“İtirazın iptali davası”yla “alacak davası” ayrı ayrı hukuksal sonuçlar doğuran iki ayrı dava türü olmaları nedeniyle, bir arada dava edilebilmesi olanağı yoktur. Hem itirazın iptali, hem de alacağın tahsili istemini içeren davalarda yargıç hangi dava türüne göre karar vereceğini saptayabilmek için, HMK 119/1-e(HUMK 179/3) ve HMK 31.(HUMK 75/2)hükümleri gereğince ilk önce davacıya istek sonucunu açıklattırmalı, bu istek sonucuna göre davanın koşullarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı ve davacının itirazın iptali veya tahsil davasını tercih etmesine göre davayı sonuca bağlamalıdır. Mahkemece bu yönler gözetilmeden, gerekçe kısmı ile hüküm fıkrası arasında çelişki de yaratılarak, yazılı şekilde karar verilmesinin bozmayı gerektireceği-
Takibe ve davaya konu edilen teminat mektuplarının dava açıldıktan sonra iade edildiği dosyaya aldırılan bilirkişi raporlarından anlaşılmaktadır. Bu durumda iade edilen dava konusu mektuplar yönünden dava konusuz kalmış olmakla birlikte somut olayda davacının dava açılmasına sebebiyet vermediği halde anılan teminat mektupları yönünden davacının vekalet ücreti ve yargılama giderleri ile sorumlu tutulmasının yerinde olmayacağı-
Hiç bir menfaati olmayan, ticari bir gaye gütmeyen, sadece dostane ilişkiler nedeniyle tüketime yönelik banka kredi kartı kullanılmasına imkân tanımak için verilen teminatın, ‘’garanti’’ sözcüğü de kullanılsa; kefalet amacına yönelik olduğunun kabulü gerekir. BK.’ nun 484. maddesi uyarınca kefaletin geçerli olabilmesi için, kefilin sorumlu olacağı muayyen bir miktarın sözleşmede gösterilmesi, bu miktarın kefalet sözleşmesinden veya kefil olunan sözleşmeden açıkça anlaşılması, en azından asıl borçlu için kredi kartının açılış limitinin sözleşmede gösterilmiş olması gereklidir. Somut olayda; kefil olunan sözleşmede kredi kartı limiti 3.000 YTL olarak belirlendiğinden, davalının bu miktar ile sorumluluğu hususunda 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununun 24/son fıkrası gözetilerek bir değerlendirme yapılması gerekeceği-
Mahkemece, “toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre faturayı düzenleyen kişi ile davalı arasında akdi ilişkinin bulunduğunun ispatlanamadığı, faturayı teslim alan şahsın davalı ile ilişkisinin geçerli bir hukuki belgeye dayandırılamadığı, aynı zamanda davacı tarafça fatura içeriği malların davalı tarafa teslim edildiğine ilişkin herhangi bir kayıt ve belge bulunamadığı, davalının tazminat isteminin koşulları oluşmadığı” gerekçesiyle “davanın ve davalının tazminat isteminin reddine” karar verilmesinde yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Yerel mahkeme kararında “davanın kabulüne” ilişkin gerekçeler karar yerinde gösterilmemiştir. Bu hal Anayasanın 141, HUMK’ nun 338 ve HMK’ nun 297/c ve 27/c maddelerine aykırılık teşkil ettiğinden, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir-
Mahkemece, “dosya içerisindeki garanti sözleşmesinin kredi sözleşmesinden önce imzalandığı, kredi sözleşmesinin ve borç miktarının sözleşmede yazılı olmadığı, davalının bu sözleşmeyle borcu olduğunun kabulünün iyi niyet kuralları ile bağdaşmadığı” gerekçesiyle “davanın reddine” karar vermiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
İtirazın iptali davası genel hükümlere göre açılan bir dava olup, taraflar iddia ve savunmalarını İİK 68/b maddesinde öngörülen usulden ayrı olarak ileri sürebilir. Mahkemece davalının kredi sözleşmesindeki imzaya itirazının üzerinde durulup, imzanın davalı borçluya ait olmaması durumunda, kredi kartının kime teslim edildiği ve kullanılıp kullanılmadığı hususları üzerinde durulup, toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Mahkemece “toplanan delillere, bilirkişi raporuna, davacı tarafın ticari defterinin açılış ve kapanış tastakinin yapılması ve sahibi lehine delil niteliği taşıması ayrıca davalı tarafın ticari defterlerinin ibrazından kaçınmasına göre davacının davalıdan alacaklı olduğu, icra takibinden önce davalının temerrüde düşürülmemesi nedeniyle birikmiş faiz talep edemeyeceği” gerekçesi ile “asıl alacak yönünden davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, itirazın kabul edilen miktar bakımından iptaline ve %20 icra inkâr tazminatına” karar vermiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-