İtirazın iptali davalarının koşullarından birinin de yetkili icra dairesinde girişilmiş bir icra takibinin bulunması olup, hem icra dairesinin yetkisine hem de borca itiraz edilmesi halinde mahkemece öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın değerlendirilerek, icra dairesinin yetkisiz olduğu sonucuna varıldığı takdirde, dava şartı gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacının, davalı hakkında giriştiği icra takibine ilişkin ödeme emri davalıya tebliğ edilmeden davalı ödemede bulunmuştur. Bu durumda davalı borçlunun anılan ödeme için takip masrafları yönünden sorumluluğunun tayin ve tespiti gerekirken, bu husus gözetilmeden karar oluşturulmasının bozmayı gerektireceği-
Dava konusu alacak likit olduğundan, İİK.’ nun 67/2. maddesi uyarınca davacı lehine hükmedilen miktar üzerinden icra inkâr tazminatına karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; “davaya konu çekin bankaya süresinde ibraz edilmediği, TTK.’ nun 644. (şimdi; TTK.'nun 732.) maddesinde öngörülen sebepsiz zenginleşme nedeniyle tahsil istemiyle yapılan icra takibinin bir yıllık süre geçtikten sonra başlatıldığı, davalının zamanaşımı def’ini ileri sürmesi nedeniyle takibin durduğu, itirazın iptali davasının takibin durmasından itibaren bir yıllık süre geçtikten sonra açıldığından davanın zamanaşımı nedeniyle reddine” karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
İki ayrı mahkeme arasında olumsuz görev uyuşmazlığı meydana geldiğinde, Yargıtay’ca “merci tayini” yoluna gidilmesi gerekeceği-
Sürücünün  alkollü  olması  ve  doğrudan doğruya  almış  olduğu  alkol  oranı  yalnız  başına  hasarın teminat  dışında  kalmasını  gerektirmeyeceği; oluşan  hasarın,  salt alkolün  etkisi  altında  oluşup  oluşmadığının  saptanmasının gerekeceği-
Davacı bankanın borçlu-davalı aleyhine hem ilamsız takip hem de ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yaptığı, rehin ile temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile, alacaklının yalnız rehinin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapabileceği, ancak rehin tutarı borcu ödemeye yetmez ise alacağın kalanı için iflas veya haciz yolu ile takip yapılabileceğinden, davacı bankanın ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapmış olduğu takip neticelenmeden, ilamsız icra takibi yapamayacağı-
Fona devredilen bankalar harçtan sorumlu değillerdir. Ayrıca mahkemenin görevindeki değişiklik nedeni ile davanın genel mahkemelere gönderilmesi durumunda, davalı yararına vekâlet ücretine hükmedilemeyeceği-
Mahkemece, “çekin süresinde ibraz edilmediği, davacının ciro yoluyla hamil olup, keşideci ile aralarında temel ilişkinin bulunmaması nedeniyle TTK.’ nun 644. (şimdi; TTK.'nun 732.) maddesine göre talepte bulunduğu, takibin ve davanın bir yıllık zamanaşımı süresinde içerisinde açılmadığı” gerekçesiyle “zamanaşımı nedeniyle davanın reddine” karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Davalı, davacı kiralayan ile dava dışı kiracı arasında akdedilen bir yıl süreli kira sözleşmesine müşterek ve müteselsil kefil olarak imza koymuştur. Kira sözleşmesi bir yıl süreli olup, sözleşmenin “özel şartlar” başlıklı bölümünde “Kefilin kefaleti müşterek ve müteselsil olup, kefil kontratın ilk yapıldığındaki kira dönemi ve belirtilen süre için kefaletin mevcudiyetinin devamını, beyan ve imzasıyla kabul ve taahhüt eder” hükmü yer almaktadır. Açıklanan hususlar ve BK. nun 484 v.d. maddeleri hükümleri de gözetilerek, davalının sorumlu olacağı dönem ve borçluluğunun tespiti yönünden bir inceleme yapılmaksızın, “davanın kabulüne” karar verilmesinin bozmayı gerektireceği-