Vade farkı istenebilmesi için taraflar arasında sözleşme bulunması veya vade farkı uygulaması konusunda taraflar arasında benimsenmiş bir uygulama olması gerekir. Vade farkına ilişkin faturaya itiraz edilmemesi vade farkı talebinin haklı olduğunu göstermez. Mahkemece bu yönler gözetilerek vade farkı talebi hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle talebin kabulünün hükmün bozulmasına neden olacağı-
iraya ilişkin asıl alacak likit olduğundan davacı alacaklının istemi kısmen kabul edildiğine göre, kabul edilen asıl alacak miktarı üzerinden talep doğrultusunda % 40 (şimdi %20) 'dan aşağı olmamak üzere davacı lehine icra inkar tazminatına hükmetmek gerekeceği-
Davalı borçlu tarafından icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiştir. Yetkili icra dairesinde ilamsız takip yapılması, itirazın iptali davasının koşullarından birisidir. Bu durumda mahkemece, öncelikle İİK.’ nun 50. maddesi uyarınca icra dairesinin yetkisi incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu yön üzerinde durulmadan yazılı şekilde hüküm oluşturulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Davacı taraf alacağının dayanağı olarak Genel Kredi Sözleşmesine dayanmış ise de, sözleşmede davalı adına atılan imzanın sahte olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda davacı icra takibinde haksız olduğu gibi sahte imzalı belgeye dayalı olarak icra takibinde bulunduğundan aynı zamanda kötüniyetli sayılır. O halde davalı yararına haksız ve kötüniyetli takip tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Tahliye taahhüdü nedeni ile yapılan icra takibine vaki itirazın iptali ve takibin devamı istemi-
Faktoring sözleşmesinden kaynaklanan alacak likit olup, davacı alacaklı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin davada, davalılar kredi sözleşmesinin müteselsil kefili olup, sorumluluklarının kredi sözleşmesinde belirtilen kredi limiti ile kendi temerrütlerinin hukuki sonuçları ile sınırlı olduğu, davalı kefillerin sorumlu oldukları miktar hesaplanırken verilen ödeme süresi de dikkate alınarak temerrüt faizinin hesaplanması gerekeceği-
Davacı vekilinin itirazın iptali olarak açtığı davasını, alacak davasına çevirmesi, davanın tamamen ıslahı niteliğindedir. Davanın tamamen ıslahı için vekâletnamede vekile bu konuda özel yetki verilmiş olması gerekmektedir. Davacı vekilinin vekâletnamesinde davanın tamamen ıslah yetkisinin olmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, ıslah yetkisi bulunmayan vekilce verilen ıslah dilekçesi üzerine eksiklik giderilmemiş olup, “davanın alacak davasına dönüştüğü” kabul edilerek, alacak davası yönünden hüküm kurulmasının bozmayı gerektireceği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-