İ. sözleşmelerinin bir yandan mülkiyeti nakil borcu doğurması bakımından tarafları bağlayıcı, diğer yandan, mülkiyetin naklinin sebebini teşkil etmesi açısından tasarruf işlemlerini bünyesinde barındıran sözleşmeler olduğu, bu durumda koşulların oluşması halinde taşınmaz mülkiyetini nakil özelliğini taşıdığının kabul edilmesi gerekeceği-
Bazı kamu kurum ve kuruşlarına ait sağlık birimlerinin Sağlık Bakanlığına devredilmesine ilişkin 5283 sayılı Yasanın 4. maddesinde kastedilen taşınmazların fiilen sağlık hizmeti veren taşınmazlar olduğu sonucuna varıldığından, teknik bilirkişinin raporunda 4 katlı hastane binası, jeneratör binası ve 1 adet de trafo binası olarak gösterilen yerlerle ilgili olmak üzere mahkemece 5283 Sayılı Yasa kapsamında oldukları benimsenerek bu yerlerle ilgili davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmayacağı, ancak, taşınmaz içerisinde 4 katlı olan lojman niteliğindeki binanın, devri gereken yerlerden olduğunun söyleyenemeyeceği, ayrıca, bu yerlerin başlangıçta lojman olduğu halde sonradan kullanım tarzı ve cins değişikliği yapılarak sağlık birimi haline getirilmiş olmasının, başlangıçta devri gerekmeyen yer olma özelliğini kaybettirmeyeceği-.
Tapu kaydına (zilyetliğe) dayanılarak açılan bir iptal davasında, ayrıca tescil isteğinde bulunulmamış olmasının iptal davasının reddi için başlı başına bir sebep teşkil etmeyeceği, bu durumda mahkemece yapılacak işin, iptal isteminin tescili kapsamadığı gözetilerek davacıya, ayrıca tescil davası açması için imkan tanımak ve dava açılması halinde her iki dava birleştirilerek karara bağlanmaktan ibaret olacağı-
Borçlar Kanununun 217. maddesi aracılığıyla 211. maddesi hükmü uyarınca satış bedeli ödenmediği takdirde aktin feshedilerek taşınmaz mülkiyetinin iadesine dair bir ihtirazı kayıt dermayan edilmediğine göre, davacının açmış olduğu tapu iptal ve tescil isteği yönündeki davasının kabulüne olanak bulunmayacağı, tabi ki, satıştan kaynaklanan varsa kişisel hakkı bunu talep edebileceği-
Tapu iptal-tescil davalarının kayıt malikleri aleyhine açılacağı, somut olayda, fenni bilirkişiler tarafından keşif sonrası düzenlenen rapor ve krokiden ihyası istenen kadastral parselin bazı bölümlerinin yolda kaldığı görülmekte ise de diğer bazı bölümlerinin dava dışı kişilere verilen imar parselleri içerisinde kaldığının anlaşıldığı, bu durumda kadastral parselin ihyası halinde o parselin gittiği tüm imar parselleri yönünden hüküm kurulması gerekeceğinden, o imar parselleri maliklerinin davada yer almaları gerekeceği-
Kadastral parselin ihyası halinde o parselin gittiği tüm imar parselleri yönünden hüküm kurulması gerekeceğinden, o imar parselleri maliklerinin davada yer almalarının gerekeceği-
Davacının davalıya yaptığı temlik ve devir işlemlerinin gerçek iradenin ürünü olmadığı, davacının korkutularak bu işlemlerin gerçekleştirildiği, ikrah koşullarının varolduğu sonucuna varıldığından, mahkemece davanın kabul edilmesinin gerekeceği-