İşverenin işçiye gerek işçinin yaptığı iş, uzmanlığı, öğrenimi, kıdemi gibi objektif nedenlere; gerek çalışkanlık, yetenek, liyakat gibi sübjektif nedenlere dayanarak farklı çalışma koşulları yaratabileceği; davacının sürekli işçi kadrosuna alınması suretiyle, tüm yıl benzer işlerde çalıştırılıyor olması daha önceki çalışmalarının niteliğini değiştirmezse de, bu çalışmanın hukuken yok sayılmasının eşitlik ilkesine aykırılık sonucunu doğuracağı, kaldı ki; kadroya alınmadan önceki çalışma ile kadroya alınmadan sonraki çalışma arasında niteliksel bir fark yaratılması ya da kadroya alınmadan evvelki çalışma yok sayılarak davacı hakkında yeni işe girmiş gibi işlem yapılmasının kanuni bir dayanağının da bulunmadığı, öte yandan; ekonomik yönden işverene bağımlı olarak çalışan işçinin çalıştığı süre içinde dava açmamış olması olgusunun işçi aleyhine değerlendirilmesinin de mümkün olmadığı-
İşçinin ücreti içinde vardiya primi, ikramiye, senelik izin ve bayram alacaklarının ödenmesi kararlaştırıldığından, part time çalışan işçilerin ayrıca Toplu İş Sözleşmesi'ndeki bu yardımlardan yararlanamayacağı- Tam süreli çalışan olduğu tespit edilen davacının, tam süreli çalışan işçi gibi alması gereken ikramiye, senelik izin ve bayram yardım alacaklarının hesaplanması için işçiye ücreti içinde ödenen vardiya primi, ikramiye, senelik izin ve bayram alacaklarının mahsubu ile fark alacaklarının tespit edilmesinin gerektiği; bu nedenle bozma ilamında da davacının çalışma şeklinin belirlenerek sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği- Mahsup yapılmadan ikramiye, senelik izin ve bayram alacaklarının hüküm altına alınmasının mükerrer ödemeye neden olacağının gözetilmemesinin hatalı olup bozma nedeni olduğu-
M.lik işçilerin yıllık izne hak kazanması mümkün değilse de, işçinin bir takvim yılı içerisinde on bir ayı aşan çalışmasının bulunması halinde sadece o yıl için, işin mahiyetine göre her yıl çalışma dönemi olarak belirlenen dönem (mevsim) dışında çalışma var ise o yıl ile kısıtlı çalışma süresi yıllık izin ücreti hesabında dikkate alınacağı- İş yerinde tahmil ve tahliye işlerinde hamal, depo aktarmacısı olarak çalışan işçinin, fasılalı olarak çalıştığı ve fasılalı çalışmalarda ise işçinin tüm hizmet süresi birleştirilerek izne hak kazanamayacağı-
İşçilik alacağı davasında, davacı işçinin 1999 yılında 11 ayın üstünde çalışması nedeniyle sadece bu yıl açısından, 2001 yılı ve sonrasında ise kadroya geçirilip sürekli çalıştığından bu tarihten emeklilik tarihine kadar olan süre için yıllık izin alacağının bulunup bulunmadığının değerlendirilip, 2000 yılı çalışmasının mevsimlik çalışma olduğundan hesaplama dışında bırakılması gerektiği- "M.lik statüde çalışan davacı işçinin 1999 yılındaki çalışmasının 11 ayın üzerine çıkması nedeniyle bu yıldan itibaren mevsimlik işçi statüsünün sona erdiği ve daimi işçi kadrosuna alınmadan önce mevsimlik işçi olarak geçen 2000 yılı için de davacının yıllık izne hak kazanacağı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Davacıların murisi olan müteveffa işçinin 02.02.2001 tarihi öncesinde işin mevsimlik iş olduğunun kabulü ile yılın bir bölümünde çalıştırıldığı, 02.02.2001 tarihinde daimi kadroya geçen işçinin o tarihten sonra Köy Hizmetleri Müdürlüğüne bağlı iş yerinde aralıksız çalıştığı, yapılan iş değişmeksizin kadroya alınması suretiyle tüm yılı kapsar şekilde sigorta primlerinin yatırılmaya devam edildiği, Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 5286 s. K. ile kapatılarak iş yerinin İl Özel idaresine devredildiği anlaşıldığından, müteveffa işçinin, sürekli işçi kadrosuna alınması suretiyle tüm yıl benzer işlerde çalıştırılıyor olması daha önceki çalışmalarının niteliğini değiştirmez ise de, bu çalışmanın hukuken yok sayılmasının eşitlik ilkesine aykırılık sonucunu doğuracağı- Kadroya alınmadan önceki çalışma ile kadroya alınmadan sonraki çalışma arasında niteliksel bir fark yaratılması ya da kadroya alınmadan evvelki çalışma yok sayılarak işçi hakkında yeni işe girmiş gibi işlem yapılmasının da kanuni bir dayanağının bulunmadığı- Ekonomik yönden işverene bağımlı olarak çalışan işçinin çalıştığı süre içinde dava açmamış olması olgusunun işçi aleyhine değerlendirilmesinin mümkün olmadığı- Mahkemece müteveffa işçinin kadroya geçirilmeden evvelki çalışmalarının çalışma süresine dâhil edilmesi suretiyle derece ve kademesinin belirlenerek fark alacaklarının hüküm altına alınmasının yerinde olduğu-
Kıdem tazminatı ile ilave tediye, yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesine ilişkin davada, kıdem suresinin farklı olduğu gerekçeli karar yazım aşamasında farkedilerek "gerekçeli karar ile kısa karar çelişmeyeceğinden kısa karar aynen korunmuştur..” denilmişse de, gerekçede davacının çalıştığı süre bakımından çelişki oluşturulduğu anlaşıldığından, kararın bozulması gerektiği-