Takip konusu alacak, Genel Kurul kararıyla belirlenen inşaat maliyeti ve aidat istemine dayanmakta olup, miktarının davalı-karşı davacı yönünden bilinebilir, hesap edilebilir, likit alacak niteliğinde olduğu, mahkemece, dava konusu alacağın bu niteliği gözetilerek, yargılama sonunda itirazın haksızlığı belirlenen alacak tutarı üzerinden davacı yararına İİK'nın 67/2. maddesi uyarınca icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Keşide yeri bulunmayan bono adi senet hükmünde olup taraflar arasındaki hukuki durumun buna göre tartışılması ve değerlendirilmesi gerekeceği-
5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu'nun 26. maddesinde kredi kartı borçları ile ilgili özel bir faiz düzenlemesi bulunduğundan, somut olayda 5464 sayılı Yasa'nın 26. maddesi uyarınca belirlenecek akdi ve temerrüt faiz oranları dikkate alınarak alacağın tespiti gerekirken, uygulama yeri bulunmayan 6098 sayılı TBK.nun 88-120 maddesi hükümleri dikkate alınarak yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Dava, itirazın iptali ile takibin devamına ilişkin olup alacağın, davalı yönünden bilinebilir, hesap edilebilir, belirlenebilir yani likit alacak niteliğinde olduğu gözetilerek, yargılama sonunda itirazın haksızlığı belirlenen alacak tutarı üzerinden davacı yararına İİK'nın 67/2. maddesi uyarınca icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu'nun 26. maddesinde kredi kartı borçlarıyla ilgili özel bir faiz düzenlemesinin bulunduğu, bu nedenle somut olayda 5464 sayılı Yasa'nın 26.maddesindeki faizle ilgili düzenleme dikkate alınarak faize hükmedilmesi gerekirken anılan yasaya göre daha genel bir yasa olan 6098 sayılı TBK'nın 88. ve 120. madde hükümlerinin uygulanması suretiyle karar verilmesinin doğru olmadığı- Mahkemece bankacılık alanında uzman bilirkişi aracılığıyla banka kayıt ve defterleri de yerinde incelenerek takip tarihi itibariyle her bir alacak kalemi için istenebilecek alacak miktarının 5464 sayılı Yasa'nın 26. madde hükmü de gözetilerek yapılacak hesaplama sonucu düzenlenecek rapor doğrultusunda bir karar verilmesi gerekeceği-
Zamanaşımına uğramış bononun taraflar yönünden yazılı delil başlangıcı oluşturacağı, davaya konu bonoda davacının lehtar davalının ise keşideci konumunda olduğu, bu nedenle taraflar arasındaki temel ilişkinin ve alacağın ispat yükünün davacıya ait olduğu, davacının zamanaşımına uğramış olan bonodaki alacağı her türlü delille ispatlayabileceği-
Havale makbuzunda paranın borç olarak gönderildiğine dair açıklama bulunmaması halinde, ödünç ilişkisinin kanıtlanamamış olacağı-
Davacı vekili, UYAP üzerinden gönderdiği dilekçede müvekkilinin vefat ettiğini öğrendiğini, veraset ilamının ibrazı ve mirasçılar adına davayı takip etme konusunda beyanda bulunmak için süre verilmesini talep ettiği, yine davacı vekili tarafından UYAP üzerinden gönderilen ikinci dilekçede, göndermiş olduğu dilekçenin işleme alınmadığını ileri sürerek, verilen işlemden kaldırma kararının düzeltilmesini, kabul edilmediği takdirde ekte sunulan mirasçıların vekaletnamesini ibraz ettiğini ve işlemden kaldırma kararına karşı davayı süresinde yenilediklerini, davaya kaldığı yerden devam edilerek duruşma günü verilmesini talep ettiği, davacı vekili tarafından verilen dilekçelerin işleme alınmadan dosyanın işlemden kaldırılmasının ve davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş olmasının hatalı olduğu-
Davacı site yönetiminin, davalı yüklenici tarafından yapılan apartmandaki bağımsız bölümlerin bir kısım eksik işlerin tamamlanacağı vaad edilmesine rağmen yerine getirilmediğini ileri sürerek eksik iş bedelinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemiyle açtığı davada, davalı yüklenicinin imzası bulunan apartman karar defterinin davalıyı bağlayacağı, taraflar arasında akdi ilişki bulunduğu ispat edilemediğinden davacının davada aktif husumetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği-
Yazılı yargılama usulüne tabi iş bu davada tahkikat aşamasının bittiğinin bildirilmemesinin, sözlü yargılama ve hüküm için ayrı bir gün tayin edilerek tarafların mahkemede hazır bulunmaması halinde yokluklarında hüküm verileceği ihtarını içeren davetiye ile tarafların davet edilmemiş olmasının, davalının savunma hakkının ve hukuki dinlenilme hakkının H.M.K.'nın m. 27/2. fıkrasında yer verilen açıklama yapma ve ispat hakkının ihlali ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde olduğu-