Uyuşmazlık, bankacılık hizmetlerinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin açılan davada, davacının EFT talimatlarının alıcıya ulaşmamasında davalı bankanın kusurlu olup olmadığı noktasında toplanmıştır...
Davacı ve dava dışı Belediye Başkanlığı arasında görülen ve temyiz denetiminden geçerek kesinleşen karar içeriğine göre Belediye'nin temerrüde düşürülmesi gerektiğinin belirtildiğine ilişkin istinaf sebebinin ilgili bozma gerekçesi dikkate alındığında yerinde olmadığı, temlik sözleşmesinin 8 inci maddesinde "Temlik alan ............ A.Ş.'nin .... temlik edilen alacaklarla ilgili işlemlerin yürütülmesinden de sorumlu olmayacağını, temlik edilen alacağın tahsilini sağlamak için herhangi bir işlem yapmak, kanuni takibe geçmek gibi mecburiyetlerinin bulunmadığı ve vaki olabilecek her türlü gecikmeden sorumlu tutulmayacağını, temlik eden kabul eder" hükmünün yer aldığı, buna göre davalının temlik borçlusunun ödemelerini takip etme, ödemeyi talep etme, temerrüde düşürme, yasal takibe geçme vb. yükümlülüklerinin bulunmadığı ve yine bu nedenlerle vuku bulabilecek gecikmeler nedeniyle davalının sorumlu tutulamayacağının davacı tarafından kabul edildiği, bu düzenlemenin tacir olan tarafları bağlayıcı olduğu, 818 sayılı Kanun'un 99 uncu maddesi uyarınca geçersiz sayılması gerektiği yönündeki istinaf nedeninin yerinde olmadığı, temlik sözleşmesinin 8 inci maddesindeki düzenleme dikkate alındığında davanın reddinin isabetli olduğu-
Davalı belediyenin, kentsel dönüşüm projesine ilişkin imar planının iptali nedeniyle edimini ifa edememesinden doğan zarar, davacıya teslim edilmesi gereken konutun rayiç bedeli kadar olduğundan, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümleri ve analiz raporu çerçevesinde değerlendirilmesi (davalının sorumluluğunun analiz raporundaki değerlerle sınırlı tutulması) durumunda, davacının gerçek zararının tazmin edilemeyeceği, davalı belediyenin sözleşmeyle teslimini vaat ettiği taşınmazın dava tarihindeki rayiç bedelinden sorumlu tutulması gerektiği- "İfa edilmeyen geçerli sözleşmede davalının taşınmazın rayicinden sorumlu tutulması gerektiği, ancak somut olayda ifa imkânsızlığının bulunduğu ve hükmolunacak tazminatın dava tarihindeki değil, ifanın imkânsız hâle geldiği tarihteki rayiç değer olması gerektiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Davacı şirkete (davalı bankadan) kredi kullandırıldığı, bu kredinin kambiyo senedi ile teminatlandırıldığı, davacıların kredi kullanımı sırasında teminat açığını giderememeleri ve kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle hesabın kat edildiği, tahsil edilemeyen çek ve senetlerle ilgili icra takibi yapıldığı, kredi sözleşmesinin 36. maddesi uyarınca bankanın sorumluluğunun bulunmadığı-
Eser sözleşmesinin ifası sırasında oluşan kaza nedeniyle ödenen manevi tazminatın davalılardan tahsili istemi-
Davacının 16.02.2009 tarihinde ...'e 5.000.- TL'ye kadar para çekme yetkisi verdiği, 28.04.2010 tarihli vekaletname ile de aylık 7.500.- TL para çekebileceğine ilişkin vekaletname düzenlediği, davacının ilk talimatı geri almadığı gibi bankaya da bildirimde bulunmadığı, sonraki talimatın bankaya da ...'e verilmediği halde ... tarafından fotokopisi ele geçirilip “aylık” ibaresi silinerek bankaya ibraz edildiği, bankanın fotokopi vekaletnameye istinaden araştırmadan değişik tarihlerde ...'e davacı hesaplarından ödeme yaptığı, davacının hesap hareketlerinin kontrolünü sağlamadığı gibi 7.500.- TL limitli vekaletnameyi iptal etmediği, bu sebeplerle müterafik kusurunun bulunduğu, davalı bankanın ise fotokopi vekaletnameye dayalı olarak gerekli kontrolü yapmaksızın ...'e ödeme yapmak suretiyle oluşan zarardan sorumlu tutulduğu, buna göre tarafların davacının oluşan zararına müterafik kusurlarına istinaden %50'şer oranında kusurlu ve sorumlu kabul edildikleri, davacının önceki 5.000.- TL limitli para çekme yetkisini ortadan kaldırmadığı da göz önüne alınarak usulsüz vekaletnameye istinaden tahsil edilen 5.000.- TL'yi aşan ödemelerin %50'sinden davalının sorumlu tutulduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 18.887,50 TL’nin, 3.775,02 Euro’nun, 5.185,95 USD'nin hükümde belirtildiği şekliyle davalıdan tahsiline karar verildiği-
