Alacak davalarında alacağın varlığını kanıt yükünün davacıda olduğu- Avalist kambiyo senedindeki imzasından borçludan bağımsız olarak sorumlu ise de, uyuşmazlık konusu olayda bono borçlusu ile avalist arasında bir organik bağın mevcut olması nedeniyle burada artık avalistin imzasının istiklalinden de, söz edilemeyeceği- Mahkemece, borcun varlığı saptandığı takdirde ise, temsilcinin kendisiyle sözleşme yapma yasağına aykırı davranıp, davranmadığı konusunun tartışılması gerektiği- Dava konusu olayda, uyuşmazlık konusu bonoların keşidecisi, müflis şirketi münferit temsile yetkili temsilcisi olup, kendisini borçlu gösterip, şirketi bonoya avalist (kendisine kefil) yaptığından temsilcinin kendi kendisiyle sözleşme yapma yasağı, menfaat çatışması hususları değerlendirerek mahkemece alacaklının alacağının gerçek olup olmadığı ve temsilcinin yetkisini aşıp aşmadığı hususları irdelenmek ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmek gerektiği-
Davaya vekalet de dahi, müvekkilin, HUMK. nun 60 ve Borçlar Kanunu’nun 38. maddesi uyarınca, yetkisiz vekilinin yaptığı işleme sonradan icazet verebileceği ve bu durumda yapılan işlemin, baştan itibaren geçerli hale geleceği, icazetin, müvekkil tarafından vekile özel yetkiyi de içeren yeni bir vekaletname verilmesi ya da müvekkilin duruşmada o işleme icazet verdiğini bildirmesi suretiyle olabileceği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • kayıt gösteriliyor