Davalı vekili tarafından, asıl davada istenen tutar düşülerek, karşı dava açılmış olması, asıl davanın davalı yanca kabul edilmiş anlamına gelmeyeceği-
Davacı tarafından sunulan akaryakıt teslim fişlerinde satılan akaryakıtın teslim edildiği firma olarak davalının gösterildiği yazılıp, telsim alan şahsın ve araç plakasının yazıldığı görülmekle, her ne kadar davalı akaryakıtı kendileri değil acentelerinin aldığını ileri sürmüşse de, TTK.nun 119. maddesi gereğince “..acente müvekkili aleyhine dava açabileceği gibi kendisine karşı da aynı sıfatta dava açılabileceğinden’’, üzerinde davalı şirket logosu bulunan araçların anılan firmaya olan bağlantısına güvenilerek akaryakıt verildiği iddiasının bulunması, delil olarak sunulan satış fişinde firma olarak davalının gösterilmesi ve anılan yasa maddesi gereği gözetildiğinde davalı şirkete husumet yöneltilmesinde isabetsizlik bulunmadığı-
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ve mahkeme gerekçesinde temerrüt faiz oranı %126 olarak yazılmasına rağmen, mahkemece dayanağı gösterilmeden hüküm fıkrasında temerrüt faiz oranının %31,72 olarak gösterilmesi doğru olmadığı gibi, çelişki de yaratacağından, kararın bu yönüyle bozulması gerekeceği-
Mahkemece “toplanan delilere göre her ne kadar takibe dayanak sözleşme altındaki imzanın davalıya ait almadığı, yapılan imza incelemesi ile belirlenmiş ise de, sözleşmenin taraflar arasında uygulandığı ve hizmet bedelinin GSM şirketince davalıya ödendiğinden taraflar arasındaki ticari ilişki kanıtlanmış olmakla, BK. nun 73. maddesi gereğince yetki itirazının reddi gerektiği, GSM şirketinden alınan cevapta dayanak sözleşme konusu servislere yönelik hizmet nedeni ile davalı şirkete ödeme yapıldığı, dolayısı ile sözleşmenin taraflar arasında uygulandığı ve incelenen davacı kayıtlarına göre davacı payının ödenmediği, ayrıca ödeme yapıldığı yönünde davalı savunması bulunmadığı, alacağın likit olduğu, sözleşme altındaki imzanın davalı şirket yetkililerine aidiyeti kanıtlanamadığından sözleşmenin faiz maddesi uygulanamayacağı ve usulüne uygun temerrüt ihtarı yapılmadığından davacının işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı” gerekçeleri ile “davanın kabulüne” karar vermiş olmasında yasaya aykı
Mahkemece toplanan delillere göre, “intifa hakkına konu taşınmazın icra yolu ile satıldığı ve davacının üzerinde tasarrufunun sona erdiği, davacının intifa hakkını tesis tarihinden taşınmazın satış tarihi arasında kalan dönem için intifa hakkı talep edebileceği” yönündeki kabulünde yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Delil listesinde "her türlü yasal delil" demek suretiyle yemin deliline de dayandığına göre, mahkemece bu konuda davalı tarafa davacıya yemin teklif etme hakkı hatırlatıldıktan sonra ona göre karar verilmesi gerektiği-
İİK.’nun 194. maddesi gereğince “acele haller” müstesna olmak üzere müflisin davalı ve davacı olduğu hukuk davalarının duracağı ve bunlara ikinci alacaklılar toplantısından 10 gün sonra devam olunabileceği-
BK.’ nun 487. maddesine göre, “Otelciler, hancılar nazil olan yolcuların getirdikleri eşyanın duçar olduğu telef ve hasar ve sirkatten ve zararın bizzat yolcuya veya onu ziyarete gelen veya refakatinde bulunan kimseye isnadı kabil olduğunu veya mücbir sebeplerden neş’et ettiğini veya tevdi olunan şeyin mahiyetinden mütevellit bulunduğunu ispat etmedikçe mesuldür. Şu kadar ki, otelci veya hancı veya müstahdemlerine isnadı kabil bir kusur ispat olunmadıkça bu mesuliyet her bir yolcu için yüz lirayı tecavüz edemez.’’ Bu maddeye göre, hırsızlık olaylarında otelci, ancak kanunda öngörülen kurtuluş kanıtlarının varlığını ispat ederek sorumluluktan kurtulabilirse de, bu şekilde otelciye yüklenen sorumluluk belli bir miktarla sınırlıdır. Bu miktarı aşan zararlardan dolayı otelcinin sorumlu tutulabilmesi için, anılan maddenin ikinci cümlesinde belirtildiği üzere otelcinin veya çalışanlarının kusurlu olması gerekir. Mahkemece, çalınan bilgisayarın değeri de gözetilerek, somut olay bakımından otelcinin veya çalışanlarının kusurlu olup olmadıkları araştırılıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasının, hükmün bozulmasına neden olacağı-
İİK.’ nun 67/3. maddesi uyarınca itiraz eden mirasçı olup, aleyhine tazminata hükmolunmasının kötü niyetin sübutuna bağlı olduğu ve somut olayda kötü niyetin kanıtlanamadığı gözetilerek, “tazminat talebinin reddine” karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Takipten sonrası için faize faiz yürütülmesine olanak sağlayacak biçimde hüküm kurulması BK.’ nun 104/son maddesine aykırılık oluşturmaktadır. Mahkemece bu yönün gözetilmemesinin, hükmün bozulmasına neden olacağı-