Yaşlılık aylığı almakta olan davacının işçi sendikası üyeliğinin, sendika yöneticiliği görevinin sona erdiği tarihte kendiliğinden sona erdiği ve dava tarihi itibariyle sendika üyesi olmadığının kabulü ile davanın taraf sıfatı yokluğundan davanın reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
Üyelikten çekilme bildirimi düzenleme zorunluluğunun sonradan yasa hükmüne konulmuş olmasının, üyelikten ve sendika başkan yardımcılığı görevinden istifa edildiğine dair dilekçeyi yasaya aykırı hale getirmeyeceği, istifa iradesinin sendikaya ulaşması ile hukuk sonuçların doğacağı, zira üyelikten çekilme iradesinin bozucu yenilik doğurucu hakkın kullanımı olduğu, irade beyanının karşı tarafa varmış olmakla sonuçlar doğuran hukuki bir durum olduğu, bir kimsenin sendika üyesi olmadığı halde sendika genel başkanlığına seçilmesinin yasaya açıkça aykırılık oluşturduğundan kesin hükümsüz olacağı, böyle olunca adı geçenin sendika Olağan Genel Kurulun sendika başkanlığı ile ilgili seçimin kesin hükümsüzlük nedeniyle iptalinin gerekeceği-
Mahkemece davacının sendika üyeliğinin işverene bildirildiği tarih öncesinde kalan dönem itibarıyla ihale sözleşmeleri getirtilmesinin ve asıl işveren-alt işveren arasındaki ilişkinin muvazaaya dayalı olup olmadığı belirlenmesinin gerekeceği, sonucuna göre davaya konu olan kıdemli işçiliği teşvik primine hak kazanılıp kazanılamayacağı noktasında bir karar verilmesi gerekirken konuyla ilgili olarak eksik incelemeyle sonuca gidilmesinin hatalı olacağı; geçerli bir asıl işveren alt işveren ilişkisinin varlığının belirlenmesi durumunda bu dönem için ilave tediye alacağına hak kazanılmasının mümkün olmayacağı; hüküm altına alınan işçilik alacakları için temerrüt tarihinden itibaren faiz yürütülmüş ise de, bahsi geçen işçilik alacaklarının bir kısmı işverenin temerrüde düşürülmesinden sonra doğduğundan temerrütten sonra doğan alacaklar için dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesinin gerekeceği-