Ehliyetsiz bir kimsenin vermiş olduğu vekaletname ve bu vekâletnameye dayalı olarak gerçekleştirilen sözleşmelerin kesin hükümsüzlük yaptırımına tabi olduğu ve bu iddianın hukuki yararı mevcut olan herkes tarafından ileri sürülmesinin mümkün olduğu ve diğer varislerin asıl davaya muvafakatlerinin mevcut olup olmamasının taraf ehliyeti bakımından herhangi bir önemi bulunmadığı-
28.02.2018 ve 06.03.2018 tarihlerinde fiil ehliyetine haiz olmadığı yönünde kanaat bildirdiği, somut olayda, borçlunun imzaya ve borca itiraz başvurusu üzerine, gerek borçlu vekili tarafından gerekse de, borçlunun yargılama sırasında vefat etmesi üzerine mirasçılar vekili tarafından aşamalarda müteveffa borçlunun hukuki işlem ehliyeti bulunmadığına ilişkin iddialarının her zaman (süresiz) şikayet yolu ile ileri sürülebileceği, her ne kadar, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesi raporlarında, müteveffa borçlunun senedin tanzim tarihinde hukuki işlem ehliyetine sahip olduğu yönünde kanaat bildirilmiş ise de, müteveffa borçlunun takip tarihi itibari ile fiil ehliyetine haiz olmadığı yönünde kanaat bildirdiğinden, takip tarihi itibari ile borçlunun takip ehliyeti bulunmadığından, dava tarihi itibari ile dava şartı (takip şartı) noksanlığının sonradan giderilmesi mümkün ise de, takibin doğrudan fiil ehliyeti bulunmayan borçluya karşı başlatılmasının usulsüz olduğu, icra takibindeki eksikliğin sonradan giderilemeyeceği-
Dava, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup uyuşmazlık, davacının sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat hakkının oluşup oluşmadığına ilişkindir...
Derneklerle ilgili mevzuatta dernek ile üyeler arasındaki davaların dernek merkezinin bulunduğu yerdeki Mahkemede bakılacağına dair yetki kuralı kesin nitelikte olup kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece re'sen gözönüne alınması gerektiği-
Dernek ile üyeler arasındaki davaların dernek merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemede bakılacağına dair yetki kuralının kesin nitelikte olduğu-
Vakıflarla ilgili mevzuatta düzenlenen vakıf ile üyeler arasındaki davaların vakıf merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemede bakılacağına dair yetki kuralı kesin nitelikte olup kamu düzenine ilişkin olduğundan her zaman mahkemece re'sen gözönüne alınması gerektiği- Kesin yetki kuralı gereği vakıf merkezinin bulunduğu yer asliye hukuk mahkemesinin yetkili olduğu-
Cumhuriyet savcısının özel hukuk alanında derneğin feshi istemiyle açtığı davada kesin yetki kuralı uyarınca, derneğin merkezinin bulunduğu yer asliye hukuk mahkemesinin yetkili olduğu-
Rapor içeriğine göre borçlunun, emekli maaşı üzerine haciz konulmasına muvafakat verdiği tarih itibariyle hukuki işlem ehliyetinin bulunup bulunmadığı anlaşılamadığından, mahkemece, borçlunun, emekli maaşından kesintiye muvafakat ettiği tarihte hukuki işlem ehliyetinin bulunup bulunmadığına ilişkin tespitin yapılması amacıyla, borçlu vasisine; borçluya ait doktor, hastane ve benzeri sağlık kuruluşları ile ilgili diğer belgeleri sunması için süre verilmesi, Üniversite Araştırma ve Uygulama Hastanesi Raporu ile varsa bu rapora dayanak teşkil edecek belgeler getirtilerek dosyanın kül halinde tam teşekküllü bir hastaneye veya Adli Tıp Kurumu’na gönderilerek, borçlunun hukuki işlem ehliyetinin bulunup bulunmadığı yönünde rapor alınması ile tespit edilecek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Şikayet tarihinden önceki bir tarihte mahkeme kararı ile borçlunun kısıtlanmasına karar verildiği görüldüğünden şikayetin incelenebilmesi için TMK. mad. 403 ve devamı uyarınca önce vasinin icazetinin bulunup bulunmadığının saptanması gerektiği, icazetinin bulunduğunun anlaşılması halinde, TMK. mad. 462/8 'e göre, izin alması için vasiye yeterli süre verilip bu hususun bekletici mesele yapılması gerektiği, vesayet makamınca izin verilmesi halinde işin esasının incelenmesi gerektiği-
Kısıtlıya yapılan tebligatın sonuç doğurmayacağı- Kısıtlı olan davalının vasisine HMK. 122. vd. maddelerinde gösterilen usul uygulanarak dava dilekçesi tebliğ edilerek davaya ilişkin savunmasının alınması gerektiği- Takip borçlusunun istihkak iddiasına karşı tutumu belirli ise ve duruşmalara dahil edilmesi işin esasına etki etmeyecekse davada taraf olarak gösterilmesinin gerekmediği- Yokluğunda alınan haciz kararlarından ve istihkak iddiasından haberdar edilmeyen, 103 davet kağıdı da tebliğ edilmeyen borçlu şirketin istihkak iddiasına karşı tutumu belirlenemediğinden hukuki dinlenilme hakkını kullanabilmesi açısından, davalı sıfatı ile davaya katılmasının sağlanması için davacıya süre verilerek taraf teşkilinin sağlanması gerektiği-