3. kişiye ödenen tazminatın taraflar arasında imzalanan hizmet alım sözleşmesi gereğince rücuen tahsili istemi-
Davacı şirketin hesabından yetkisiz kişiler tarafından çekildiği iddia edilen paranın iadesi istemi-
İlke olarak güven kurumu olan bankaların en küçük kusurlarından bile sorumlu olduğu- Mahkemece davacının hesaplarından işlem yaptığı iddia edilen dava dışı kişiye verilmiş bir vekaletname, yetki ya da davalı bankaya verilmiş talimat bulunup bulunmadığı, hesabın hareketli hesap olup olmadığı, hesap ekstrelerinin davacıya gönderilip gönderilmediği, davacının hesap hareketlerinden haberdar olup olmadığı, davacının hesaplarında dava konusu edilen dönemde bizzat davacı tarafından yapılan ya da itiraza uğramayan işlem bulunup bulunmadığı, bunun yapılan işlemlere davacının icazet verdiği ya da işlemleri benimsediği anlamına gelip gelmediği, davacı ile davalı banka arasında oluşmuş bir teamülün bulunup bulunmadığı hususları ile davacı tarafça benzer iddialarla başka bankalar aleyhine de davalar açıldığının ileri sürülmesi ve anlaşılması karşısında TMK'.'nun 2. maddesi de nazara alınarak değerlendirme yapılması gerektiği- Sadece imza incelemesi sonrası alınan bilirkişi raporuna dayalı olarak davacının imzasını taşımayan para çekme dekontları nedeniyle alacağı bulunduğundan bahisle hüküm tesisinin hatalı olduğu-
Yol yapım çalışmasını Karayolları Genel Müdürlüğü'nce yüklenici marifeti ile yapılması halinde, Karayolları Genel Müdürlüğü'nün yüklenici şirket üzerinde, nezaret, murakabe, kontrol ve denetim yetkisi bulunmakta olup davalının da yüklenici şirketle birlikte zincirleme sorumlu olduğu, yüklenicinin üzerine aldığı işi, iş sahibinin talimatları doğrultusunda ve onun kontrol ve denetiminde sürdürdüğü, iş sahibi ile yüklenici arasında bağıtlanmış olan sözleşmede, iş sahibinin yükleniciyi denetleme ve kontrol yetkisi bulunduğunu gösteren hükümlerin bulunduğundan yanlar arasındaki eser sözleşmesi hükümleri gereğince olaydaki kusur hizmet kusuruna göre değil eser sözleşmesi hükümlerine göre belirleneceğinden ve sözleşmedeki (meydana gelecek kazalardan yüklenicinin sorumlu olacağına dair madde) BK.99.maddesi uyarınca değerlendirilecek olduğundan davanın adli yargı yerinde görülüp çözümlenmesi gerekeceği-
İtimat kurumları olan bankaların, aldıkları mevduatları sahtecilere karşı özenle korumak zorunda olduğu ve objektif özen borcunun gereği olarak hafif kusurlarından da sorumlu olduğu- Bankaların kendilerine yatırılan paraları müdilerce istendiğinde veya belli bir vadede aynı veya misli olarak iade etmekle yükümlü oldukları ve hiçbir gerekçe ve bahane ile yararlandıkları mevduatı mudilere iadeden kaçınamayacakları- Davalı, davacı ile diğer davalıların bankayı dolandırmak amacıyla iş ve gönül birliği yaptıklarını iddia edip kanıtlayamamış ve BK. mad. 100 doğrultusunda bir kurtuluş kanıtı getirememiş; davalı tarafından davalı bankaya para çekilirken sunulan vekaletnamede yer alan imza ile davacının banka hesap kayıtlarında yer alan imzasının farklı olduğu, ayrıca yine vekâletnamede ve ekinde yer alan nüfus cüzdan fotokopisinde yer alan fotoğraf ile davacıya ait nüfus cüzdanındaki fotoğraf arasında gözle görülür belirgin farklılık bulunduğu anlaşıldığından,, davalının noterde sahte nüfus cüzdanına istinaden düzenlenen resmi vekâletnamenin de sahte olduğunun kabulü gerektiği- Dava konusu düzenleme şeklindeki vekâletnamenin ekindeki nüfus cüzdanının, medeni hali kısmında bekar yazmasına rağmen; davacının gerçek nüfus cüzdanının farklı olduğu ve davacının 1938 doğumlu olup, her ay hesap defterine aylık tahakkuk eden faizi işletmek için banka şubesine geldiği, banka görevlilerinin soruşturma aşamasındaki ifadelerinde davacının simaen tanındığının belirtildiği, davalı tarafından sunulan vekaletnameye dayanılarak davacıya ait yüksek meblağlı bir hesabın kapatılması talep edilmesine rağmen, banka görevlileri tarafından davacıya herhangi bir şekilde bilgi verilmediği, davalının kurtuluş kanıtı getirerek hal ve şartlardan doğan özen yükümlülüğünü yerine getirdiğini ispat edemediği ve kusursuz sorumluluğu ilkesi gereğince adam çalıştıran sıfatıyla sorumluluğunun bulunduğu-
