TÜRK BORÇLAR KANUNU > - Özel Borç İlişkileri > - Eser Sözleşmesi > - B. Hükümleri > - I. Yüklenicinin borçları > - 4. Ayıp sebebiyle sorumluluk > Madde 477 - d. Eserin kabulü
Eserin teslimi sırasında ilk bakışta görülemeyen, muayene ile hemen anlaşılamayan, sonradan kullanılmakla ya da somut olayda olduğu gibi deprem ve benzeri bir olay nedeniyle ortaya çıkan ayıbın gizli ayıp olduğu, taraflar arasındaki 21.05.1987 günlü arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde, inşaatla ilgili her türlü yükümlülüğün yükleniciye ait olduğu ve işin anahtar teslimi olarak teslim olunacağı tanzim olunduğu gibi, bilirkişi raporlarında, inşaatın yapıldığı dönemde yürürlükte olan Deprem Yönetmeliğine aykırılıklar barındırdığı, zemin etüdünün yapılmadığı, beton kalitesinin düşük olduğu ve buna benzer noksanlıkların tespit edildiği anlaşıldığından, mahkemece bilirkişilerce hesaplanan güçlendirme masraflarının tamamının yüklenicilerden tahsiline karar verilmesi gerektiği-
Sözleşme ve ihtilâf konusu avizelerin davalı iş sahibine hangi tarihte teslim ve monte edildiği taraflara sorulup avize yapımı, kurulumu ve çalıştırılması hakkında mahallinde yapılacak keşifte sözleşme konusu avizelerin elektrik bağlantıları teklif formunda yazılı olup sözleşme hükmü haline gelen teknik özellikler ve vasıflara, iş sahibinin amacına uygun ve ayıplı olup olmadığı ayıplı imâl ve monte edilip edilmediği, ayıplı ise ayıpların açık ya da gizli ayıp niteliğinden hangisine uygun olduğu ve ayıp nedeniyle iş sahibinin eserin reddi ile iş bedelinin iadesini, ücretsiz onarım hakkı ile bedelin tenzilini istemekte haklı olup olmadığı ile miktarı konusunda gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp saptanacak ayıpların niteliği ile kabul edilecek teslim tarihine göre ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı da değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiği-
Taraflar arasında imzalanan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine aykırı biçimde davacıya sözleşmede kararlaştırılandan daha küçük alanlı dükkan verildiğinden bahisle aradaki bedelin tahsili istemiyle açılan davada; onaylı projenin davacı arsa sahibine düşen dükkan ile ilgili kısmında davacının imzası bulunduğu anlaşıldığından, bu isteminin reddine karar verilmesi gerektiği-
Ayıp nedeniyle indirim gereken miktar için kesilen reklamasyon faturası 6102 sayılı TTK'nın 21.maddesi anlamında fatura olmadığından, aynı maddenin 2.bendi uyarınca 8 gün içinde itiraz edilmemesinin, içeriğinin kabul edilmiş sayılması neticesini doğurmayacağı, öte yandan ayıptan doğan hakların kullanılması için iş sahibinin eserin ayıplı olduğunu ispatlamak zorunda olduğu-
Eser sözleşmesinden kaynaklanan ayıplı imalât nedeniyle ayıpların giderilme bedelinin tahsili istemiyle başlatılan takibe yönelik itirazın iptâli davasında uzman olan bilirkişiden ek rapor alınarak tespit edilen asansörlerdeki ayıpların açık ayıp mı, gizli ayıp mı olduğu hususları açıklığa kavuşturulması, açık ayıp ise, iş sahibi ayıbı derhal bildirmek edimini ihmâl ettiğinden, bu haliyle örtülü olarak eseri kabul etmiş sayılacağından bahisle davanın reddine; gizli ayıplı ise, ayıpların ortaya çıktığı tarih itibariyle ayıpların giderim bedeli hesaplanarak bu miktarın hüküm altına alınması ve saptanan bedel üzerinden (talebi aşmamak kaydıyla) itirazın iptâline karar verilmesi gerekeceği- Alacak yargılamayı ve hesaplamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminat talebinin reddi gerekeceği-
Arsa sahibi olan davacının davalı yüklenici ile yaptıkları arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi kapsamında, adına isabet eden bağımsız bölümün dava dışı üçüncü kişiye satılması sonrasında, ortaya çıkan gizli ayıplı imalat bedelinin davalı yükleniciden rucüen tahsili istemi-
Kat karşılığı inşaat sözleşmesine dayanan alacak davasında, davacı ayıp ihbarında bulunduğuna dair tanık deliline dayanmışsa da, HMK'nun 200. maddesi gereğince, miktar itibariyle olayda tanık dinlenmesinin mümkün olmadığı, ne var ki; davacı dava dilekçesinde yemin deliline dayanmış olduğundan davacının davalıya bu hususta yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiği-
Dairelerin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde kararlaştırılan yüzölçümünden küçük yapılması, eksik iş niteliğinde olup, eksik işler bedeli ihbar koşuluna ve ihbar süresine bağlı olmaksızın teslim tarihinden itibaren kural olarak beş yıllık zamanaşımı süresinde talep edilebilir, bu nedenle mahkemece, birleşen davada, ihbar koşulu aranmaksızın dairelerin küçük yapılmasından kaynaklanan zararın talep edilebileceği- Yüklenicinin, kendi iradesiyle inşaatın tamamına ve bu kapsamda arsa sahiplerine ve kendisine verilen bağımsız bölümlere aynen yansıtılan değer artırıcı işler yapması halinde sözleşmede aksine hüküm bulunmadığı durumlarda fazla bedel isteminde bulunamayacağı- Maddi hakkı sona erdiren maddi hukuk işlemlerinin, ıslahla düzeltilemeyeceği- Dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmadığı- Somut olayda, arsa sahiplerince gecikme tazminatı alacağı bulunduğu ileri sürülerek asıl dava, eksik ve ayıplı işler bulunduğu ileri sürülerek, birleşen davalar açılmış olup, arsa sahiplerinin gecikme tazminatı alacağı ödenmeden veya eksik ve ayıplı işler tamamlanmadan ya da bedelleri ödenmeden, iskân ruhsatı alınmış olsa bile, sözleşmeye uygun teslim olgusunun gerçekleştiğinden söz edilemeyeceği- Bilirkişi tarafından, yağmur iniş boruları ve balkon giderleri bağlantıları işçiliğinin iyi yapılmamasının, dükkan üstü terastaki su yalıtımı hatalarının, yine dükkan üstü terastaki dilatasyondaki kusurun gizli ayıp niteliğinde olduğu açıklanmış ve bu sonuç doğru görülmüş ise de, diğer imalat kalemleri ile ilgili görüş bildirilmemiş, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi rapor ve ek raporlarında da bu konuda görüş bildirilmediği görülmüştür. Bu durumda mahkemece, anılan gizli ayıp dışında kalan diğer imalat kalemlerinin açık ayıp ya da gizli ayıp niteliğinde olup olmadığı hususunda uzman bilirkişiden rapor alınıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği- Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifasını talep eden kimse sözleşmede aksine bir hüküm yoksa, kural olarak kendi borcunu ifa etmedikçe karşı taraftan edimin ifasını isteyemeyeceği-