Görev kamu düzenine ilişkin olduğundan resen ve öncelikle incelenmesi gerekir. Uyuşmazlık Banka Kredi Kartı sözleşmesinden kaynaklandığına ve dava banka tarafından açıldığına göre, uyuşmazlığın genel mahkemede çözülmesi gerektiğinden bahisle “görevsizlik kararı” verilmesi gerekirken, tüketici mahkemesi sıfatıyla davaya bakılıp, yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Dava ticari ilişkiden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili için yapılan icra takibine yönelik itirazın iptali davasıdır. Davalı icra takibine itirazında ve cevap dilekçesinde “davacıdan almış olduğu malların bedelini tamamen ödediğini ve davacıya borcu olmadığını” ileri sürerek ödeme definde bulunmuştur. Bu durumda ispat külfetinin davalıya geçtiği hususu gözden kaçırılarak yazılı gerekçe ile hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Davalı, kabul edilmeyen ödemeleri için takipten sonra mahkemeye başvuruda bulunarak posta idaresinde bekleyen para için tevdi mahalli tayini istemiş olmasına göre bu durumun önceki temerrüdünü ortadan kaldırıcı bir işlem olmadığı, davalı borçlunun kooperatif tarafından kabul edilmeyen ödemelerinin mahkeme kararına dayalı olarak tevdi edildiği tarihe kadar ödenmediğinin kabulü ile buna göre borcunun ve gecikme faizinin hesaplanması gerektiği- Davalı ortak bir kısım ödemeleri posta yoluyla konutta teslimli olarak göndermiş, fakat bu ödemeler kooperatif tarafından kabul edilmemiş olmakla, davalının genel kurul kararlarına uygun olarak davacı kooperatife gönderdiği ödemelerin haklı bir neden olmaksızın reddi halinde, mahkemece belirlenen tevdi yerine ödeme yapmakla borcundan kurtulacağı, anılan şekilde ödeme yapılmadıkça, ifa yükümlülüğünün devam edeceği- Tevdi mahalli tayininin istenilmiş olmasının temerrüdü ortadan kaldırmayacağı, borç ve faizin de buna göre hesaplanması gerekeceği-
HUMK’ nun 17. maddesi hükmü gereğince, tüzel kişi olan kooperatif ile üyeleri arasındaki davaların, kooperatifin ikametgâhı addolunan mahal mahkemesinde görülmesi gerekir. TMK’ nun 51. maddesine göre de hükmi şahsın ikametgâhı, “kuruluş belgesinde aksine bir hüküm bulunmadıkça işlerin yönetildiği yer” olarak belirtilmiştir. HUMK’ nun 17. maddesindeki bu yetki kuralının, kamu düzenine ilişkin kesin yetki kuralı olup, mahkemece re’sen dikkate alınması gerekeceği-
Davalı icra takibi ile temerrüde düşmüştür ve takipten sonra asıl alacağı ödemiştir. Bu durumda temerrüt tarihinden ödeme tarihine kadar işlemiş faize hükmedilmesi gerekeceği-
Davacının talebine kadar tam ehliyetli biri gibi hareket eden davalının, borcun ifası istendiğinde ehliyetsizliğini ileri sürerek ifadan kaçınmasının, hakkın kötüye kullanılması olduğu- Kendisini ehil kişi gibi gösterip hukuki işlem yapan ve karşı tarafı zarara uğratan ehliyetsiz kişinin bu zarardan sorumlu olacağı-
TMK.’ nun 864. maddesi gereğince “rehnin tapu kütüğüne tescil edilmesinden sonra alacak için zamanaşımı süresi işlemez.” Buna göre genel kredi sözleşmeleri gereğince verilen teminat mektubu bedelinden kaynaklanan ve ipotek kapsamında kalan devre komisyonu alacağı yönünden zamanaşımının söz konusu olmayacağı gözetilmeden, alacağın bir bölümünün zamanaşımına uğradığı kabul edilerek düzenlenen raporun hükme esas alınmasının, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Takip konusu senette birden fazla borçlu bulunması halinde, bunlardan birisinin ikametgahının bulunduğu yerde, (yani; «genel yetkili yerde») tüm borçlular için de takip yapılabileceği (HUMK. 9/II; şimdi HMK. 7), ancak bu hükmün borçlulardan biri için «özel yetkili icra dairesinde» takip yapılması halinde uygulanmayacağı—
Dava konusu çekin zaman aşımına uğraması halinde, kambiyo hukukundan doğan hakların yitirilmiş olacağı, böyle bir belgeye dayanan taraf ile diğer taraf arasında temel ilişki bulunması halinde belgenin yazılı delil başlangıcı olarak kabulü gerektiği ve bu halde, alacaklının alacağını tanık dâhil her türlü delille kanıtlayabileceği- TTK.’ nun 644. maddesine dayanılmasının taraflar arasında temel ilişki bulunmaması halinde mümkün olduğu- Mahkemece ispat külfetinin davacıda olduğu gözetilerek, davacıya alacağını kanıtlaması olanağı tanınıp, deliller toplandıktan sonra bir karar verilmesi gerektiği-
Dava konusu çekin zaman aşımına uğradığı anlaşılmaktadır. Bu durumda kambiyo hukukundan doğan haklar yitirilmiş olur. Böyle bir belgeye dayanan taraf ile diğer taraf arasında temel ilişki bulunması halinde belgenin yazılı delil başlangıcı olarak kabulü gerekir. Bu halde, alacaklı alacağını tanık dâhil her türlü delille kanıtlayabilir. TTK.’ nun 644. maddesine dayanılması taraflar arasında temel ilişki bulunmaması halinde mümkündür.Somut olayda taraflar arasında temel ilişki bulunduğuna dair dava dilekçesinde herhangi bir açıklamaya yer verilmemiştir. HUMK’ nun 76. maddesi uyarınca olayların açıklanması taraflara hukuki nitelendirmesi ise hâkime aittir. Davacı çeki ciro yoluyla eline geçirmiştir. Bu durumda uyuşmazlığın TTK.’ nun 644. maddesinde düzenlenen sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. Buna göre davalı keşideci sebepsiz zenginleşmediğini kanıtlamakla yükümlüdür. Başka bir anlatımla ispat külfeti davalı taraftadır. Mahkemece, bu yönler gözetilmeden yanılgılı gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-