İtirazın iptali davasının takibine itiraz edilen takip alacaklısı tarafından açılabileceği- Dava takip alacaklısı tarafından değil ayrı bir tüzel kişiliği bulunan ve dava konusu icra takibinde sıfatı olmayan davacı tarafından açılmış ve yargılama sırasında takip alacaklısının alacağını davacıya temlik ettiğine dair temlik sözleşmesi sunulmuş ise de, her dava açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirileceğinden ve ıslah yolu ile dahi hasım değiştirilmesi mümkün olmadığından, dava açıldıktan sonra düzenlenen temlik sözleşmesi davacıya aktif dava ehliyeti kazandırmayacağı-
İflasın ertelenmesi davası açılması ve iflasın ertelenmesine karar verilmesinin, borçlu hakkında itirazın iptali davası açılmasına veya açılmış bir davanın yürütülmesine engel teşkil etmeyip sadece bu karar ile ilamlı icra yapılmasını engelleyeceğinden, mahkemece işin esası incelenip davanın sonuçlandırılması gerekeceği-
Taraflar arasında karz ilişkisinin bulunduğu, karz hukuki ilişkisine dayalı alacakların zamanaşımı süresinin BK.’ nun 125. maddesinde yazılı olduğu üzere 10 yıl olduğu ve olayda henüz zamanaşımı süresi dolmadığı, takibin dayandığı bonoların davalı aleyhine HUMK.’ nun 292. maddesi hükmüne uygun olarak yazılı delil başlangıcı niteliğinde kabul edilerek, davacıdan tanık dâhil tüm delillerini varsa davalının karşı delilleri de istenerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Mahkemece görülen davada iki kez bilirkişi raporu alınmasına rağmen, bunlara itibar edilmemiştir. “Konu özel uzmanlık istediğinde, mahkemece bilirkişinin oy ve görüşüne başvurulur” hükmü karşısında, mahkemece “hukukçu, konusuna uzman gümrükçü ve muhasebeciden oluşan bilirkişi kuruluna, Yargıtay denetimine elverişli rapor hazırlattırılarak” tüm delillerle birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerekeceği-
Kambiyo vasfını yitiren çeke karşı taraflar arasında temel ilişki bulunmadığından, bu nedene dayalı olarak talepte bulunulamaz ise de, davacının hamil, davalının da keşideci olduğu gerçeği karşısında hamilin keşideciye karşı sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talepte bulunabileceği, bu durumda “sebepsiz zenginleşmediğini” ispatla yükümlü olduğu gözetilmeden karar oluşturmanın bozmayı gerektireceği-
Dava, süresinde bankaya ibraz edilmemiş çeke dayalı olarak yapılan icra takibine karşı, davalı keşideci tarafından yapılan itiraz üzerine TTK.’ nun 644. maddesine dayalı olarak açılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davacı hamilin TTK.’ nun 644. maddesine dayalı olarak keşideciye karşı sebepsiz zenginleşme davası açabileceği, bu nedenle “... TL asıl alacak ve ... TL işlemiş faiz üzerinden itirazın iptaline, %40 icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline” karar vermiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Dava konusu icra takibinde hem borca hem de icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiştir. İtirazın iptali davalarında yetkili icra dairesinde takip yapılması dava şartlarından olup, bu durumda mahkemenin öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı sonuçlandırıp, takibin yapıldığı icra dairesinin yetkili olduğunun anlaşılması halinde işin esasını incelemesi, aksi takdirde “yetkili icra dairesinde girişilmiş bir icra takibi bulunmadığı” gerekçesiyle “davanın reddine” karar vermesi gerekirken, icra dairesinin yetkisine yönelik hiçbir inceleme yapılmadan, “dava dilekçesinde bu konuda bir itiraz getirilmediği” şeklindeki yanılgılı gerekçeye dayanılarak hüküm kurulmasının bozmayı gerektireceği-
Sadece icra dairesinin yetkisine itiraz edilip borca itiraz edilmemesi halinde, davaya icra mahkemesinde bakılması gerekirken, sanki borca da itiraz varmış gibi davanın esastan görülmesinin bozmayı gerektireceği-
Kefil, kefalet limitiyle sınırlı olarak kendi temerrüdünün sonuçlarından sorumlu olacağı, Genel Kredi Sözleşmesinde “kefilin, söz konusu sözleşme uyarınca kefalet miktarıyla sınırlı olarak müşterinin tüm borçlarından sorumlu olacağı” açıkça yazılmıştır. Bu nedenle mahkemenin, “kefilin sadece taksitli ticari krediden sorumlu olup, BCH kredisinden sorumlu olmayacağını” kabul etmesinin yerinde olmayacağı-
Mahkemece “çek asıllarının bankaya ibrazı durumunda” kısmi ödeme talep edilebilirken “takasa ibraz edilen çeklerde kısmi ödeme istenemeyeceği” gözetilmeden hüküm kurulmasının bozmayı gerektireceği-