Uyuşmazlık süresinde davalının keşideci, davacının lehtarı olduğu bankaya ibraz edilmeyen ve altı aylık (şimdi; üç yıllık) zamanaşımı süresinde takibe konulmayan çekten kaynaklanmaktadır. Davacı vekili replik dilekçesinde davanın “sebepsiz zenginleşmeye dayalı itirazın iptali davası” olduğunu ileri sürmüş ise de, dava ve icra takibine konu çekte davalı, çekin keşidecisi olup, davacı ise lehtarı olduğuna göre taraflar arasında temel ilişki vardır. O halde bu husus gözetilerek tarafların delilleri toplanıp bir karar verilmesi gerekirken “sebepsiz zenginleşme” hükümlerine göre ispat yükünün davalıya ait olduğu gerekçesiyle davanın kabul edilmesinin bozmayı gerektireceği-
Davalının yetki itirazı üzerine yetkisizlik kararı verilerek dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir. Yetkisizlik kararı verilen dosyada davalıyı vekili temsil etmesine rağmen yetkili mahkeme davalı asile tebligat göndererek yargılamaya devam etmiştir. Yetkisizlik kararı ile gönderilen ve yetkili mahkemede görülen dava yetkisiz mahkemede açılan davanın davamı niteliğindedir. Bu nedenle yetkili mahkeme tarafından davalı vekiline tebligat gönderilmesi gerekirken asile tebligat çıkarılarak yargılamaya devam edilerek sonuçlandırılması tebligat kanununa aykırı olduğundan hükmün bozulmasına neden olacağı-
Davacı taraf “davalıya akaryakıt sattığını, ancak bedelini alamadığını” iddia etmiş, davalı ise aleyhindeki takibe yönelik olarak verdiği itiraz dilekçesinde “davacıya borçlu olmadığını, davacının dayandığı veresiye fişleri altındaki imzaların kendi çalışanlarına ait olmadığını” savunmuştur. Bu durumda ispat külfeti davacıda olup, davacı tarafın iddiasını yazılı delille kanıtlamak zorunda olacağı-
Kat mülkiyetine tabi taşınmazlarda yöneticilerin yasadan ve yönetim planından kaynaklanan yetkilerine dayanarak üçüncü kişilerle sözleşmeler yapabilecekleri, bu sözleşmelerin kat malikleri adına ve hesabına sonuç doğuracağı- Yasal kurallara uygun şekilde akdi ilişki kurulmuş ise davalı yönetimin işbu itirazın iptali davasında pasif husumet ehliyetinin bulunduğunun kabulü gerekeceği-
Alacaklının itirazın ilamında yazılı olan ve edayı içeren inkar tazminatı, avukatlık ücreti, bakiye harç ve yargılama gideri için ayrı bir takip yapmasında usul ve yasaya aykırılık olmadığı-
Anonim şirketlerde yönetim kurulu üyeleri 3 yıl süreyle seçileceği, ancak yenileri seçilmedikçe bu sürenin bitiminde de üyelerin görevine devam ettiğinin kabulü gerektiği- Yönetim kurulu üyeleri halen şirketi temsile yetkiliyken dava şartı yokluğundan davanın usulden reddinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Faturadan kaynaklanan davacı alacağının likit olması nedeniyle hüküm altına alınan alacağın %20’si oranında davalının icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesi gerekirken, “alacağın yargılama sonucunda belirlendiği” gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan, hükmün bozulmasını gerektireceği-
İtirazın iptali davalarında hem icra dairesinin yetkisine, hem de mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olması durumunda, İİK. nun 50. maddesi uyarınca mahkemece öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın incelenmesi gerekir. Zira bu yön itirazın iptali davasının koşullarından biridir. Somut olayda icra dairesinin yetkisine de itiraz edilmiş olduğu halde, mahkemece icra dairesine yönelik yetki itirazı incelenmeden, mahkemenin yetkisi yönünden inceleme yapılarak yazılı şekilde hüküm kurulmasının bozmayı gerektireceği-
Dava konusu alacak mal satışı nedeniyle düzenlenen faturalara dayalı cari hesaptan kaynaklanmakta olup, likit (muayyen) nitelikte olduğundan, itirazında haksız çıkan davalı aleyhine, İİK’ nun 67/2 maddesi uyarınca icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-