Usulünce düzenlenmiş ve yetkilisinin imzasını taşıyan hesap cüzdanının müşterinin banka nezdindeki mevduatının kanıtlayıcı belgesi sayılacağı–
İcra mahkemesince (tetkik merciince) iptal edilmiş olan icra takibi ile ilgili olarak açılmış olan “itirazın iptali” davasına “alacak (tahsil) davası” olarak bakılması gerekeceği-
Kredi sözleşmesi altındaki imzanın borçluya ait olmadığının anlaşılmasının, borçlunun bankadan kredi kullanmamış olduğunun kanıtı sayılamayacağı, bunu tesbit için ödemeyle ilgili «kasa tediye fişi» gibi belgeler üzerindeki imzaların, borçluya ait olup olmadığının araştırılması gerekeceği–
Kefaletin, atıfta bulunduğu kira sözleşmesi ile öngörülen miktar yönünden geçerli sayılacağı–
Kredi sözleşmesinde akdi faiz oranının hiç tesbit edilmediği veya edilmiş olup da, sözleşmede, «bankanın yetkili mercilerce saptanacak veya kendisinin tesbit edeceği câri kredi faizinin en üst oranı üzerinden faiz uygulamaya yetkili bulunduğu» hallerde, kullandırılan kredinin türüne göre uygulanacak câri kredi faizinin oranlarındaki artışın geriye etkili olmaksızın faiz oranlarının artışı tarihinden itibaren kredinin işleyecek dönemleri için uygulanabileceği–
Hesabın kesilmesinden sonraki devreler için, borçludan «kaynak kullanma destekleme fonu» ve «komisyon» istenemeyeceği–
Davacının ödünç ilişkisine dayanması, davalının ise bu ilişkiyi kabul etmeyerek gerekçeli inkârda bulunması halinde, ödünç ilişkisinin varlığını isbat yükünün davacıya düştüğü–
Davacının dava konusu malları davalıya teslim ettiği hususunun davacı tarafından, fatura, irsaliye, ticaret defter kayıtları ve -teslim durumunun maddi olay olması nedeniyle- tanık ile isbat edilebileceği–
İİK. 67’de inkâr tazminatı talebi için bir süre öngürülmemiş olduğundan son oturumda dahi tazminat istenebilir mi? Bu durumda «iddianın (savunmanın) genişletilmesi yasağı» sözkonusu olur mu?–