Dava, TTK’ nun 644. (şimdi; TTK.'nun 732.) maddesi hükmüne dayanmakta olup ispat külfetinin davalıda olduğu-
Dava, ilgili banka şubesinin protokole aykırı davranışından doğan zararın tazminine ilişkin olup, HUMK. nun 17. (HMK.’nun 14.) maddesi uyarınca tüzel kişinin şubesinin işlemlerinden dolayı, o şubenin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğu, taraflar arasındaki protokole göre farklı yer mahkemelerinin ve icra dairelerinin yetkisinin kabul edilmiş olmasının, kanunen yetkili mahkemenin yetkisini kaldırmayacağı- NOT: Yeni HMK. 17. Uyarınca; “taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır”
Yetkisiz bir kimsenin yapmış olduğu sözleşmeye temsil olunanın onay vermesi durumunda o sözleşmenin, temsil olunanı bağlayıcı olacağı ve sözleşmeden doğan hak ve borçların temsil olunana intikâl edeceği, yetkisiz temsilcinin yaptığı işleme ya da sözleşmeye temsil olunan tarafından verilen onayın, biçime bağlı olmayan, yönetilmesi gerekli tek yanlı bir irade bildirimi olup, açık olabileceği gibi örtülü de olabileceği, davalının sözleşmeyi imzalamadığı halde yetkisiz bir kimse tarafından imzalanmış olsa dahi o sözleşmeyi kullanarak bir hukuksal işlem yapmış ise yetkisiz temsile onay vermiş sayılacağı ve sözleşmenin kendisini bağlayıcı olacağı-
Taraflar arasındaki kat karşılığı ek inşaat sözleşmesinin dördüncü maddesinde belirtilen cezai şartın BK’nın 158/II. maddesinde (şimdi; TBK. mad. 179/2) düzenlenen ifaya ekli ceza niteliğinde olduğu, sözleşmede belirtilen bloktaki 10 adet dairenin tamamlanıp, davacı arsa sahibi kooperatife teslim edilmediği, BK’nın 106. maddesindeki (şimdi; TBK. mad. 123-124) düzenleme dikkate alındığında, teslim söz konusu olmadığından cezai şart yönünden zamanaşımının henüz başlamadığı, sözleşmede kararlaştırılan üç aylık cezayı davacının sözleşmedeki cezalı sürenin sonunda isteyebileceği, ancak bu hakkını o tarihte kullanmak zorunda olmadığı, davacı ifayı isteme iradesini sürdürdüğüne ve teslim söz konusu olmadığına göre zamanaşımının dolduğundan söz edilemeyeceği-
Banka kredi kartı sözleşmesinden kaynaklanan alacak likit nitelikte olduğundan alacaklı banka yararına icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Dava, kira alacağının tahsiline yönelik yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir. Uyuşmazlık, “kira alacağına avans faizi uygulanıp uygulanmayacağı” noktasında toplanmaktadır. Avans faizi istenebilmesi için borçlunun tacir olması ve borcun da ticari işletmesi ile ilgili olması yeterlidir. Alacaklının da tacir olması gibi bir koşul yoktur. Dosya kapsamından, davalı kiracının anonim şirket olduğu ve dava konusu yeri de ticari amaçla kiraladığı anlaşılmaktadır. Davacı, kira alacağının avans faiz ile tahsilini talep etmesine rağmen, yasal faize hükmedilmesinin, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Kiralayanın, eski kiracısına karşı ‘’hasar tazminatı, onarım süresi ve makul süre kiraları’’ adı altında fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak açtığı kısmi davada tazminat alacağının tutarı bilirkişi raporu doğrultusunda mahkemenin takdiri ile belirlenmişse, bakiye alacak için başlatılan icra takibine itiraz edilmesi halinde dahi alacak likit olarak kabul edilemez. Bu nedenle, icra inkâr tazminatına karar verilemeyeceği-
Davacı şirkete kasko sigortalı araçta meydana gelen hasar bedelinin tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın iptali davasında; davacı ile davalı arasında protokol yapılarak ödenen miktardan sonra kalan miktarın davalı ile birlikte dava dışı sigorta şirketinin ödemesi konusunda anlaşma yapıldığı, bu anlaşmaya göre birlikte sorumluluk kabul edildiğine göre, taraflardan birinden bu paranın tahsili isteminin haklı olacağı ve bu nedenle mahkeme kararının onaylanması gerekeceği-
Davalıya gönderilen ihtarda tebliğden sonra 3 gün içinde ödeme yapılması talep edilmiş olmakla, ihtarda tanınan 3 günlük sürenin sonunda temerrüt doğmuş olacağı ve faiz hesabında bu hususun dikkate alınması gerektiği-