Bir yıllık itirazın iptali davasını açma süresi kural olarak "borçlunun itirazını" alacaklıya tebliği tarihinden itibaren işlemeye başlarsa da, alacaklının itirazın iptali davası açmadan önce icra mahkemesine başvurarak "borçlunun itirazının kaldırılmasını" istemiş olması halinde, alacaklı icra mahkemesine başvurduğu tarihte borçlunun itirazını öğrenmiş sayılacağından bu durumda itirazın kaldırılması talebi reddedilen alacaklının, icra mahkemesine başvurduğu tarihten itibaren bir yıl içinde mahkemede itirazın iptali davası açması ve aksi takdirde açılan davanın "süre aşımı" nedeniyle reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davada iki tarafın her birinin kısmen haklı çıktığı gözetilerek, yargılama giderlerinin, yanların haklılık oranına göre paylaştırılması, bu bağlamda vekâlet ücretinin de buna göre takdir edilmesi gerekirken, mahkemece yargılama giderlerinden salt davalı yanın sorumlu tutulması ve davalı vekiline avukatlık ücreti takdir edilmemiş olması bozmayı gerektireceği-
Davacı banka, “kredi kartı borçlarının ödenmediğini, başlatılan icra takibinin ise itiraz nedeni ile durduğunu” ileri sürerek “itirazın iptalini” istemiştir. Kredi kartı sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda, bankalar tarafından açılacak davalarda genel mahkemelerin görevli olacağı-
Taraflar arasında düzenlenen avukatlık sözleşmesinin içeriğine göre takip edilen davalar hakkında kabulüne karar verilen kısım üzerinden %25 oranında avukatlık ücreti hesaplayarak takip yapması halinde, avukatlık ücret sözleşmesi başarıya göre değişmek koşuluna bağlanmadığı gibi, “hasılı davaya iştirak” niteliği taşıdığı için geçersiz olacağı-
Bir kimsenin başkasına ait olduğunu bildiği ya da bilecek durumda bulunduğu bir taşınmazı kendi malı gibi kiraya verip, kiraları toplamış olması nedeniyle, hak sahibinin o kimseden kiraların alınması için açacağı davanın niteliğinde duraksama olması halinde bu dava B.K.nun 414. maddesine dayanan bir dava olması nedeniyle 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu-
Davaya konu alacağın taraflar arasında imzalanan Banka Kredi Genel Sözleşmesi’nden kaynaklandığı ve bu hali ile likit nitelikte olduğu gözetilerek davacı-alacaklı banka yararına icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Mahkemece davacı yanca faturaların dava dışı B. Kırtasiye adına düzenlendiği, davacının B. Kırtasiye ile ilişkisinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalıya %40 kötü niyet tazminatı verilmesine karar verilmişse de; davacı takibinde haksız ise de, kötüniyetli sayılamayacağından davalı lehine %40 oranında tazminata hükmedilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Dava, evlilik birliği sırasında açılan müşterek hesaptan davalı eşin para çekerek tüm hesabı kapattığından bahisle payına düşenin ödetilmesine ilişkin olup, konusu’’evlilik birliği içinde edinilmiş malların tasfiyesine yönelik bulunduğundan aile mahkemesinde bakılması gerekeceği-
Davalının delil olarak sunduğu tahsilât makbuzlarında imzası bulunduğu iddia olunan kişinin davacı şirketin yetkilisi olmadığı, ancak önceki(ihtilafsız) ödemelerinde davacı şirket adına aynı kişiye yapıldığı ve böylece davacı şirketin bu şekildeki tahsilâtı benimsediği kabul edilerek hüküm kurulmuş ise de, mahkemece ihtilafsız döneme ilişkin tahsilât makbuzlarının davacı defterine kayıtlı olup olmadığı araştırılarak, kayıtlı ise anılan kişiye yapılan ödemelerle ilgili teamül halini almış fiili bir uygulamanın varlığından söz edilebileceği gözetilerek, yapılacak inceleme sonucunda davacı defterinde anılan makbuzların kayıtlı olmaması halinde bu kişiye yapılan ödemelerin davacıya yapılmış ödeme olarak kabul edilemeyeceği, deftere kayıt varsa uyuşmazlığa konu belgedeki imzanın aynı kişiye ait olup olmadığının incelenmesi ve oluşacak duruma göre hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmiş olmasının bozmayı gerektireceği-
Kira alacağını tahsil amacıyla girişilen icra takibine itiraza ilişkin davalarda ‘resen araştırma kuralı’nın değil ‘delillerin taraflarca hazırlanması’ ilkesinin gerektiği - Davayı takip etmeyen ve karşı tarafa yemin teklif etme hakkının kullandırılması için gerekli masrafları yatırmayan davalının bu hakkını kullanması için Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 415. maddesinde yazılı işleme başvurulması, eş söyleyişle yemin davetiyesinin davacıya tebliğine yönelik masrafların Hazineden karşılanmasının olanaklı olmadığı-