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, somut uyuşmazlığa uygulanması gereken mülga 818 sayılı BK'nın 99/2. maddesi uyarınca davalı Banka'nın sorumsuzluğuna ilişkin 03.11.2009 tarihli taahhütte yer alan şartın batıl olmasına, bu itibarla anılan taahhütün davacı tarafından verilip verilmemesi hususunun araştırılmasına gerek olmadığı gibi aynı hususun davanın reddine gerekçe yapılmasının da doğru bulunmamasına, ancak davacı tarafın, davalı Banka tarafından kaybedildiğini ileri sürdüğü çek nedeniyle çek keşidecisi ve cirantalar ile çeki almasına dayanak asıl ilişkiye dayalı olarak ilgililer aleyhine yasal yollara başvurup bu suretle alacağını tahsil edememesi halinde zararının doğacak olmasına ve bundan sonra davalı bankadan zararının tahsilini istemesinin mümkün bulunmasına, somut olayda bu yollara başvurulmaması karşısında davacının belirtilen yasal yollara başvurmadan doğrudan davalı bankadan talepte bulunması gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi yerinde görüldüğünden yerinde bulunan bu gerekçeye göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının yerinde olmadığı- 
Davalı Banka vekili, yapılan tüm işlemlerin davacının talimatına uygun olarak gerçekleştirildiğini, davacının iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davanın 1 yıllık sürenin sonrasında açıldığını, ikrah için aranan koşulların oluşmadığını savunarak, davanın reddini istemiş mahkemece davanın reddine dair verilen kararın isabetli olduğu-
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, her ne kadar taraflar arasındaki davalı bankanın sorumsuzluğuna ilişkin sözleşme hükmünün mülga 818 sayılı BK'nın 99/2. maddesi uyarınca geçerli bulunduğuna ilişkin mahkeme gerekçesi yerinde değil ise de taraflar arasındaki bankacılık ilişkisinin yaklaşık 10 yıldır devam ettiği, bu sürede bankacılık işlemlerinin faks ile gönderilen talimatlara dayalı olarak yapılması yönünde taraflar arasında bir teamül oluştuğu ve yine taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 14. maddesinde davalı bankanın, talimatların faks ile gönderilmesi halinde faks teyidi aramaksızın veya beklemeksizin ilgili talimatları yerine getirmeye yetkili olduğunun düzenlendiği hususları hep birlikte değerlendirildiğinde davalı bankaya, dava konusu usulsüz işlemlerin gerçekleşmesinden dolayı hafif kusur dahi izafe edilmesinin mümkün görülmemesine göre davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının yerinde olmadığı- 
Basiretli tacir gibi davranması gereken bankaların, 6098 sayılı TBK m. 115/3 uyarınca objektif özen yükümlülüğünün yerine getirilmemesinden kaynaklanan hafif kusurlarından dahi sorumlu olup, banka olmaları nedeniyle de diğer tacirlere nazaran bütün hukuki ilişkilerinde daha yüksek özen borcu altında oldukları- Banka ile müşterisi arasındaki bankacılık işlemlerinin herşeyden önce güven unsuruna dayanmakta olduğu- Somut olayda, davacının parasının, davalı Banka'nın sorumluluk alanı içerisinde çalınması nedeniyle davalının gerekli güvenlik tedbirlerini yeterince aldığından söz edilemeyeceği- Davalı Banka'nın henüz sözleşme kurulmadan önce de, sözleşme hazırlığı aşamasında, akidinin malını koruma yükümlülüğü olduğu- Mahkemece kural olarak, davalı Banka'nın sorumlu olduğu kabul edilip, davacının da zararın doğumunda kusuru bulunup bulunmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Davalı kiracının basiretli bir tacir gibi davranarak kiralamadan önce yapıldığı iddia edilen ve sözleşmede yapılacağı kararlaştırılan tadilatların imara aykırı olup olmadığını, bu tadilatların ruhsata bağlanıp bağlanamayacağını araştırması gerekirken gerekli araştırmayı yapmayarak ya da sonuçlarını kabul ederek, taşınmazın bulunduğu lokasyonun önemi sebebiyle taşınmazı kiraladığına göre davalının haklı sebeple kiralananı tahliye ettiğinin kabul edilemeyeceği- Kiralanan, haklı bir sebep olmaksızın erken tahliye edildiğine göre kural olarak kiracının, kira dönemi sonuna kadarki kira parasından sorumlu olacağı; ancak TBK. mad 114 ve 52 uyarınca kiraya verenin de zararın artmasına neden olmaması gerektiği, kiracının sorumluluğunun, kiralananın kira sözleşmesindeki bedel ve koşullarda yeniden kiraya verilebileceği süre kadar olduğu (TBK. mad. 325)- Mahkemece bilirkişi tarafından eski hale getirme ve yeniden kiraya verme süresi olarak belirlenen 30 günlük kira parasından kiracının sorumlu tutulması gerekirken, kusur indirimi yapılmak suretiyle karar verilmesinin hatalı olduğu-
  • 1
  • 2
  • 3
  • kayıt gösteriliyor