Davacı alacaklı ........’in yargılama devam ederken 22.06.2021 tarihinde tahliyesi istenen taşınmazı dava dışı ..............’a devrettiği, önceki malik tarafından açılan davayı ancak dava hakkının yeni malik ............'a temlik edilmesi halinde yeni malikin davayı takip etme hakkının bulunduğu, eski malikin de tahliye talep edemeyeceği, yeni malikin davaya devam edebilmesi için de eski malik ile yeni malik arasında dava hakkının yazılı temlik yolu ile devredilmesinin gerektiği, yeni malik tarafından 21.02.2022 tarihinde sunulan beyan dilekçesi ile eski malik tarafından devam eden yargılamaya muvafakat edildiği, ancak yargılamaya devam etmeyi talep etmediği, taşınmazın satılması ile önceki malikin tahliye yönünden dava hakkı kalmadığının anlaşılması karşısında tahliye davasının reddi gerekeceği-
Sürekli borç ilişkisi doğuran sözleşmelerden olan uzun süreli kira sözleşmesinin süresinden önce feshi halinde, peşin ödenen yabancı para cinsinden olan kira bedelinin fesihten sonraki süreye ilişkin olan kısmının kiraya veren tarafından kiracıya iadesi gerektiği- Yabancı para cinsinden olan kira bedelinden kullanımın olmadığı fesihten sonraki süreye isabet eden kısmının iadesinde döviz cinsinden veya Türk Lirası üzerinden talepte bulunulabileceği- Kiracının, yabancı para cinsinden aynen iade talep etmeyip Türk Lirası üzerinden denkleştirici adalet ilkesine göre talep ettiğinde kullanılmayan süreye isabet eden ve iadesi gereken kira tutarının milli para cinsinden karşılığının yatırım araçlarını bir arada barındıran denkleştirici adalet ilkesi gereğince (enflasyon, üfe, tüfe, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretleri gibi ekonomik etkenlerin ortalamaları alınmak suretiyle) fesih tarihinde ulaştığı miktar üzerinden hüküm kurulmasının isabetli olduğu- Dava konusu kiralananın bulunduğu tahsisli alanın ihale ile alınması sonucu olarak davalı şirketin TBK 310 uyarınca yasal olarak sözleşmenin tarafı haline geldiği-
Davanın açılmasından sonra kiralananın satılmasıyla önceki malikin kiraya veren sıfatı kalmadığından tahliye isteminin reddi gerekirken, yeni malik yönünden kiralananın tahliyesine ilişkin verilen karar da usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirdiği- Bozma nedenine göre, davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazının incelenmesine şimdilik gerek görülmediği-
Mülkiyet kaynaklı el atmanın önlenmesi davalarında, mülkiyet hakkına üstünlük kuralı esas olsa da davalının kullanımının haklı sebebe dayalı olduğunun tespiti halinde davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Kiracılık ilişkisini ve kira borcunu kabul etmeyen borçlunun itirazı üzerine açılan davacı alacaklının İİK'nın 68. maddesi gereğince itirazın kaldırılması talebinin, taraflar arasında düzenlenmiş imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir senede yahut resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belgeye dayanmadığından alacağın varlığının yargılamayı gerektirdiğinden dar yetkili icra mahkemesinde incelenemeyeceği-
Taşınmazın başkasına satılmasının, kiracının kişisel hakkını ortadan kaldırmayacağı, davacının mülkiyet hakkına dayalı olarak elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası değil, 6570 sayılı Yasa hükümleri uyarınca kiralananın tahliyesi ve kira alacağı davası açması gerekeceği-
İlk sözleşmeden sonra taraflar bir araya gelerek yeniden bir kira sözleşmesi yapmışlar ise on yıllık sürenin bu sözleşmenin bitim tarihinden sonra hesaplanması gerekeceği, belirtilen sözleşmelere göre, TBK’nın 347. maddesinin 1. fıkrasının son cümlesinde öngörülen hükmün uygulanabilmesi için 01.12.2005 tarihli kira sözleşmesinin bitim tarihi olan 01.12.2006 tarihinden itibaren sözleşmenin kendiliğinden yıldan yıla yenilenerek uzaması, bu şekildeki yenilemenin on yıllık uzama süresine ulaşması gerekeceği, en son düzenlenen 01.12.2005 tarihli kira sözleşmesine göre on yıllık uzama süresinin dolmadığı, bu durumda kiraya veren yönünden TBK’nın 347. maddesinde belirtilen bildirim yoluyla kira sözleşmesinin sona ermesi şartlarının oluşmadığı-
Kira sözleşmesi devam ederken intifa hakkının sona ermesi halinde davacı şirket ile davalı şirket arasındaki kira sözleşmesinin sona ermeyeceği. eBK.'nun 254. maddesinin kıyasen uygulanması neticesinde, intifa hakkı sona erse bile, malik olan Belediyenin kira sözleşmesi ile bağlı olacağı ve sanki kira konusunu devralan yeni malikmiş gibi eBK. 254/2'de belirtilen konumda olacağı- İntifa hakkı sona erdiği hâlde kira sözleşmesi devam ettiğinden eBK. m. 254/2 uyarınca, Belediyenin, kira sözleşmesinin tarafı hâline geldiğinin kabulü gerektiği-
Her ne kadar mahkemece davacıların dava konusu taşınmazın kendileri dışında kalan 1/2 hissesini ............. tarihinde satın almaları nedeniyle eski malik ... ile davalı arasındaki kira sözleşmesinin Türk Borçlar Kanunu’nun 310/1 maddesi uyarınca tarafı haline geleceği ve aradaki uyuşmazlığın niteliğinin kira olacağı değerlendirilmiş ise de; açılan davada, davacıların taşınmazdaki yüzde 50’lik(1/8’er) hisseleri için talepte bulundukları, önceki malik ile davalı arasında yapılan kira sözleşmesine de rızaları bulunmadığı, talep edilen dönem başlangıç tarihinde taşınmazın tamamına malik olmadıkları, ayrıca TBK’nin 310/1.maddesinin olayımızda uygulama alanı bulamayacağı, zira davacıların yeni malik tanımına uymadığı, zaten dava konusu taşınmaz üzerinde önceden paylı malik oldukları, böylelikle aradaki uyuşmazlığın ecrimisil olduğu gözetilerek işin esasının incelenmesi gerekeceği-
Eldeki dava, davacının taşınmazı satın alması ile önceki malik ile davalı arasındaki kira ilişkisinin son bulduğu, davalının çekişme konusu taşınmazı fuzulen işgal ettiğinden bahisle mülkiyet hakkına dayalı olarak açıldığına göre; anılan isteğin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerinden kaynaklandığı ve uyuşmazlığın çözümünün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 2/1. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesinin görevinde bulunduğu kabul edilmesi gerekeceğinden, işin esasının incelenmesi, önceki malik ile davalı arasında hukuken geçerli bir kira ilişkisinin varlığının ve TBK 310 maddesine göre davacı ile devam ettiğinin saptanması halinde davanın reddedilmesi, aksi halde elatmanın önlenmesi yönünden bir karar verilmesi gerekeceği-