Davacının, "davalı avukatının dosyaları takip etmemesi nedeniyle uğradığı zararın tazmini" için açtığı davada, davacı sözleşmeye aykırılıkla birlikte, şikâyet üzerine, davalının görevi kötüye kullanma suçundan cezalandırıldığını da belirttiğinden, hakların yarışması ilkesi gereği, zamanaşımı yönünden hangi hukuk kuralı lehine olacaksa onun uygulanması gerektiği- Avukatlık Kanunu’nun 40. maddesinde özel zamanaşımı belirlenmek suretiyle sözleşmeye dayanılarak avukata karşı açılacak tazminat davalarında bu hakkın doğumunun öğrenildiği tarihten itibaren bir yıl ve her hâlde zararı doğuran olaydan itibaren beş yıl geçmekle dava hakkının düşeceği belirtilmişse de, fiilin aynı zamanda suç teşkil etmesi hâlinde uzun olan ceza zamanaşımının uygulanması gerektiği-
Tazminat isteminin, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğradığı ve tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımının uygulanacağı- Tazminat davasının, ceza kanunları gereğince süresi daha uzun zamanaşımı süresine tabi, cezayı gerektiren bir eylemden doğmuş olması halinde, ceza zamanaşımı süresinin uygulanacağı ve somut olayda ise tazminatı gerektiren dava konusu olayla ilgili davalı hakkında ceza davası açılmış ve yapılan yargılama sonucu hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğinden dava, ceza zaman aşımına tabi olup, dava tarihi itibariyle henüz ceza zaman aşımı süresi dolmadığı için ilk derece mahkemesince esas incelenerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle davanın zaman aşımından reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
3. HD. 22.09.2022 T. E: 5411, K: 6894
Davalı avukatın vekillikten azledilmesine rağmen davacı adına boşanma davası açarak tazminat, nafaka, ziynet ve diğer eşyalar için talepte bulunmaması nedeniyle oluşan maddi ve manevi zararın tazmini istemi-
Süresinde cevap dilekçesi vermemek suretiyle davanın inkârı, "ileri sürülen vakıaların inkârı" niteliğinde olup bu inkarın zamanaşımı def'ini de kapsadığının söylenemeyeceği- Süresinde cevap dilekçesi vermeyen davalının ileri sürdüğü zamanaşımı def’inin "savunmanının genişletilmesi yasağı" kapsamında kaldığından reddi gerektiği-
Davalı Hazine vekili olsa da, memur olup, davacı ile arasında sözleşme ilişkisi bulunmaması karşısında, Avukatlık Kanunu mad. 40 uyarınca 1 yıllık zamanaşımının uygulanmayacağı- Davalı, davacı kurumun memuru olup dava, sözleşme ilişkisinden kaynaklanmadığından, memuriyet ilişkisi nedeni ile iddia edilen eylem görevi ihmal suçunu oluşturabileceğinden ceza zamanaşımının nazara alınması gerektiği- Zamanaşımının başlangıcı için dava açmaya yetkili amirin olur tarihi baz alınacağı-
Müvekkilin, avukata karşı tazminat isteminin, hakkın doğumunun öğrenilmesinden itibaren bir ve beş yıllık zamanaşımına tabi olduğu, zamanaşımının azille işlemeye başlayacağı-
Müvekkilin avukata karşı tazminat istemi, bir ve beş yıllık zamanaşımına tabi olduğundan, mahkemece, öncelikle, davacının hakkın doğumunu öğrendiği tarih konusunda araştırma yapılıp değerlendirme yapılması gerektiği-
Davalı avukatın kusuru neticesi alacağının zamanaşımına uğradığı belirtilerek açılan maddi tazminat davasında, davacının zararının doğduğu Ankara 5.Asliye Ticaret Mahkemesi'nin ilgili dosyası 2006 da kesinleştiği, ancak kararın davacı asile değil davalı vekile tebliğ edildiği anlaşıldığından, davacının bu tebliğ ile dava sonucunu öğrendiğinin kabul edilemeyeceği, mahkemece, tüm taraf delilleri toplanarak, davacının hakkın doğumunu öğrendiği tarih konusunda araştırma yapılıp sonucuna göre yasa hükmü doğrultusunda değerlendirme yapılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Avukatın özen ve sadakat yükümlülüğünü ihlal nedeniyle açılacak tazminat davalarının, öğrenmeden itibaren bir yıllık zamanaşımı süresinde açılabileceği- "Ö. ve sadakat yükümlülüğünün ihlali nedeniyle zarara uğrama tarihi" konusunda ispat yükünün davalı avukatta olduğu- Somut olayda, davalı avukat, davacının, mahkeme kararın kesinleşme tarihinden ve bu tarihte zarara uğradığından haberdar olduğunu ispat edemediği gibi, bu süreçte taraflar arasındaki vekalet ilişkisinin azil, istifa gibi nedenlerle sona ermediği, dolayısıyla devam ettiği, söz konusu davada tebligatların da davacının vekili sıfatıyla davalıya yapıldığı da anlaşılmakla, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi devam ettiği sürece zamanaşımı süresinin işlemeye başlamasından da söz edilemeyeceği-
  • 1
  • 2
  • kayıt gösteriliyor