İtirazın iptali davasında ispat külfeti davacıda olduğundan, mahkemece davalının imza inkârı incelenerek sözleşmedeki imzanın davalıya ait olup olmadığının saptanması, imza incelemesinden sonra kredi kullandırılmış ise, buna ilişkin belgenin bankadan celbi ile banka kayıtları üzerinde inceleme yapılarak alacağın miktarının tespiti gerekirken, mahkemece, 'davalının itirazında ileri sürdüğü hususları kanıtlayamadığı' gerekçesi ile 'davanın kabulüne' karar vermesinin bozmayı gerektireceği-
Mahkemece, “takibin dayanağı olan, lehtarı bulunmayan senedin temel ilişkinin ispatı açısından HMK’ nun 202. maddesi uyarınca yazılı delil başlangıcı olduğundan, davacının davalı ile aralarındaki temel ilişkiyi tanık dâhil her türlü delille ispatlamasının hukuken mümkün olduğu, davacı tanıklarının beyanları ve davacının tamamlayıcı yemini ile takibe dayanak senedin düzenleme nedeni olan temel hukuki ilişkinin (araç alım satımı) sübuta erdiğinin anlaşıldığı” gerekçesi ile “davanın kabulüne” karar vermiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Koooperatif anasözleşmesi, dava dışı maden şirketine kesilen trafik para cezası tutanağı, ödeme makbuzları ve ayrıca bu para cezası ile ilgili bir itiraz olup olmadığı araştırılarak, itiraz varsa buna ilişkin dava dosyası getirtilip, kooperatifler ve taşıma konusunda uzman bir bilirkişi seçilerek, kooperatif defter ve kayıtları ile yukarıda sayılan belgeler üzerinde BK ve Karayolları Trafik Kanunu hükümleri birlikte tartışılıp değerlendirilerek, tarafların iddia ve savunmaları da gözönünde bulundurulmak suretiyle, açıklamalı, gerekçeli , denetime elverişli rapor alınıp, oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacının iş sözleşmesinin davalıya alt işverenin ihale süresinin bitiminde feshedildiğine ilişkin yazılı bir bildirim bulunmamakta olup, davalı alt işverenin işyerinde kaç işçi çalıştığı, bu işçilerin kaçının yeni alt işverende çalışmaya devam ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, hizmet alımı sözleşmelerinin ve eki belgelerin de celp edilerek, davalı alt işveren işyerinde kaç işçi çalıştığı, bu işçilerden çoğunun yeni alt işveren nezdinde çalışmaya başlayıp başlamadığı, davacı işçinin 05.08.2009 tarihi ile 14.08.2009 tarihi arasındaki dönemde asıl işverenin aynı işyerinde çalışmasını sürdürüp sürdürmediği araştırılarak, sonucuna göre işyeri devri olup olmadığı tespit edilmelidir. İşyeri devrinin tespit edilmesi halinde, devralan alt işveren işçisi olarak çalışmaya devam eden davacı işçi yönünden ihbar ve kıdem tazminatı ile izin ücreti koşulları oluşmadığından, bu alacakların reddine karar verilmesi; aksi takdirde şimdiki gibi karar verilmelidir. Mahkemece, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olacağından hükmün bozulmasına neden olacağı-
Dava faturadan kaynaklanan alacağa ilişkin başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir. Davacı taraf faturaya konu hizmeti verdiğini usulüne uygun delillerle kanıtlamalıdır. Buna ilişkin davacı tarafça sunulan fatura ve irsaliyelerde imzası bulunan davalı şirket yetkilisi tanık olarak dinlenmiş olup, bu faturalardan... numaralı fatura dışındakilerde bulunan imzanın kendisine ait olduğunu açıkça belirtmiştir. Dolayısıyla fatura ve irsaliyelerdeki hizmetin verildiğinin kabulü gerekir. Mahkemece bu yönler gözetilmeden, yanılgılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Davacı şirket müdürünce imzalanan, kumaş ile ilgili çıkabilecek her türlü hatayı standart hatalar hariç kabul eden ham kumaş ve baskı maliyetlerini tazmin edeceklerine ilişkin taahhütnamenin garanti belgesi olup olmadığı, ayıp ihbar süresini kaldırıp kaldırmadığı mahkemece değerlendirilmeden, eksik inceleme ile karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
İtirazın kaldırılması-Tahliye isteminde, ödemelerin takibe konu aylar kira bedeli olup olmadığı ve 30 günlük temerrüt süresi içerisinde ödenip ödenmediği araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, “dava konusu fatura muhteviyatı malların kargo ile davalıya teslim edildiği, bu durumda davacının takip dayanağı fatura tutarı kadar davalıdan alacaklı olduğu, temerrüdün takiple oluştuğu, alacağın belirli ve likit bulunduğu” gerekçesiyle “davanın kısmen kabulüne” karar vermiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Hükme uyulan bozma ilamında; ‘’… Davalıların imzaladıkları kefalet sözleşmesinde yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Bu durumda davalıların kefalet limiti ve kendi temerrütlerinin hukuki sonuçlarıyla sınırlı sorumlu oldukları düşünülmeden yanılgılı gerekçelerle ve eksik inceleme ile hüküm kurulması isabetsizdir…’’ denilmiştir. Hal böyle olunca davalıların genel kredi sözleşmesindeki kefalet limitlerinin ayrı ayrı 4.700.00 TL olduğu dikkate alınarak, kefil-davalı İ.Ş.’nin 25.09.1992 tarihinde, diğer davalının takip tarihinde temerrüde düştüğü kabul edilip, yukarıda yazılı kural da gözetilerek hesaplama yapan ve Yargıtay denetimine imkân veren bilirkişi veya bilirkişi heyetinden rapor alınıp, varılacak sonuca göre karar vermek gerekirken, açıklanan bu yönleri içermeyen ek bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının bozma gerektireceği-
Davacı, irsaliyeli faturalara dayanarak alacak isteminde bulunmuştur. “Satım konusu malların teslim edildiğini” davacı ispatla yükümlüdür. Davacı her ne kadar “davalıya malların teslim edildiğine” ilişkin irsaliyeli faturalar ibraz etmişse de, “irsaliyeli faturalar altındaki imzaların davalı çalışanına ait olup olmadığı” araştırılmamıştır. Davacı irsaliyeli faturalara dayandığına ve irsaliyelerde teslim alan kısmında imza ve isim bulunduğuna göre, irsaliyeli faturalarla ilgili olarak davalı adına isticvap davetiyesi çıkarılarak, toplanacak deliller doğrultusunda bir karar vermek gerekirken, eksik inceleme sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulmasının bozmayı gerektireceği-