Aracın gümrük idaresine beyan edilen kıymetinin aynı model ve marka araçlarla emsal kıymetlerle uyumlu bulunduğu ve emsal araç ithalatına ilişkin kıymetlerden daha yüksek kıymet beyan edildiği, böylece düşük kıymetle ithalat yapılmadığı anlaşıldığından, 5607 sayılı yasanın Geçici 11. maddesi kapsamında ÖTV tutarının %25’ine tekamül eden tutarın araç maliki tarafından gümrük idaresine yatırıldığı ve bu araç bakımından Gümrük İdaresine eksik vergi ödemesi de bulunulmadığı anlaşıldığından, sahibine iade edilmiş bulunan dava konusu araç bakımından karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği-
Maddi ve manevi tazminat davası-
Davacının, satın aldığı taşınmazın mahkeme kararıyla tapu kaydının iptali nedeniyle zapta karşı tekeffül ve alacağın temliki hükümleri gereğince uğradığı zararın davalıdan tahsili istemiyle açtığı davada, mahkemece raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için alınan rapor, aslında, yeni bir rapor olmayıp önceki bilirkişi kurulu raporuna hukukçu bilirkişi eklenmesi suretiyle alınan ek rapor niteliğinde olup, dosya içerisinde bulunan bilirkişi raporları arasında açık çelişki bulunmakta olup çelişkiler giderilmeden ve tarafların raporlara karşı itirazları karşılanmadan karar verildiğinden, mahkemece öncelikle bilirkişi raporları arasındaki çelişkiyi giderici, bu konuda rapor düzenlemeye ehil ve donanımlı bilirkişilerden, rapor alınarak, taşınmazın rayiç değerinin tespiti ile sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Satış sözleşmesinin kurulduğu sırada varolan bir hak dolayısıyla satılanın tamamı veya bir kısmının 3. kişi tarafından alıcının elinden alınması halinde satıcı, bundan dolayı alıcıya karşı sorumlu olacağı- Davacının, davalıdan satın aldığı aracın, gümrük işlemlerine tabi tutulmadan kaçak yollarla ülkeye getirilmiş olması nedeniyle, mahkeme kararı ile zapt edildiği anlaşıldığından, mahkemece, aracın faturasında yazılı satış bedeli üzerinden hüküm kurulması gerektiği, bilirkişi marifetiyle belirlenen aracın dava tarihindeki rayiç değerine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Dava konusu aracın halen davacının kullanımında olmasına rağmen, söz konusu araçla ilgili ceza yargılamasının devam ettiği, araç üzerindeki çalıntı şerhine yönelik tedbir kararı nedeniyle davacının araç üzerindeki tasarruf yetkisinin hukuki anlamda kısıtlandığı, davalının aracın kimliğinin değiştirilmesi(change) ve araç üzerindeki hak mahrumiyetine yönelik tedbir kararı nedeniyle kusursuz olarak hukuki sorumluluğunun bulunduğu, o halde; mahkemece dava konusu araç ile ilgili ceza yargılamasının da devam ettiği dikkate alınarak aracın kimliğinin değiştirilmesi (change) ve hak mahrumiyetine yönelik tedbir kararı nedeniyle davacının dava açmakta hukuki yararı bulunduğu görülmekle; zapta ve ayıba karşı satıcının sorumluluğuna ilişkin hükümlerin ve taraf delillerinin birlikte değerlendirilmesi sonucu oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece, davalı belediyenin; davacının uhdesinde olup işbu davadan önce tapusu iptal edilen parsel yönünden geçerli bulunan satım sözleşmesi uyarınca zapta karşı tekeffül hükümlerine göre sorumlu bulunduğu kabul edilerek gerçek ve güncel müspet zararına hükmedilmesi gerekeceği-
TBK. mad. 214 zapta karşı tekeffül hükümleri uyarınca, davacının davalıdan 19.01.2000 tarihinde aldığı aracın, yurtdışından sahte belgelerle ülkeye getirilmiş olması nedeniyle Asliye Ceza Mahkemesinin kararına istinaden zapt edildiği tarih olan 08.05.2013 tarihinden itibaren, davanın açıldığı 02.08.2013 tarihine kadar zamanaşımı süresinin gerçekleşmediği-
  • 1
  • 2
  • kayıt gösteriliyor