Davacının, davalı bankanın kusurlu davranışları ile krediye kefil olduğunu belirterek maddi ve manevi tazminat isteğinde bulunduğu davada; manevi tazminata hükmedilirken şahsiyet haklarına hukuka aykırı şekilde bir saldırının varlığı aranması gerektiği ve burada kişinin bedensel ve ruhsal ve sosyal bireyliğinin korunması söz konusu olduğu- İhbar olunan davada taraf olmadığından ve aleyhine hüküm kurulmadığından kararı temyiz hakkı bulunmadığı-
Dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmeyen taraf, dava açıldıktan sonra ek bir dilekçe ile davaya dahil edilemeyeceği gibi “mecburi dava arkadaşlığı” dışında ıslah yolu ile dahi tarafın değiştirilemeyeceği, ihbar olunan kimse;6100 sayılı HMK'nin 64. ve 69. maddeleri uyarınca davada davalı sıfatını kazanamayacağı gibi, bu kişi aleyhine hüküm de kurulamayacağı-
İhbar dilekçesinin Tebligat Kanunu 35. maddesine göre tebliğe çıkartılmasına karar verilmesine rağmen, tebliği beklenmeksizin dilekçe hakkında karar verilmesi hatalı olduğundan, ihbarı talep edilen tüm alt işveren şirketlere ihbar dilekçesi ve dava dilekçesinin tebliği sağlanarak ve tebliğ edildiğine dair tebligat parçaları eksiksiz dosyaya alınarak ihbar edilen taşeron şirket/şirketlerin, sunmaları halinde beyan dilekçeleri ile delillerin değerlendirilmesi, ihbar olunan şirketlerin cevap vermemeleri halinde ise asıl işveren olan davalı şirketin cevap dilekçesinde ve aşamalarda belirttiği üzere davacı işçiye ait özlük dosyası ile bordro, makbuz gibi ödeme belgelerinin alt işveren şirketlerden istenerek sonucuna göre karar vermesi gerektiği-
HMK mad. 64'de göre dava ihbar olunmuşsa da, ihbar olunan davaya katılmadığı gibi kendisine davayı ihbar eden davalıyı temsil etmek istediğini de bildirmediği, bu durumda ihbar olunanın davada taraf sıfatını kazanmadığı ve ihbar olunan hakkında hüküm kurulmadığından ihbar olunanın temyiz talebinin reddine karar verildiği- Dosya içeriği, davacı tanığın beyanları ve emsal işçinin dosyası birlikte değerlendirildiğinde davacının fazla çalışma talebi emsal dosyadaki gibi kabul edilmesi gerektiği-
İhbar olunan kimse; 6100 sayılı HMK'nin 64. ve 69. maddeleri uyarınca davada davalı sıfatını kazanamayacağı gibi, bu kişi aleyhine hüküm de kurulamayacağı-
Tüketicinin bayiye doğrudan dava açabilmesinin Yasaca tanınan bir imkan olduğu, anılan tüketici yargılamasında iş bu davada davalının savunduğu ve tüketici mahkemesinde alınan bilirkişi raporunda değerlendirilen hususların HMK'nın 64/1 ve 69/2. maddeleri kapsamında olmadığı- Birlikte ifa kuralı uyarınca telefon iadesi karşılığında bedelin ödenmesine karar verilmesi gerektiği-
Davacı satıcının, 2 yıllık garanti süresi içerisinde kırılmadan meydana gelecek üretim hatası varsa zarardan sorumlu olduğu, mahkemece yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılıp idarenin tespit tutanağı değerlendirilip gerekirse tutanak düzenleyenler dinlenildikten sonra hasarın rögar kapağının üretim hatası sonucunda meydana gelip gelmediği belirlenip HMK'nun 64. maddesi uyarınca ihbarın davalıya etkisi üzerinde durulup sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
HMK.'da zorunlu dava arkadaşlığı dışında dahili davalı adında bir müessese bulunmadığı; husumetin yöneltildiği kişi dışında bir başka kişinin davaya ithalinin mümkün bulunmadığı; KTK. mad. 88/1'de trafik olayı nedeniyle aracın sürücüsü, işleteni ve zorunlu mali mesuliyet sigortacısı arasında müteselsil sorumluluğun öngörüldüğü; aralarında ihtiyari dava arkadaşılığının söz konusu olduğu; davacının müteselsil borçlulardan isterse birine karşı isterse ikisine karşı ve isterse de üçüne karşı birden dava açabileceği; dahili davalı kurumunun hukukumuzda düzenlenmemiş olduğundan dava açılırken davalı olarak gösterilmemiş olan müteselsil borçlunun davaya dahil edilmesinin mümkün olmadığı-
Hükmün sadece davada taraf olanlara yönelik olarak verilebileceği; dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmeyen tarafın, dava açıldıktan sonra ek bir dilekçe ile davaya dahil edilemeyeceği gibi “mecburi dava arkadaşlığı” dışında ıslah yolu ile dahi taraf değiştirilemeyeceği; ihbar olunan kimsenin HUMK. mad. 49. vd. (HMK. 64. ve 69. maddeleri) uyarınca davada davalı sıfatını kazanamayacağı ve bu kişi aleyhine hüküm de kurulamayacağı-
Davacı yüklenici ile dava dışı arsa sahibi arasında düzenlenen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tazminat istemine ilişkin davada, davacı yüklenici tarafından, dava dışı arsa sahibi ile arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca hakettiğini iddia ettiği bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile tescil istendiğinden ve arsa sahibi sözleşmeden kaynaklanan haklarını davalıya temlik etmiş olmadığından, tapuda dava tarihi itibariyle pay sahibi olup olmadığına bakılmaksızın, sözleşmenin tarafı olan arsa sahibinin de davada taraf olarak yer almasının sağlanması gerektiği- Yüklenici, sözleşmeden kaynaklanan tüm edimlerini arsa sahibine karşı yerine getirmeden bu dairenin tapusunu hak edemeyeceğinden arsa sahibinin HMK. mad. 27 uyarınca savunma yapma ve delil ibraz etme hakkının bulunmadığı, bir an için bu eksikliğin, davanın ihbarı yoluyla giderilmesi düşünülebilirse de, mahkemece taraflar, taraf işlemi olan ihbar yoluna zorlanamayacağından ve ihbar olunan kişi, HMK. mad. 64 ve 69 uyarınca davanın tarafı haline gelmeyeceğinden, dava dışı arsa sahibinin davanın tarafı olmasının sağlanması gerektiği, arsa sahibinin taraf olmadığı bir davada verilen kararın ona karşı infaz edilmesi olanağının bulunmadığı, davada taraf olmayanın durumu tartışılarak onun leh veya aleyhinde bir karar verilemeyeceği-