Borçlar Kanunu’nun "mahdut olmayan zaman için kefalet" başlığını taşıyan 494. maddesinin mutlak emredici kurallardan olmadığı; sözleşme ile aksinin kararlaştırılmasının mümkün olduğu, teminat mektubu olarak kullandırılan kredinin kefilden tahsili için genel haciz yoluyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali davasında; icra takibi sırasında teminat mektubu henüz nakde çevrilmemiş olduğundan, davacı, bu evrede icra takibine girişmekte haksız ise de, harcını yatırmak suretiyle varlığını iddia ettiği alacağının tahsili için bu davayı açtığına göre usul ekonomisi nazara alınarak davaya alacak davası olarak bakılmasının gerekeceği-
«Müşterek borçlu» ve «müteselsil kefil» sıfatıyla kişisel olarak borçlu durumuna girmiş olan kişinin, «üçüncü kişi» konumunda sayılmayacağı ve alacağın muacceliyeti için MK. 887 uyarınca ihbara gerek bulunmadığı–
Ödeme emrine «veli», «vasi» veya «mirasçı» tarafından itiraz edilmiş olması halinde inkar tazminatına hükmedilebilmesi için bunların kötüniyetli olduklarının isbatı gerektiği–
"Defter tutma" işleminin devamı sırasında, terekenin borçlarından dolayı icra takibi yapılamayacağı-
«Fiyat farkı, faturasının davalıya tebliğ edildiğini» kanıtlayamayan davacı karşısında icra takibine süresinde itiraz etmiş olan davalı borçlunun faturaya da itiraz etmiş sayılacağı–
Takip hukukundan doğan bir dava olan itirazın iptali davasında, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında «takip tarihi itibariyle» haklı olup olmadığının araştırılması gerekeceği–
Davacının elinde emanet makbuzu bulunması halinde davalının «yabancı para ve çekin iadesi ile ilgili iddiasını» aynı kuvvette bir delil ile kanıtlaması gerekeceği–
Kural olarak davalarda haklılık durumunun «dava tarihi itibariyle» tesbiti gerekirse de itirazın iptali davalarında haklılık durumunun «takip tarihi itibariyle» belirlenmesi gerekeceği–