Haklı azil halinde ancak; azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücretinin talep edilebileceği, bu itibarla somut olayda; 10.05.2011 tarihli azlin davacıya ulaştığı 01.06.2011 tarihi itibariyle sonuçlanıp kesinleşen dava ve icra dosyası bulunmadığından, vekalet görevi tamamlandığından davacının sözleşme, mahkeme ve icra karşı yan vekalet ücreti, yani tüm vekalet ücreti taleplerinin mahkemece reddine karar verilmesi gerektiği-
Davalı doktorların vekillik sözleşmesinden kaynaklanan özen borcuna aykırılık iddiasına yönelik tazminat davasında doktorun meslek alanı içinde olan bütün kusurları (hafif de olsa) sorumluluğun unsuru olarak kabul edilebileceği- hekimlerin hastalarının zarar görmemesi için yalnız mesleki değil, genel hayat tecrübelerine göre herkese yüklenebilecek dikkat ve özeni göstermeleri gerektiği- Titiz bir özen göstermeyen vekilin, vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılacağı-
Dürüstlük kuralı (TMK. mad. 2) gereğince; üçüncü kişi, vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması gerekeceği- Davacı tanıkları “davacının ceza evinde iken öldürdüğü şahsın yakınları tarafından tazminat davası açılacağı telkiniyle korkutularak vekaletname alındığını, bu vekaletname ile taşınmazların önce davalının kayınbiraderine, daha sonra davalıya devredildiğini, bu kişilerin alım güçleri olmadığını”, davalı tanıkları ise “taşınmazların bedeli mukabilinde satın alındığını, davalının davacı cezaevinde iken masraflarını karşıladığını” ifade etmişlerse de, mahkemece bu konuda araştırma yapılmamasının ve davacının davanın açıldığı ve vekaletnamenin düzenlendiği tarihte hükümlülük nedeniyle vesayet altında olup olmadığı hususu tespit edilmeden hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu; mahkemece öncelikle davacının vekaletnamenin düzenlendiği tarihteki vesayet durumunun tespit edilmesi, halen vesayet altında ise vesayet makamından husumete izin kararı alınmak suretiyle vasi huzurunda davanın görülmesi, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasının değerlendirilmesi ile varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Vekalet sözleşmesinden doğan alacağın tahsili yönündeki takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkin davada, davacı vekilin, takip ettiği iş ve işlemlerde kullanılmak üzere 14 imzalı boş belge aldığı anlaşılmış olup davacı vekilin hesap verme yükümlülüğü çerçevesinde, davalının savunması doğrultusunda, bu imzalı kağıtların nerelerde sarf edildiğini, belge asıllarının bulunduğu yerleri de bildirmek suretiyle, iade veya iptal edilmiş ise davalının da yer aldığı yazılı bir belge veya kesin delillerle ispatla mükellef olduğu- Ek protokolde bu belgelerin sarf edildiğinin yazılı olmasının, davacının iddiasını ispatı için elverişli sayılamayacağı- Mahkemece bu husus araştırıldıktan sonra, tamamının vekalete dayalı olarak kullanıldığı yahut iade/iptal edildiği ispatlanır ise taraflar arasındaki ibranameden sonra davacının davalı şirkete herhangi bir hizmet verip vermediği, ilgili yerlerden sunulacak deliller toplanarak, açığa imzanın kötüye kullanılmasına dair davacı hakkındaki ceza davasının da neticesi beklenip karar verilmesi gerektiği-
Avukat Kanunu'nun 172. maddesine göre iş sahibinin, ilk anlaşmayı yaptığı avukatın yazılı muvafakati ile, başka avukatları da işin kovuşturma ve savunmasına katabileceği, buna göre iş sahibinin, ilk avukata göndereceği bir yazı ile en az bir haftalık süre verip, bu duruma muvafakat edip etmeyeceğini bildirmesini isteyeceği, bir haftalık süre içerisinde muvafakat etmediğini açıkça beyan etmesi durumunda ise, iş sahibi ile aralarındaki vekalet akdinin karşı tarafın kabulüne ihtiyaç olmaksızın avukatın muvafakat vermediğine ilişkin beyanın iş sahibine ulaşmasından sonra kendiliğinden sona ereceği, bu durumda iş sahibinin, ikinci avukatın görevlendirilmesine muvafakat etmeyen ilk avukata ücretinin tamamını ödemekle yükümlü olduğu, öte yandan kendisine, ikinci bir avukatın görevlendirilmek istendiği yazılı olarak bildirilmese de, bunu öğrenen avukatın, öğrenme tarihinden itibaren makul süre içinde bu durumu kabul etmediğini iş sahibine bildirmesi gerektiği, aksi halde artık daha sonra bu konuyu ileri sürerek haklı sebebe dayalı istifa hakkı bulunduğu ileri süremeyeceği-
Avukat ve müvekkil arasındaki ilişkinin temeli “güven” unsuruna dayalı olup, davacı avukatların, davalı müvekkilleri ile arasında husumet bulunan dava dışı kardeşinin de vekilliğini üstlenmiş olmaları ve davalının bu durumu kabul etmediğini bildirmiş olmasına rağmen, davalının hasmı durumunda olan kardeşi ile vekalet ilişkisini sona erdirmemiş olmalarının, davalı müvekkilin avukatına olan güvenini sarsan, vekilin sadakat borcuna aykırı davrandığını gösteren bir husus olduğu ve davalının davacı avukatları haklı olarak azlettiğinin kabul edilmesi gerektiği-
Yargıtay'ın onama ilamına karşı süresinde karar düzeltme yoluna başvurmayan avukatın özen yükümlülüğüne aykırı davrandığı bu nedenle vekalet görevini ifada kusurlu olduğu- Avukatın tazminat sorumluluğunun doğması için; avukatın ihmalinden dolayı zarar oluşması ve zarar ile ihmali hareket arasında illiyet bağı bulunması gerektiği-
Muris muvazaası ve vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenlerine dayalı miras payı oranında tapu iptal ve tescil istemine ilişkin açılan davada,Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınacağı, bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altında olduğu,vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirleneceği-
Davalı avukatın takip etmiş olduğu davada, duruşmalara mazeretsiz olarak katılmayarak dosyanın iki kez işlemden kaldırılmasına neden olduğu, Avukatlık Kanunu'nun 34. maddesinde düzenlenmiş olan “avukatın özen borcu”nun, objektif sorumluluk olduğu göz önüne alındığında; basiretli bir avukatın mazeretsiz olarak duruşmaya katılmaması, bunun sonucunda da dosyanın müracaata bırakılması, üstelik bir süre sonra aynı olayın tekrar etmesi, “özen borcu” konusundaki yükümlülüğün yerine getirilmediğinin açık bir göstergesi olduğu- Taraflar arasındaki “güven ilişkisi” vekalet akdinin en önemli unsurlarından olup, somut olayda davacı müvekkilin, davalı avukatına olan güveninin sarsıldığının, dolayısıyla azlin haklı olduğu-
Vekil konumunda olan doktorların bilim ve teknolojinin getirdiği bütün imkanları kullanmak suretiyle özen borcunu yerine getirmesi getirdiği-