Emsal Yargıtay kararlarında belirtildiği üzere 6098 sayılı Kanun'un 392 nci maddesinde yer alan ''Ödünç alan, ilk istemden başlayarak altı hafta geçmedikçe ödüncü geri vermekle yükümlü değildir.'' ibaresinden, alacaklının ödünç verdiği şey için dava açması ya da takip başlatması için ilk istemden başlayarak altı hafta beklemesi gerektiği, alacağın bu süre sonunda muaccel olacağı, muaccel olmayan bir alacak için dava ve takip başlatılmasının mümkün olmadığı, muaccel olmayan bir alacak için açılan davada 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının (h) bendi kapsamında hukuki yararın bulunmadığı ve kanunda yer alan bu ibarenin dava şartına ilişkin olduğu ve Mahkemece verilen red kararının usul ve yasaya uygun olduğu-
Davacı, davalı borçlu hakkında ... tarihinde takip başlatmış, ödeme emri davalı tarafa ... tarihinde tebliğ edilmiş, davalı da bu tarihten altı hafta sonra temerrüde düştüğünden talep edilen alacağın ve faizin ancak borçlunun temerrüde düştüğü tarihten itibaren işlemesi gerektiği-
İnanç sözleşmesinin ancak, yazılı delille kanıtlanabileceği- İnanç sözleşmesi için tarafların elinde bir yazılı delil bulunmasa da, yanlar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış (inanılan tarafından el ile yazılmış fakat imzalanmamış olan bir senet veya mektup, daktilo veya bilgisayarla yazılmış olmakla birlikte inanılanın parafını taşıyan belge, usulüne uygun onanmamış parmak izli veya mühürlü senetler gibi) “delil başlangıcı” niteliğinde bir belge varsa “tanık” dahil her türlü delille ispat edilebileceği- Yazılı delil veya “delil başlangıcı” yoksa inanç sözleşmesinin ikrar, yemin gibi kesin delillerle de ispat edilmesinin olanaklı olduğu-
Ödüncün geri verilmesi konusunda belirli bir ödeme günü, ihbar süresi belirlenmemiş veya istenildiği zaman muaccel olacağı kararlaştırılmamış ise, ödünce konu paranın ilk istemden başlayarak altı hafta içinde geri verilmesi gerektiği- Davacı iade talebinde bulunup altı hafta bekledikten sonra takibe geçebileceğinden, anılan süreye uyulmadan başlatılan takip usul ve yasaya uygun değildir. Bu nedenle açılan itirazın iptali davasının reddine karar verilmesi gerektiği-
Ticari olmayan tüketim ödüncü sözleşmesinde, taraflarca kararlaştırılmış olmadıkça faiz istenemeyeceği - Ödüncün geri verilmesi konusunda belirli bir gün ya da bildirim süresi veya borcun geri istendiği anda muaccel olacağı kararlaştırılmamışsa ödünç alanın, ilk istemden başlayarak altı hafta geçmedikçe ödüncü geri vermekle yükümlü olmadığı- Davacı, takip tarihinden önce davalıya borcun ödenmesi konusunda ihtarda ya da bildirimde bulunmadığından davalı, ödeme emrinin tebliği ile borçtan haberdar olduğundan, bu tarihten itibaren altı hafta sonra borcun muaccel hale geleceği, bu durumda takip tarihi itibarıyla muaccel hale gelmiş borçtan söz edilemeyeceğinden davacının tüm talepleri yönünden 'davanın reddine' karar verilmesi gerekeceği-
Somut olayda taraflar arasındaki ilişki karz (ödünç) akdine dayanmakta olup, zamanaşımı süresi TBK mad. 392'ye göre; ödüncün geriye verilmesi konusunda belirli bir gün yada bildirim süresi veya borcun geriye istendiği anda muaccel olacağı kararlaştırılmamış ise ödünç alan ilk istemden başlayarak altı hafta geçmedikçe ödüncü geri vermekle yükümlü olmadığını düzenlediği, dosya kapsamına göre davada dayanılan sözleşmede her hangi bir vade konulmadığını, kaldı ki, davalılarda davacının bu konuda kendilerini temerrüde düşürdüğünü iddia ve ispat edemediğini, diğer taraftan, davalıların zamanaşımı def’inde de bulunmadığı hususları dikkate alındığında, zamanaşımı def’inde dahi bulunmayan bu şahıs yönünden de davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmiş olması kabul şekli bakımından doğru olmadığı-
Davacının davalı avukatın vekaleten takip ettiği kamulaştırma davası sonucunda tahsil ettiği vekalet ücreti adı altında fazla miktarda parayı alıkoyduğu iddiasıyla açtığı davada, dava konusu alacak zamanaşımına uğramadından uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde görülerek esasına girilmesi gerektiği-
Somut olayda, davacı, huzur hakkı alacağı yanında davalı kooperatife borç para verdiğini ve bu paranın geri verilmediğini ileri sürerek cari hesap ilişkisinden kaynaklanan alacağın tahsilini istemiş olup,bu dava da davalı vekili cevap dilekçesi ile davayı kabul ettiği, ancak BK’nın 312. maddesi (yeni TBK mad. 392) “Geriye verilmesi için, ne bir muayyen vade ne ihbar müddeti ne de istenildiği zaman muacceliyet kesbedeceği mukavele edilmemiş olan bir borç ilk talepten itibaren altı hafta içinde geri verilmek lazımdır.” hükmünü içermekle, dava tarihi itibarıyla davalı kooperatifin cari hesap ilişkisinden doğan para ile ilgili açılan davada dava açmasına sebebiyet vermediğinin anlaşıldığı, bu madde hükmü gözden kaçırılarak bu kısım açısından yargılama gideri ile vekalet ücreti alacağının davalıya yükletilmesi doğru görülmediğini-