Davalıya ait iş yerinde; 7 yıl, 10 ay, 21 gün çalışması bulunan davacının çalışma süresi boyunca hiç izin kullanmadığının kabulüne göre, yıllık ücretli izin karşılığı alacak hesabı yapıldığı, davacının çalışma süresi boyunca hiç ücretli izin kullanmaması hayatın olağan akışına aykırı olduğundan, hakimin davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde; davacı asilin çalışma süresi boyunca ücretli izin kullanıp kullanmadığı, kullanmış ise kaç gün yıllık ücretli izin kullandığı konusunda beyanının alınması gerektiği-
İşçinin hizmet süresinin, hizmet döküm cetvelinde geçen sürelerle sınırlı olarak belirlenmesi; işçiye ödenen aylık ücretin miktarının ise, taraf iddia ve savunmaları, tanıkların beyanları ile tüm dosya içeriğine göre; davacının son aldığı ücretin 1.350,00 TL brüt değil, 1.350,00 TL net olarak kabul edilmesi ve davacı tarafça talep edilen alacakların bu ücrete göre belirlenmesi gerektiği- İş sözleşmesinin, herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği, yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshinin şart olduğu ve bu noktada ilişkinin sona erme şeklinin, haklı olup olmadığının önemi bulunmadığı; ayrıca, yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükünün işverene ait olup, işverenin yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlaması gerektiği- 4857 sayılı İş Kanunu'nun 32/8. maddesinde, işçi ücretinin beş yıllık özel bir zamanaşımı süresine tabi olduğu açıkça belirtilmiş olup, ileri sürülen ıslaha karşı zamanaşımı def’i, savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliğini ortadan kaldıracağından- 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 447. maddesi ile sözlü yargılama usulünün kaldırıldığı, aynı yasanın 316. maddesi ve devamı gereğince iş davaları için basit yargılama usulünün benimsendiği, bu durumda ilk oturuma kadar zamanaşımı definin ileri sürülmesi, hatta ilk oturumda sözlü olarak bildirilmesinin mümkün olmadığı ve ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı def'inde bulunulabileceği-
Emeklilik öncesi ve emeklilik sonrası olmak üzere iki dönem halinde çalıştığını ve tüm çalışma dönemi boyunca yıllık izin kullanmadığı iddia eden davacının "27 tam yıl boyunca hiç yılık izin kullanmadığının" kabulü ile hesaplama yapmasının hatalı olduğu- Davalının dosyaya sunduğu tarihsiz, davalıya hitaben yazılan ve davacı tarafından imzası inkar edilmeyen dilekçede yıl ve gün belirterek izin talebinde bulunmuş olup, davacı bu belgenin işveren tarafından kendisi yanıltılarak alındığını iddia etse de belgenin irade fesadına bağlı olarak alındığını usulüne uygun olarak da ispat edemediğinden, imzası inkar edilmeyen söz konusu belgenin davacıyı bağlayacağı ve bu belgede belirtilen yıllar ile sınırlı olarak davacının yıllık izin talebinin değerlendirilmesi gerektiği-
İşçinin, işyerinde çalıştığı yedi yıl sekiz aylık hizmet süresince hiç yıllık izin kullanmadığı iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu- İş Kanunu'nun 59. maddesi gereğince, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği, yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshinin şart olduğu, ayrıca sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının bir öneminin bulunmadığı- Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükünün işverene ait olduğu, bu durumda işverenin yıllık izinlerin kullandırıldığını 'imzalı izin defteri' veya eşdeğer bir belge ile kanıtlaması gerektiği- İş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkının 'izin alacağı'na dönüşeceği, bu sebeple zamanaşımının da iş sözleşmesinin feshinden itibaren işlemeye başlayacağı-
22. HD. 28.03.2019 T. E: 2016/8474, K: 6931-
22. HD. 28.03.2019 T. E: 2016/8339, K: 6827-
22. HD. 28.03.2019 T. E: 2016/8336, K: 6826-
22. HD. 27.03.2019 T. E: 2017/21275, K: 6744-
22. HD. 27.03.2019 T. E: 2017/21274, K: 6743-
22. HD. 27.03.2019 T. E: 2017/17455, K: 6785-