Hacizlerin konulduğu tarihlerde taşınmazlar dava dışı arsa sahibi adına kayıtlı olup, tapuda kat karşılığı inşaat sözleşmesine ilişkin herhangi bir kayıt ya da şerhin bulunmadığı bir aşamada, arsa sahibinin kefil olduğu dava dışı şirketlerin bankalara olan borçları nedeniyle taşınmazlara hacizler konulduğu- Tapu sicilinin aleniliği ve tapuya güven ilkesi gereğince, tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak haciz koyduran davalı bankalardan bağımsız bölümler üzerinde inceleme yaparak kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, inşaatın devam ettiğini ve bu taşınmazların yükleniciye ait olduğunu araştırmalarının beklenemeyeceği- Tapudaki kayda güvenerek haciz koyduran davalı bankaların iyiniyetli üçüncü kişi olarak kabul edilecekleri ve haciz şerhlerinin kaldırılmasına ilişkin istemin reddi gerektiği- "Davacı yüklenicinin edimlerini yerine getirerek kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre kendisine isabet eden dava konusu bağımsız bölümleri almaya hak kazandığı, dava dışı arsa sahibinin taşınmazlar üzerinde hak sahibi olmadığı, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin tapu kaydına şerh olarak konulmamış olmasının hacizlerin kaldırılmasına engel teşkil etmeyeceği ve haciz şerhlerinin kaldırılması gerektiği" (direnme kararının değişik gerekçeyle onanması görüşü) görüşü ile "haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı taşınmaz için mülkiyet iddiasında bulunan şikâyetçinin icra hukuk mahkemesinde haczin kaldırılmasını isteyebileceği, istihkak davası açamayacağı, davalı bankalar tarafından haciz şerhlerinin konulduğu tarihlerde dava konusu bağımsız bölümlerin dava dışı arsa sahibi adına kayıtlı olduğu, tapuya güven ilkesi gereğince hacizlerin geçerli olduğu" (genişletilmiş gerekçeli) görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Tapuya gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin şerhinden sonra fakat davacının satın alma tarihinden önce, taşınmazın önceki malikinin borcu sebebiyle haciz şerhi işlenmişse tapunun aleniyet prensibi gereği ilgililerin taşınmazın tapu kaydındaki şerhleri gördüğünün ve davacının taşınmazı haciz şerhleri ile yükümlü olarak satın aldığının kabulü gerektiği-
Davacının çamlık ormanlık arazi niteliğinde Hazine adına tapuda kayıtlı taşınmazın orman niteliğinde olduğundan bahisle Hazine adına tescil edildiğini, ancak orman niteliğinde olmayan taşınmaz üzerinde şuan hastane bulunduğunu, imar planı içinde arsa niteliğinde olduğundan taşınmazın mülkiyetinin kendsine ait olduğunu belirttiği davada "red kararının" isabetli olduğu-
Davalının dava konusu taşınmazı satın alırken davacıya ait arsa ve evi bildiği, bu nedenle kötü niyetli olduğu gerekçeleriyle, bina ve arsa bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmiş ise de bilindiği üzere, harici satışın hüküm ifade etmemesi durumunda taraflar verdiklerini geri alabileceği-
Tescil davalarının kamu düzenini ilgilendirmesi ve kanun koyucu tarafından da benimsenen kamusal ağırlığının bulunması nedeniyle hakimin, yasal hasım durumundaki Hazine ve köy tüzel kişiliği ile varsa ilgili kamu tüzel kişiliğini kendiliğinden davaya dahil etmesi ve taraf teşkilini sağlaması gerekeceği-
Davacılara ait binada ruhsat ve eklerine aykırı yapılaşma nedeniyle verilen yıkım kararının tapu kaydına işlendiği, amacın, fiili durumu alenileştirme ve üçüncü kişileri korumaya yönelik olduğu- İmar Kanunu’nun 32 ve 42. maddeleri uyarınca alınan Encümen Kararlarının tapu kaydının beyanlar sütununda gösterilmesinin yasal düzenlemelere ve beyanların fonksiyonuna aykırılık oluşturmayacağı-
Bina şerhinin kişisel hak sağlayacağı, somut olayda, kişisel hakkın da şerh sahibine ait olduğu, defterdar tarafından yapılan kira sözleşmelerinin, tarafı olmadıkları için davacıları bağlamayacağı-
Tapu kütüğünde bulunması zorunlu olmayan nüfus bilgilerinin ilavesi veya düzeltilmesinin dava yoluyla istenemeyeceği-
Ölü kişi adına sicil oluşturulamayacağı-
Mahkemece, dava reddedilmişse de; idari işlemin idare mahkemesinde iptali halinde, davacıların ileri sürdükleri kendilerinden fazla kesilen düzenleme ortaklık payının hazineye tesciline ilişkin işlemin yolsuz hale geleceğinden ve eldeki davanın sonucunu etkileyeceğinden, davacıların idare mahkemesinde açtıkları, imar şuyulandırma işleminin iptaline yönelik davanın sonucunun beklenmesi ve ondan sonra işin esası yönünden bir karar verilmesi gerekeceği-