Davaya konu yardım işlemlerine ilişkin tüm bilgi ve belgeleri uhdesinde tutan davalı Yardım Vakfından davacının, davalı yanca kendilerine yapılan yardım nedeniyle hastaların ilaçlarının karşılandığı iddia edilen döneme ait konuya ilişkin tüm karar defteri, tutanak ve reçeteler talep edilmek ve bu belgeler üzerinde gerekirse uzman bilirkişi görüşüne başvurulmak suretiyle bilirkişi raporu alınarak, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiği-
Takibe konu icra dosyasındaki davalı imzasını taşıyan belge kambiyo senedi vasfını taşımadığı, herhangi bir bedel, lehdar gibi unsurları da içermediği, bu haliyle boş bir belge olup sadece davalının imzasını taşıması nedeniyle davalıyı borç altına sokacak bir belge olmadığı, davalının borcu üstlendiğine dair herhangi bir delil de dosyada bulunmadığı, bu durumda davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Davacı banka davalıya toplam 25.000 TL kredi ödemesi yaptığını ileri sürmüş ise de paranın hesaba geçirilmesinin ödeme anlamına gelmeyeceği, davacının, hesaptaki paranın imzalı dekont karşılığı veya kredi hesabı sahibi tarafından verilecek talimatlarla 3. kişilere ödendiğini veya kredi hesabı sahibinin borçları için ödendiğini kanıtlaması gerekeceği-
Davacı bankanın, takip talepnamesinde davalının hesap numarasını bildirdiği ve takibin dayanağını bu hesap numarasına ait sonu **** ile biten kredi kartına ait kredi borcunun oluşturduğunu, söz konusu kredi kartının ...... A.Ş. tarafından davalıya verildiğini beyan ettiği, bu durumda, banka kayıtlarının yerinde incelenerek davacı bankanın sonu **** ile biten kredi kartından dolayı bir alacağının bulunup bulunmadığının tespit ettirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının maliki olduğu taşınmazda dikili bulunan domateste meydana gelen verim kaybının hesaplanmasında üretim giderlerinin düşülmediği tespit edilmiş olmasından, bilirkişi incelemesinin eksik yapıldığı-
Taşınmazın, davalılar tarafından belirtilen m2'sinin, tapuda düşük çıkması nedeniyle ödediği bedelin tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemiyle açılan davada, davalılar tarafından ödemenin davacının eşi tarafından yapıldığı belirtilmiş ise de dosyada mevcut ibranamede davalıların hak ve hisselerinin tamamını davacıya sattıklarını ve satış bedelini kendisinden nakden ve tamamen aldıklarını belirttiklerinden ve davalılardan biri ön inceleme duruşma zaptında satışın davacıya yapılacağının bilindiğini söylediğinden davanın aktif husumet yokluğundan reddedilemeyeceği-
Davalının, taraflar arasındaki taşıma sözleşmesini kabul ettiği ve dava konusu alacağı ödediğini savunarak ispat yükünü üzerine aldığı (bağlantılı bileşik ikrar)- Bağlantılı bileşik ikrarda bulunan tarafın, diğer tarafın ileri sürdüğü vakıayı ikrar edeceği, fakat ikrarına bu vakıadan çıkan hukuki sonucu hükümden düşüren ve bu vakıanın doğumu ile ilgili bulunmayan başka bir vakıa ileri süreceği, bu durumda ikrarın bölünebileceği, dolayısıyla ispat yükünün davalıya düşeceğinin kabul edildiği- Davalı taşıma sözleşmesini kabul ettiği ve dava konusu alacağın davacıya ödendiğini savunduğundan, davacıya ödeme yapıldığına dair ispat yükünü üzerine aldığı-
Kira alacağına ilişkin olarak açılan kısmi dava niteliğindeki itirazın iptali davasında, davacı, davalının icra takibine kötü niyetle itiraz ettiğini ileri sürerek davalının icra inkar tazminatı ile mahkumiyetine karar verilmesini de istediğinden icra inkar tazminatı talebi hakkında olumlu- olumsuz karar verilmesi gerektiği-
Cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin davada, davacının, faturaya konu yemeklerin davalıya verildiğini ispatla yükümlü olduğu, salt davacının ticari defterlerinin yemeklerin teslimini ispatlamayacağı, ticari defter ve belgelerin dayanak belgelerle desteklenmesi gerekeceği-
Davalı şirket hakkında konkordatonun tasdiki için açılan davada mahkemece davanın kabulüne ilişkin verilen 13.06.2007 tarihli birinci kararın bozulması üzerine mahkemece uyuma kararı verildiğinin, mahkemenin 16.09.2009 tarihli ikinci kararı ile davanın kabulü ile konkordatonun tasdikine karar verildiğinin, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 05.05.2010 tarih ve 2010/535 E., 5511 K. sayılı kararı ile bozulduğunun, bu karardan sonra mahkemece 16.03.2011 tarihli kararı ile yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verildiğinin ve bu kararın 27.05.2011'de kesinleştiğinin anlaşıldığı, artık bu tarihten itibaren davalı hakkında icra takibi yapılması mümkün hale gelmiş olup, davacının icra takibinin de bu tarihten sonra 26.06.2013'te yapıldığı, öte yandan, davacının açtığı konkordatonun feshi davasında verilen fesih kararının temyizi üzerine Dairemizce de davalı hakkında konkordatonun tasdiki yönünde bir karar verilmediğinin de tespit edildiği, bu durumda mahkemece, 27.05.2011 tarihinden sonra davalı hakkında icra takibi yapılması mümkün olduğundan ve davacının icra takibinin de bu tarihten sonra olması nedeniyle işin esasına girilerek esas hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-