Şirket payının devri veya devir vaadi hakkındaki sözleşmelerin yazılı şekilde yapılması ve imzaların noterce tasdik edilmesi gerektiği hükme bağlanmış olup, aksi halde bu tür sözleşmelerin ilgililer arasında dahi hüküm ifade etmeyeceği, diğer bir deyişle geçersiz olacağı öngörülmüştür. Bu husus taraflarca ileri sürülmese bile, mahkemece re’sen dikkate alınması gerekir. Taraflar geçerli olmayan sözleşmeler ile bir kısım edimlerde bulunmuş ise verilenlerin genel hükümler çerçevesinde talep edilebilmesi mümkündür. Dava sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre ele alınarak sonuçlandırılması gerekeceği-
Hâkim iki tarafın iddia ve savunmasıyla bağlı olup, talepten fazlaya karar veremez. Bu durumda, talebe konu edilmeyen karşı yan vekâlet ücreti kaleminin reddi gerekirken kabulü usul ve yasaya aykırı olup hükmün bozulmasına neden olacağı-
Yargıtay’ın istikrar kazanmış uygulamasına göre, gecikme zammı “faiz” niteliğinde olduğundan, mahkemece takip tarihinden sonrası için faize faiz yürütülmesine olanak sağlayacak biçimde hüküm oluşturulması BK.’ nun 104/son maddesine aykırılık oluşturduğundan, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Uyuşmazlık, banka kartını da içeren sözleşmeden kaynaklandığından, uyuşmazlığın genel mahkemelerde çözümlenmesi gerekeceği-
Elektrik kullanımı bedelinden doğan alacak “likit” nitelikte olduğundan, icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Davalı, “davacı avukatı vekil tayin ettiğini, yazılı sözleşme yapmadıklarını, davacının müddeabihin %10’ u oranında ücret isteyemeyeceğini, aralarında vekâlet akdinin kurulduğu tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Yasası’nın 164/4. maddesi gereğince müddeabihin %5 oranında ücret isteyebileceğini” savunmuşsa da, mahkemece sonradan yürürlüğe giren 5043 sayılı yasaya göre “davanın kazanılan bölümü üzerinden %10 oranında ücret takdiri” yoluna gidilmiştir. Halbuki davacının vekâlet üstlendiği tarihte yürürlükte olan 4667 sayılı Avukatlık Yasası’nın 164/4 maddesi hükmü gereğince tarafların dava değeri olarak kabul ettiği miktar üzerinden %5-%15 arasında bir ücret takdir ve tayini gerekeceği-
Davacının dava dilekçesinde ‘’her türlü delil’’ diyerek, delil listesinde ise açıkça ‘’yemin’’ demek suretiyle yemin deliline de dayandığı gözetilerek, davacıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılıp, sonucuna göre karar vermek gerekeceği-
Sebepsiz zenginleşen kötü niyetli ise iade borcunun zenginleşmenin tamamını kapsayacağı-
Mahkemece, davalı kefilin sorumlu olduğu miktarın belli olmaması nedeni ile davanın reddine karar vermesinde isabetsiz bir yön bulunmadığı-