Erken tahliye nedeni ile alacağın tayini yargılamayı gerektirdiğinden, icra inkâr tazminatına hükmedilmesinin yerinde olmayacağı-
Ortada davalının imzasını içeren yazılı bir tellallık sözleşmesi olmadığından, davacının geçerli olmayan bu sözleşmeye dayanarak herhangi bir hak iddiasında bulunamayacağı-
Davacının hesabından başka bir hesaba onun rızası olmadan internet aracılığı ile havaleler yapılması şeklinde gerçekleşen somut olayda, davacıya yüklenebilecek bir kusur somut delillerle kanıtlanabilmiş değildir. Davalı bankanın, internet bankacılığında günümüzün en son teknolojik gelişmelerinden yararlanmak sureti ile alması gereken güvenlik tedbirlerinin tümünü almamış olduğu, bundan dolayı davalının internet bankacılığı sisteminde güvenlik zafiyeti oluştuğu bilirkişi raporunda yer alan açıklamalardan anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece, somut olay bakımından davacının şifresini 3. kişilere verdiğinin somut delilerle kanıtlanamamasına, şifreyi korumada özen yükümlülüğünü yerine getirmediği hususunun ispatlanamamış olması nedeni ile, davacıya sorumluluk yüklenilmesinin doğru olmamasına ve internet bankacılığı teknolojisinin imkân verdiği ek önlemleri almayan, özellikle havale alıcısına iki dakika içinde yedi ayrı havale dekontu düzenlenerek ödeme yapılmasının hayatın olağan akışına
Dava sebepsiz iktisaba dayalı olarak açılmıştır. Zenginleşmenin gerçekleştiği tarih ile geri vermenin talep edildiği tarih arasındaki süre için, paranın kullanma değerinin karşılığı olarak temerrüt faizi kadar faizle yükümlü olmalıdır. Açıklanan nedenle mahkemece ödeme tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, “temerrüt oluşmadığı”ndan bahisle, icra takip tarihinden itibaren faize hükmetmesinin bozmayı gerektireceği-
Mahkemece toplanan delillere göre, “davaya konu fatura içeriklerinin davalı çalışanlarına teslim edildiği, faturaların bedeli kadar davalının davacıya borçlandığı” gerekçesi ile “davanın kabulü”ne karar vermesinde yasaya aykırı yön bulunmadığı-
Dosyada “takip dayanağı bononun ‘malen’ kayıtlı olduğu” yazılı olup, bu durum, malın davalıya teslim edildiğine karine teşkil edeceginden, “borcun ödendiği veya bononun teminat amaçlı verildiği” konusundaki ispat külfetinin davalı tarafa düşeceği-
Mahkemece “uyuşmazlığa konu senedin zamanaşımına uğradığı” gerekçesi ile “davanın reddine” karar verilmiş ise de, kural olarak bononun zamanaşımına uğraması halinde kambiyo hukukundan kaynaklanan haklar yitirilir ise de, taraflar arasında temel ilişki bulunduğu takdirde, zamanaşımına uğramış bir bonoya yazılı delil başlangıcı olarak dayanılabilir. Bu durumda alacağın her türlü delille(tanık) dâhil kanıtlanması mümkündür. Somut olayda bonoda lehtar olarak yer alan davacının “davalı keşideci ile aralarında temel ilişki bulunduğuna” yönelik iddiası karşısında, mahkemece davacı tarafa dayandığı temel ilişki açıklattırılarak, deliller toplandıktan sonra varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceğinden, mahkeme kararının bozulması gerekeceği-
Mahkemece, kredi sözleşmesinin akdedildiği ve davalıların ikametgâhlarının bulunduğu yerdeki icra müdürlüğünde takip yapılması gerekirken, yetkisiz yerde bulunan icra dairesinde takip başlatılması üzerine, “davanın reddine” karar verilmesinde yasaya aykırı bir yön bulunmayacağı-
Mahkemece “davacının faturaya dayalı olarak alacak iddiasında bulunduğu, davalının ise davacının iddia ettiği hukuki ilişkiyi tamamen inkâr ettiği bu nedenle, davalının yetki itirazının kabulü ile dava dilekçesinin yetkisizlik nedeni ile reddi ve başvuru halinde dosyanın yetkili yer icra dairesine gönderilmesi” kararında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Davalı-borçlu, aleyhindeki icra takibine, icra dairesinin yetkisine itirazla birlikte borcun esasına itiraz etmiştir. Açılan itirazın iptali davasında mahkemenin yetkisine de itiraz etmiştir. Bu durumda mahkemece İİK. nun 50 maddesi uyarınca öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik bir inceleme yapılmadan, mahkemenin yetkisine yönelik itiraz değerlendirilerek, yetkisizlik kararı verilmesinin bozmayı gerektireceği-