Kusursuz sorumluluğa sahip olan davalı Bankanın, dava konusu çeklerdeki keşideciye atfen atılan imzaların keşideci eli ürünü olmadığının belirlenmesi hâlinde çek hamiline herhangi bir ödeme yapmakla yükümlü olmayacağı- Muhatap bankanın, ileri sürdüğü sahtelik iddiasının ispatı hâlinde, (5941 s. K. m. 3/3) yasal sorumluluk miktarı da dâhil olmak üzere hamile ödeme yükümlülüğü ortadan kalkacağı- Dava konusu çeklerdeki keşideciye atfen atılan imzaların sahteliğine ilişkin uyuşmazlıkta ispat külfetinin, davalı Bankada olduğu nazara alınarak, HMK. m. 211/1-b çerçevesinde bilirkişi raporunda işaret edilen keşidecinin çek tanzim tarihine yakın tarihli, değişik amaçlarla atmış olduğu samimi mukayese imzalarını içeren belge asılları ve davalı tarafından fotokopi olarak sunulan evrakın keşidecinin ıslak imzalarını havi asıllarının teminiyle yapılacak bilirkişi incelemesi sonrasında hâsıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği- "Süresinde ibraz edilen çeklerin ödenmediği takdirde muhatap davalı Bankanın haksız fiil hükümlerine göre sorumlu olacağından zarar ve kusurun ispatının davacı üzerinde olduğu, bu nedenle çeklerdeki keşideciye atfen atılan imzaların sahteliğini ispat külfetinin davacı üzerinde bulunduğu" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Davalı bankanın ilgili şubesinin gerekli inceleme ve araştırmalar yapmadan sahte belgelerle çek hesabı açarak çek karnesi vermesinin objektif özen yükümlülüğüne açıkça aykırı olduğu ve bankaların, sahteciliği önlemek için hem kendisinin hemde ilgili çek hamillerinin koruyacak her türlü tedbiri almak zorunda olduğu - Dava dışı üçüncü kişi tarafından sahte belgelerle kurulan ticari işletmesi nedeniyle açılmış olup, böyle bir işletmenin gerçekten var olup olmadığı, çek hesabı açılması için gerekli şartları taşıyıp taşımadığı her türlü imkâna sahip olan davalı banka tarafından araştırılmadan çek hesabı açılmasının ve çek karnesi verilmesinin açıkça bankanın objektif özen yükümlülüğüne açıkça aykırı davrandığını kanıtlayan hususlar olarak görülmesi gerektiği bu nedenle davacının oluşan zararından sorumlu olduğu- Basiretli bir tacir gibi davranması gereken davacı şirketin, akidi aleyhine yaptığı icra takibinde akidin adresinin boş olması ve akidine hiçbir şekilde ulaşamaması nedeniyle davacının akidinden tahsilat yapamadığı göz önüne alındığında gerekli araştırmaları yapmadan çeki kabul etmesinin kendi zararının doğmasına veya artmasına müterafik (ortak) kusurunun bulunduğu kabul edilip müterafik (ortak) kusur oranı belirlendikten sonra kendi uğramış olduğu zararın tazmininde bu kusur oranında indirim yapılması gerektiği-
Davacının, davalı bankadaki mevduatının ona ait nüfus ve hesap cüzdanı kullanılmak suretiyle aynı evde kaldığı arkadaşı tarafından çekilmesine ilişkin somut olayda; davalı banka tarafından davacının, dava dışı (ev arkadaşı) ile birlikte bankayı dolandırmak amacıyla el ve iş birliği içerisinde olduğu iddia ve ispat edilebilmediğinden; itimat kurumu olan bankaların aldıkları mevduatları özenle korumak zorunda olmaları ve bu konuda objektif özen borcunun gereği olarak hafif kusurlarından dahi sorumlu bulunmaları karşısında davacının zararından davalı bankanın sorumlu olduğu ve zarar görenin ortak kusurunun da bulunmadığından tazminatta indirim yapılamayacağı-
11. HD. 09.05.2019 T. E: 2017/3862, K: 3597-