ispat külfetinin davalıya geçtiği hususu gözden kaçırılarak yazılı gerekçe ile hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Davalı, kabul edilmeyen ödemeleri için takipten sonra mahkemeye başvuruda bulunarak posta idaresinde bekleyen para için tevdi mahalli tayini istemiş olmasına göre bu durumun önceki temerrüdünü ortadan kaldırıcı bir işlem olmadığı, davalı borçlunun kooperatif tarafından kabul edilmeyen ödemelerinin mahkeme kararına dayalı olarak tevdi edildiği tarihe kadar ödenmediğinin kabulü ile buna göre borcunun ve gecikme faizinin hesaplanması gerektiği- Davalı ortak bir kısım ödemeleri posta yoluyla konutta teslimli olarak göndermiş, fakat bu ödemeler kooperatif tarafından kabul edilmemiş olmakla, davalının genel kurul kararlarına uygun olarak davacı kooperatife gönderdiği ödemelerin haklı bir neden olmaksızın reddi halinde, mahkemece belirlenen tevdi yerine ödeme yapmakla borcundan kurtulacağı, anılan şekilde ödeme yapılmadıkça, ifa yükümlülüğünün devam edeceği- Tevdi mahalli tayininin istenilmiş olmasının temerrüdü ortadan kaldırmayacağı, borç ve faizin de buna göre hesaplanması gerekeceği-
HUMK’ nun 17. maddesi hükmü gereğince, tüzel kişi olan kooperatif ile üyeleri arasındaki davaların, kooperatifin ikametgâhı addolunan mahal mahkemesinde görülmesi gerekir. TMK’ nun 51. maddesine göre de hükmi şahsın ikametgâhı, “kuruluş belgesinde aksine bir hüküm bulunmadıkça işlerin yönetildiği yer” olarak belirtilmiştir. HUMK’ nun 17. maddesindeki bu yetki kuralının, kamu düzenine ilişkin kesin yetki kuralı olup, mahkemece re’sen dikkate alınması gerekeceği-
Davalı icra takibi ile temerrüde düşmüştür ve takipten sonra asıl alacağı ödemiştir. Bu durumda temerrüt tarihinden ödeme tarihine kadar işlemiş faize hükmedilmesi gerekeceği-
Davacının talebine kadar tam ehliyetli biri gibi hareket eden davalının, borcun ifası istendiğinde ehliyetsizliğini ileri sürerek ifadan kaçınmasının, hakkın kötüye kullanılması olduğu- Kendisini ehil kişi gibi gösterip hukuki işlem yapan ve karşı tarafı zarara uğratan ehliyetsiz kişinin bu zarardan sorumlu olacağı-
TMK.’ nun 864. maddesi gereğince “rehnin tapu kütüğüne tescil edilmesinden sonra alacak için zamanaşımı süresi işlemez.” Buna göre genel kredi sözleşmeleri gereğince verilen teminat mektubu bedelinden kaynaklanan ve ipotek kapsamında kalan devre komisyonu alacağı yönünden zamanaşımının söz konusu olmayacağı gözetilmeden, alacağın bir bölümünün zamanaşımına uğradığı kabul edilerek düzenlenen raporun hükme esas alınmasının, hükmün bozulmasına neden olacağı-